İnsanlığın kendi kaderini yazarken diğer hemcinslerini muhtelif suçlardan yargıladığı bir dünyada yaşıyoruz. Günümüzde sosyal toplum imajından gittikçe uzaklaşılmaktadır. Bireysel kazanımlar üzerine kurulmuş hayatları yaşamaya mecbur kalıyoruz. Kısacası insanoğlu, birlik ve beraberlikten uzakta, sadece kendi tenceresi kaynasın diye kepçeyi eline alıyor.

Akşam bülteninde yayınlanan haberlerde veya gazetelerin sürmanşetten duyurduğu bir haberde gözünüz bir deyime mutlaka ilişmiştir. ‘’Batının Doğusu…’’ Bu deyim genelde, büyük şehirlerin bünyesinde bulunmasına rağmen gelişemeyen ilçeler için kullanılmaktadır. Adını dünyaya duyurmuş, sanayisi güçlü olan köklü bir şehirde, diğer ilçelerin aksine gelişim yönünden öksüz kalan ilçeler olduğunu gördünüz mü?Ben gördüm…

Bursa şehri günümüze kadar birçok medeniyete beşiklik etmiştir. Osmanlı Devleti’ne de başkentlik yapan bu şehrin dört bir yanı tarih kokmaktadır. Bunun yanında güçlü sanayisiyle birçok alanda ülkemizin ekonomisinde pay sahibidir. Ancak gerçekler acıdır.Sizlere Bursa’nın dört ilçesinden bahsedeceğim. Diğer on üç ilçesinin aksine, kısır döngüsünü yenememiş dört ilçesi..!

Bursa’nın , Uludağ’ın arka yüzüne saklambaç oynarcasına gizlenmiş ve bir daha ortaya çıkmamaya niyetlenmiş Büyükorhan, Harmancık, Orhaneli ve Keles adında dört ilçesi bulunmaktadır. Bu ilçelerde, adlarından da anlayabileceğiniz üzere Osmanlı kokusunu alabilirsiniz. Ancak geçmişlerinde köklü bir tarih yatsa da, gelecekleri muallaktadır. Ülkemizin dördüncü büyük kentinde ki gelişemeyen bu dört ilçenin aslında tek sorunu, şehir merkezine uzak olmalarıdır. Nüfusları toplandığında, Bursa’nın bir diğer ilçesi İznik kadar etmemektedir. Buradan kesinlikle yerli halkının olmayışı gibi bir sonuç çıkarılmamalıdır. Çünkü yerli nüfusun geneli, kent merkezine yayılmıştır. Başta işsizlikten doğan geçim sıkıntısı olmak üzere, eğitim, sağlık alanında ki hizmetlerin yetersiz oluşu genellikle genç nüfusu şehir merkezine yönlendirmiştir.

Bu ilçeler, zeytiniyle ünlü Gemlik, turizmi gelişmiş Mudanya, sanayisiyle ayrı bir şehir halini alan İnegöl, tarım ve ziraat anlamında gelişen Karacabey, M.Kemal Paşa gibi ilçelerin yanında çalışkan sınıfın tembel öğrencileri olarak sınıfta kalmıştır. Peki sorun nasıl çözülebilir?

Bölgeyi iyi tanıyan A.Emin Yılmaz’a göre, ilk adımlar atılmaya başlandı. Bölgenin kanayan yarasını sarmak için geçtiğimiz yıllarda, DAĞ-DER adı altında dernekleşildi. Bu şekilde örgütlenmek doğru bir seçimdir. İlk etapta istenense, bu dört ilçenin teşvik kapsamına alınmasıydı. Böylece deyim yerindeyse zengin babanın züğürt evlatları, yatırımcılar için daha cazip hale gelecekti. Ayrıca bölgeye giden karayolları üzerinde yapılacak düzenlemeler sonucunda, şehir merkezine daha az zamanda ulaşım sağlanacaktı.

Sivil toplum hareketiyle, bu dört ilçe sesini duyurmayı başardı. Büyük ihtimalle de, bulunduğumuz yıl içerisinde teşvik kapsamına alınacaklardır. Bunun yanı sıra, bölgenin dağlık arazinden faydalanarak yapılabilecek sporsal faaliyetler, bu ilçelerin cazibesini artıracaktır.Tek çıkış yolu olarak görünen tarım ve hayvancılık konusunda ise yapılacak teşvikler bölgenin kalkınmasında rol oynayacaktır.

