…kerbela’nin fedailerine tazimle…

 

Kerbela’nın goncası, suretin yâr Hüseyin!...

Buz tutmuş zemheride yüzün bahar Hüseyin!...

 

Gönlümün koyağında uçan beyaz kelebek

Yürek yangınımıza, bembeyaz kar Hüseyin!...

 

Kanayan her karanfil Hüseynî hüzün taşır

Yokluğun ince sızı, hep âh-u zâr Hüseyin!...

 

Karanlığın gölgesi, acının kör bıçağı

Bir yangındır Kerbela, içimde nâr Hüseyin!...

 

Dostu dosta düşürdü, fitne kök saldı kalpte

Gülün yanı başında serpildi hâr, Hüseyin!...

 

Pusu kurdu güneşe nefret yüklü bulutlar

Merhamet yüreklerde bir yok bir var Hüseyin!...

 

Kıyama durdu vicdan, kan kusarken şafaklar

Firar etti hoşgörü, kayboldu ar Hüseyin!...

 

Kerbela çöllerinde canlar geçti kılıçtan

Yara aldı insanlık, ettik zarar Hüseyin!...

 

Doymadık didarına ey şehitler serdarı!...

Senin engin ruhuna bu dünya dar Hüseyin!...

 

Sana olan hasretim açılır yaprak yaprak

Ayrılığa katlanmak çetin karar Hüseyin!...

 

İzim izinden gider ömrün yokuşlarında

Yaralanmış yüreğim seni arar Hüseyin!...

 

Heybemdeki sualler zehirli kıymık gibi

Cevap beklediklerim soru sorar Hüseyin!...

 

Kan dolu badelerden yudum yudum içenler

İnsanlık onurundan etti firar Hüseyin!...

 

Zulmün keskin kılıcı boynuna indiğinde

Biçti ümitlerimi paslı hızar, Hüseyin!...

 

Rahmet yıldızlarının düşmüşüz uzağına

Kararan kalbimize eyle nazar Hüseyin!...

 

Bir nefes kadar uzak gurbet-sıla arası

Ameller sermayemiz, dünya pazar Hüseyin!...

 

Masum düşünceleri çekip darağacına

Cana kast edenlere gönlüm  kızar Hüseyin!...

 

Nefretin çanağında içilen her damla kan

Sirkeyle bal misali öyle bozar Hüseyin!...

 

Acının hasat vakti, bulutlandı gözlerim

Taşıyamadı gülü gönül sakar, Hüseyin!...

 

İnsaf fukaraları, kusarlar nefretini

Vicdanlar dürülünce tuz da kokar Hüseyin!...

 

Suların yangınında göklerden alev yağar

Oluklardan su değil, kan yaş akar Hüseyin!...

 

Zulmün prangaları dadanır özgürlüğe

 Hicranın kor ateşi bizi yakar Hüseyin!...

 

Muharrem geldiğinde güller boynunu büker

Kalbimizin feryadı göğe  çıkar Hüseyin!...

 

Mübarek bedenini kesen kılıç utanır

Sensizlik cana mihnet, gönül bıkar Hüseyin!...

 

Rahman’ın huzurunda ruhun bayram ederken

Sıladan uzak kalmak bizi sıkar Hüseyin!...

 

Gönlümün haremine destursuzca girenler

Sözleri boğazıma bir bir tıkar Hüseyin!...

 

Bu dünya sahnesinde son söz söylendiğinde

Perdenin arkasından bize bakar Hüseyin!...

 

Derbeder yüreğime düşer hicran yangını

Yaşanan onca acı, sanki ihtar Hüseyin!...

 

Gecenin kuytusunda paramparça düşlerim

Adını sayıklarım leyl-ü nehar Hüseyin!...

 

Yezid’in kör kılıcı paslanır bir köşede

Tarih seni şerefle, şanla yazar Hüseyin!...

 

M. NİHAT MALKOÇ


( Hüseynî Kaside başlıklı yazı M.Nihat Malkoç tarafından 29.08.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu