“Baþarý, ulaþýlacak son durak deðil, bitmeyen bir yolculuktur.” Baþarýlý insan, sürekli çözümün bir parçasý, baþarýsýz insan ise, sorunun bir parçasý olur. Baþarýlý insanlarýn her zaman programý, baþarýsýz insanlarýn her zaman bir mazereti vardýr. Baþarýlý insan yardým etmeyi sever, baþarýsýz insan “benim iþim deðil” der. Baþarýlý insan sorunlara çözüm bulur, baþarýsýz insan çözümlerde sorun arar. Baþarýlý insan “zor ama imkansýz deðil” der, baþarýsýz insan ise “mümkün, ama çok zor” der.

"Rotasý olmayan gemiye hiç bir rüzgâr yardým edemez." Yaþadýklarýndan ders alanlar, olaylara geniþ açýdan bakanlar, itiraz eden, soran, sorgulayan, kendini geliþtiren, kendine güvenen, isteði ve heyecaný olan, deðiþime ve geliþime açýk olan, planlý ve programlý çalýþan, sosyal, kültürel ve sportif çalýþmalara katýlan, günün teknolojisini takip eden ve yabancý dil bilenler baþarýlý oluyor. Plansýz çalýþan, not tutmayan, zor ve acil iþler yerine kolay ve önemsiz iþlerle ilgilenen, daðýnýk ve düzensiz olan, takýntýsý çok olanlar ise baþarýsýz oluyor.

Bütünü Görebilmek Önemli mi?
* Önüne çýkan engelleri bir türlü aþamayan birisi akýl almak için bir bilgeye gelir. Bilge kiþi adamý pencerenin yanýna götürür ve cam üzerinde kanatlarýný açmýþ bir türlü dýþarý çýkamayan, çýrpýndýkça cama çarpan kelebeði gösterir. Kelebeðin dýþarý çýkmasý için camý açar ama kelebek bir türlü açýk pencereden çýkamaz. Bilge gence dönerek:
— Bak evlat! Kelebek, dýþarý çýkmak için gerekli olan tek yolun, þeffaf pencere olduðunu düþünerek oradan çýkacaðýný sanýyor. Oysaki bir an geri çekilip baksa, kocaman bir camýn açýk olduðunu görecek ve oradan dýþarý çýkacak. Kelebek bütünü göremeyip sadece bir noktaya odaklandýðý için çýkamýyor. Ýnsanoðlunun da önüne bazen engeller çýkar ve yaþamý zorlaþýr. Böyle durumlarda yapýlacak tek þey bir adým geri çekilmek, bütünü görmek ve sakin bir kafa ile bir çýkýþ yolu aramaktýr.” Der.

Gençliðini eðlenmekle geçiren ihtiyarlýðýný aðlamakla geçirir derler. Baþarmak mutlu olmak deðildir. Mutluluk gönül iþidir. Mutluluðu içimizden baþka yerlerde zannedip aramak çöldeki serabý su zannedip koþmaya benzer. Edward BENES: “Mutlu olmanýn yolu, mutsuzlardan ders almakla baþlar.”Diyor. Mutluluðun sihri doðru yaþamak ve dürüst olmaktýr. Mutluluðun yolu baþarýnýn yolundan da ayrý deðildir. Mutluluk ülkesi baþarý diyarýnýn biraz daha ilerisindedir. Bu diyarý aþmadan mutluluða eriþmek imkânsýz deðilse de güçtür. Baþarmýþ bir insan için mutluluða ulaþmak daha kolaydýr. Yalnýz gayret ister. Baþarýnýn düþmaný tembelliktir. Bir diðeri kötü arkadaþtýr. Kötü arkadaþ insaný uçuruma sürükler. Arkadaþýnýzda dürüstlük, iyilikseverlik ve çalýþkanlýk olmalýdýr.

BYRON: “Mutluluðu tutmanýn tek çaresi, onu paylaþmaktýr; çünkü mutluluk ikiz doðar.” Diyor. Baþarýnýn bir diðer düþmaný da kötü örneklerdir. Kötü örneklere karþý iradeye sahip olmak ve çalýþmak gibi iki kuvvetli silahý yanýmýzdan ayýrmamalýyýz. Ýradeyi terbiye edip iyiliðin hizmetinde kullanmak ve verimli çalýþmayý bilmek zorundayýz. Verimli çalýþmanýn þartlarý; bedeni, ruhu ve aklý iyi yönde kullanmaktýr. Çalýþmayý sevebilmenin ilk þartý iþi ve mesleði iyi seçmektir. Çalýþmayý iyi bir metoda ve sisteme baðlamak da baþarýyý artýrýr. Baþarýlý olmak için çalýþmak gerekir. Çalýþmak ise verimli olmalýdýr. Ýnsan, çalýþmasýnýn karþýlýðý olarak istediði hedefe ulaþabilmelidir. Hedefe ulaþtýrmayan bir çalýþma boþa kürek çekmeye benzer.