Ancak, bu dört dağ ilçesi ve bu gibi ilçelerde düşündürücü olan bir noktaya değinmek istiyorum. Gelişememekten yana dert yanan ilçelerde, neden garip teşkilatlanmalar yapılıyor? Ne yazık ki yöneticilerimiz merdivenlerin ilk basamağına basmadan, bizleri en üst basamağa çıkarıyorlar. Sonuçta merdiveni çıkmadıysan, asla inemezsin.Bu ilçelerde eğitim sorunu var. Acaba ilköğretim ve lise düzeyinde ki okullarda, öğrencilerin sorunları çözülemez mi? Öğretmen sıkıntısı çekmekte olan bu ilçelere bir centilmenlik yapılamaz mı? Bunlar yapılmadığı gibi, dört ilçenin dördünde de yüksekokul açılmıştır. Aslında bu da, o bölgeye yönelik bir teşviktir. Ama siz öğrenciler için yeterli şartları sunmadan bu adımları atarsanız, kendi kaderinize razı olursunuz.

Hep olumsuz yanlarıyla eleştirdik. Bölgede ki ilçelerin adı gibi tarihleri de çok derindir. Örneğin; Büyükorhan ilçesinde bulunanan Derecik Bazalikası Bizans İmparatorluğunun Hristiyanlığı kabul ettikten sonra yaptırdığı ilk kilisedir. Antik kaynaklara göre, İstanbul`da yaşayan Aziz Eytikanos, Hristiyanlığın resmi din olarak kabul edilmesinden sonra, inzivaya çekilmek için İstanbul`dan ayrılarak bölgeye gelmiş ve burada kendisine bir kilise kurmuştur.Kilise yüzeyinde, yılın belli dönemlerinde ülkemize gelen Lozan Üniversitesi’nden bir heyet halen incelemeler yapmaktadır.

Bunun yanı sıra geçtiğimiz dönemlerde, bölgede bir sinema filmi çekilmiştir. Çocukluğumuzda, iftar sonraları sahnelenen Hacivat ve Karagöz’ün Bursa’da yaşadığı bilinmektedir.Bu iki kahramanı bir filmle ayakta tutmayı amaçlayan yapımcılar, Orhaneli’nde ‘’Hacivat ve Karagöz Neden Öldürüldü?’’ sinema filmini çekmiştir.

Ne yazık ki, kendi bedeninden taviz veren bir milletiz.Avucumuzun içinde saklı olan bir doğal güzelliği sırf uzaklığından dolayı unutuyoruz.Oysa dilini, dinini, zevkini bilmediğimiz İsviçreli bu uzaklığa aldırış etmeden geliyor.Gelmekle kalmıyor, tanıtıyor ve bölgenin turizme kazandırılabilmesi için çalışmalar yapıyor.Biz onların yaptığını sadece amelelik olarak görüyoruz.Elin ecnebisi de bir çıkarı olduğunu söylemez.Zevk için yaptığını beyan eder.Ama şunu unutmayın;kedi farenin çıkacağını bilmese onun deliği ardında boşuna beklemez…Masallara inanma çağını çoktan geçmedik mi?

Hayat ikliminden git gide uzaklaşıyoruz.Belki de, sadece bugünü düşündüğümüz için dün dünyaya getirdiklerimizi unutuyoruz.Bu sorunlara sessiz kalınmamalıdır.Birileri Avrupa burjuvalarının sınıfına geçmek uğruna, yoksunluğumuzu görmezden gelmemeli.Bir okul, bir hastane, bir metre yol ve belki de bir yazı…Ben gönül rahatlığıyla diyebilirim ki;sesimi birilerine duyurdum.Kendi doğduğum toprağın kokusunu sizde hissedin istedim.Bir noktaya odaklanıp, çoğunluğu unutmak insaniyetlik kavramına sığmaz.İsterseniz sadece bu dört gelişememiş ilçenin değil, ülkemizin aynı derdi paylaşan tüm il ve ilçelerinin sesi olalım…



''Halkını düşman istilasından ve zulme uğratılmaktan koru!

Haksız yere hiç bir ferde layık olmayan muamelede bulunma!

Halkı taltif et, hepsinin rızasını kazan.''


Osman Gazi'nin oğlu Orhan Gazi'ye vasiyeti...



Kml Frk

06:00

Balıkesir


( Uludağın Züğürt Çocukları başlıklı yazı Toprak tarafından 10.03.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu