.....bütün yollar (Roma’dan değil) Ağın'dan geçer ,
köylerine gitmek için gurbetten gelen tüm hemşerilerimiz Ağın'a uğrar , burada
inecekler iner , köyleri farklı yönlerde olanlar yollarına devam ederdi , benim
Ağın'a geldiğim yılların birinde Aliuşağı mahallesinde rahmetli Ziyaaddin Ağın
abinin evine uğramıştım , mübarek o güzel yüzlü , mütebessim insanın ikram ve
iltifatını gördüm , cömert sofrasına oturdum , ertesi günü beni bahçesine
götürdü bostanlığından taze salatalık ,acur domates topladı mendilini otların
üzerine serdi mini bir sofra yaptı orada , bu sofra bana mükemmel değme lüks
lokanta menülerinden daha çekici daha taze daha güvenilir geldi ,çünkü içinde
sevgi samimiyet dostluk zarafet incelik tüm insani ahlaki güzellikler vardı ,
zannederim su nöbet sırası kendisindeydi ve arktan bahçeye gelen su sırayla
ağaçlardan asma kütüklerine oradan geçerek bostanlık baranlarına akıyor ve her
baran doya doya suyu emiyordu , bakımlı düzenli bir bahçeydi , ben tüm
dikkatimi arktan gelen suyun sesine vermiştim , oldum olası su sesi beni doğa
ile kaynaştırır doğanın sesleri içinde suyun baskın farkı ve güzelliği ve insan
ruhunu temizleyen fısıltılarını kayda değer görüyordUm , Ziyaaddin Ağın abimde
kaldığım günlerde aliuşağı çeşmesinin olduğu mekana uğramıştım , oluklarından
akan gürül gürül suyun dinamik akışı ve insana huzur şifa sağlık veren sırdaş
bir arkadaş gibi insanın içine akar gibi oluşu , ve bu canlılığı görmüş
olmaktan mutluluk duymuştum , çeşmenin bu gizemli zaman ötesi egzotik havasına
kendimi kaptırmıştım , çeşmeyi muhafız gibi bekleyen asırlık çınarlar,dut
ağaçları , kavak ve söğütler çeşmenin varlığını daha bir anlamlı kılıyor
efsaneleştiriyordu adeta, burada oturmak doğanın seslerini dinlemek ortamı iyi
okumak neleri akla getirtmiyor ki ,geçmişin insan hikayelerini dinler gibi
olmaktan , mutlu mutsuz , sevinçli kederli , genç yaşlı çocuk insanların
dünlerine dair güzellikleri hatırlamaya kadar kendinizden geçiyorsunuz, kah ,
hüzünleniyorsunuz , kah yüzünüzde tebessümler oluşuyor , burası bir arşiv odası
gibi , gün gün ay ay , yıl yıl her şey zapt edilmiş , hikayeleri ile birikmiş
bekliyor bizleri , daha dün gibi duran canlı hatıraları ile büyüklerimizin
konuşmalarını dinler gibi , hararetli sohbetlerin yapıldığı çeşme kimi zaman
bir düğünün devamı olan yapılan tören , hangi nedenle kimler için yapılan içli
duaların okunduğu bu mütevazi çeşme meydanı , gerçekten insanı rehabilite eden
bir mekan , çok ama çok huzur bulmuştum kaldığım saatlerde , çeşme geçmişten
günümüze gelirken halinden çok memnun akıyor , ne bir yorgunluk emaresi , ne de
bir şikayeti vardı , akar da akar hiç yorulmadan yıllarca aynı oluk aynı
kaynaktan ,bu mevkiinin sakinleri yalnız bırakmaz çeşmenin bu sevdalı yanık
sesini ,öyle gün ve geceler olur ki masalar sandalyeler serilir önüne ,Ağın
sanki burada çoluk çocuk pür neşe ,her biri güneş kadar sıcak dostluklar ve
yeni tanışmalar kaynaşırlar, yolu aliuşağına o yokuşlu yolu çıkıp gelenler
çeşmenin soğuk suyu ile kendilerine geldikleri ayrılmak istemedikleri bir
gerçektir ,buraya geldiklerine değer bir ortamı ve birlikteliği yaşadıklarını
görmekten olumlu duygu ve düşüncelerine her zaman şahit olmak mümkündür , köprü
inşaatının nihayet tamamlanmış olmasından sonradır ki gerek Ağın merkez ,
gerekse Ağın çevresinde canlılık ve yeni başlangıçlar yapıldığı görülmektedir ,
özellikle bağcılık ve son dönem payam(badem)ağacı dikimi müteşebbis insanların
ortaya çıkması Ağın'ın yarınlara dair canlılığının işaretleri olarak gördüm ,
kaldığım günler çok çabuk gelip geçmişti.
28.11.2020
mustafa kaya