Baþarýya ulaþabilmek için dikkatimizi bir noktaya toplamamýz gerekir. Dikkat daðýnýklýðýn baþarýlarýmýzý engellediðini unutmayalým. Dikkatimizi toplayamamamýzýn sebebi zihnimizi meþgul eden problemlerdir. Bunlardan kurtulamadýkça baþarýlý olamayýz. Dikkatsizlik uzun vadeli ve düzenli bir çalýþma ile ortadan kaldýrýlabilir. Zihnimiz düþünmemiz için gereken malzemeyi temin eder ve saklar.

Zihnimizi güçlendirmek için; söz, þiir, fýkra ezberlemek, konuyu hatýrlamak için öðrenmek, zihin tipinizi öðrenerek ona göre davranmak, kurallarý öðrenmek, benzerlik ve zýtlýklardan yararlanmak, çok çeþitli duyu organlarýndan yararlanmak, konularý mantýklý olarak parçalara ayýrmak ve hatýrlama fiþleri kullanmak gerekir. Zihinsel yorgunluðu gidermek için yapýlan düzenli fiziksel egzersizlerle kaslarla birlikte zihinsel gevþeme olmakta, yapýlan iþlerde etkinlik artmakta, enerjide artýþ, duygusal boþalma ve rahatlýk olmaktadýr. Daha iyi uyku, insanýn kendine olan güveninde artýþ, endiþelerde azalma ve daha saðlýklý olma gibi birçok yarar sayýlmaktadýr.

“Bir iþi yapýp yapmamakta kararsýzlýða düþtüðünüz zaman faydasý çok, zararý az olaný seçin. Bir iþe öfkeli ve sinirli iken karar vermeyin. Çok konuþmayýp, yerinde ve özlü konuþun. Çok söz deðil, yerinde ve özlü söz deðerlidir. Dilinizi tutun, dil yarasý býçak yarasýndan daha kötüdür. Kimsenin yüzüne karþý söyleyemediðinizi arkasýndan da söylemeyin. Kimsenin cahilliðini yüzüne vurmayýn. Söz vermeden önce iyi düþünün, asla yalan söylemeyin. Olduðunuz gibi görünün, göründüðünüz gibi olun.”

SENECA: “Ýnsan hangi limana gideceðini bilmezse, hiçbir rüzgâr onun için yararlý olamaz” diyor. Boþa harcadýðýmýz zaman deðil, aslýnda kendi geleceðimizdir. Zamaný kontrol etmek için iyi bir planlama yapýlmalý ve bu planlama yapýlýrken de, bugünün iþini yarýna býrakma, zamaný en iyi kullanan baþarýya ulaþacaktýr prensibine de dikkat etmelidir.

Ders programý üç aþamada hazýrlanýr. Birinci aþamada, çalýþýlmasý gereken konular belirlenir. Ýkinci aþamada ders ve konular haftanýn günlerine bölünerek yerleþtirilir. Üçüncü aþamada ise, okuldan geliþ zamaný ve yatýþ zamaný arasýnda kalan süre hesaplanmalýdýr. Uzun süre aralýksýz ders çalýþmak öðrenme grafiðini düþürür. Uzun süre ayný ders yerine farklý dersleri çalýþtýðýnýzda daha çok þey aklýnýzda kalýr. Yatmadan önce öðrenilenler tekrarlanmalýdýr. Düzenli ve iyi bir uyku verimli çalýþma için gereklidir. Beyin bütün gün öðrenilenleri uyku sýrasýnda bütünleþtirir, sýraya koyar, dosyalar. Sorunlarýn çözümünde kullanýþlý hale getirir.

Baþarý için uyku, dinlenme ve beslenmeye mutlaka gerekli zaman ayrýlmalýdýr. Açýk ve temiz hava zihni açar, vücudun saðlýklý olmasý, zihnin de saðlýklý olmasýný saðlar. Atalarýmýz: “Saðlam kafa saðlam vücutta bulunur” demiþlerdir. Saðlýklý bir dinleme için, dinleme anýnda not tutulmamalýdýr, çevre ve düþüncelerimiz dikkatimizi daðýtýr.
Etkin bir dinleme için konuþanýn bir adým sonra ne söyleyeceðini tahmin edin, dinlerken temel fikirlere ve anahtar kavramlara dikkat edin. Yine konuþanýn ses tonuna dikkat ederek derse katýlýn. Konuþmacý sizin anlayýp anlamadýðýnýzý yüz hareketlerinizden anlasýn. Dinlerken tepkinizi belli edin, gerektiðinde soru sorun, açýklama isteyin.
Etkin dinlemenizi engellemiyorsa not tutarak aktif katýlým saðlayýn bu unutmayý engeller. Ne derler: “Söz uçar yazý kalýr. Hatýrda deðil satýrda kalýr.” Not yazarken yeterli malzeme olmalý, her yeni fikir bir satýra yazýlmalý, not tutarken gerekli kýsaltmalar yapýlabilir.

Kendiniz çalýþýrken önce konuyu okuyun, okurken de þunlara dikkat edin. Hýzlý okuyun, okurken gözleriniz sürekli ilerlesin, sesli okuyun, okurken vücudumuz rahat olmalý, okuma kesintisiz olmalý, metin uzunsa parçalara ayrýlmalý, önemli yerler çizilmelidir. Okuduðunuzu anlatmaya çalýþýn, özet çýkarýn.

SPÝNOZA: “Bir þey ne kadar anlaþýlýrsa, o þeyin bellekte kalmasý da o kadar kolay olur” diyor. Çalýþmada verimli olmak için, olumlu olmalý, baþarýsýzlýktan korkmamalý, erteleme yapmamalýdýr. SENECA: “Siz ertelerken zaman hýzlanýr” diyor. Çalýþmanýn verimliliði için düþünmeye zorlayan sorular sormak, kaygýlanmamak, elimizden geleni yapmak, kendimize güvenmek, cesareti kaybetmeden çalýþmak gerekir. Çok þey yapmaya çalýþan her þeyi yarým býrakýr.

Çalýþmada düþtüðümüz tuzaklarýn baþýnda; baþarýsýz örneklere takýlma, gürültülü yerlerde çalýþma, aþýrý kaygý ve güvensizlik, zorlanýlan derslere çalýþmama, çalýþýrken hayallere dalma, günlük ayrýntýlarda boðulma, isteksizlik, çalýþmayý yarýda býrakma, yatarak çalýþma, uzun telefon konuþmalarý, amacýn belirlenmemesi, arkadaþlara hayýr diyememe, düzenli tekrar yapmama, plansýz ve programsýz çalýþma, kendinizi baþkalarýyla karþýlaþtýrma, zamaný iyi kullanamama, sýnav tekniklerini bilememe, çalýþýrken uygun dinlenme aralýklarý vermeme, yanlýþlardan ders almama, eksikleri gidermeme ve çözümlenemeyen ailevi ve kiþisel sorunlar içinde boðulma gelmektedir.

Çalýþmanýn püf noktasý nedir? Çalýþmamýzýn verimli olmasý, masa baþýnda geçirilen sürenin uzunluðu ile deðil, zamanýn planlý ve programlý kullanýlmasýna baðlýdýr. Verimli çalýþma sadece derse zaman ayýrmak deðil, diðer etkinliklere de zaman ayýrmaktýr. Çalýþma ortamýnýn düzenli ve tertipli olmasý çalýþma verimini artýrýr.
Yaptýðýmýz her iþte iþin püf noktasýný yakalamak iþlerimizi kolaylaþtýrýr. Her iþin bir püf noktasý deniyor. Bu püf noktasý sözü nereden çýkmýþtýr? Merak edeniniz oldu mu? Bunun aslýnýn esasýnýn nereden, nasýl çýktýðýna bakalým.

Püf Noktasý Nedir?
* Vaktin birinde çanak-çömlek yapýlan bir iþ yerinde, uzun yýllar bu meslekte çalýþan çýrak, zamanla kalfa olur. Artýk iþi öðrendim, bende kendi dükkânýmý açayým ister. Ustasýna bu düþüncesini söylediðinde ustasý:
— Sen daha iþin püf noktasýný bilmiyorsun, biraz daha çalýþman gerekir der. Ustasýnýn sürekli ayný þeyi söylemesinden usanan kalfa oradan ayrýlarak kendine bir dükkân açar. Yaptýklarýna çok özen gösterir. Çok güzel testiler, küpler, vazolar, sürahiler yapar ama yaptýklarý orasýndan burasýndan çatlar. Ne yaparsa da bir türlü yarýlma ve çatlamalarýn önüne geçemez. Sonunda çaresiz kalarak soluðu ustasýnýn yanýnda alýr ve durumu anlatýr. Ustasý kalfaya:
— Ben sana demedim mi? Sen bu iþin daha püf noktasýný öðrenemedin. Bu sanatýn bir püf noktasý vardýr der.
Usta bunun üzerine tezgâha bir miktar çamur koyar ve:
— Haydi, geç bakalým tezgâhýn baþýna da bir testi çýkar. Ben sana püf noktasýný göstereyim der. Kalfa çamura þekil vermeye baþladýðýnda usta dönen çanaða arada sýrada “Püf !” diye üfleyerek zamanla testiyi çatlatacak olan bazý hava kabarcýklarýný patlatýr. Bunu gören kalfa da iþin püf noktasýný öðrenmiþ olur. O günden sonra her sanatýn incelik gerektiren nazik kýsmýna “Püf Noktasý” denilmeye baþlar.