HARG
.....harg kelimesinin anlamını bilmiyorum ama Hakko'nun oluklarından gürül
gürül buz gibi akan suların , kanal yolu ile köyün aşağı mahallesine doğru
aktığı o kısma kendimi bildim bileli HARG derdik , yoksa ark mı ? fakat her ne
denirse denmiş olsun güzel bir hikayesi vardır bu su yolunun , evet çakıcı
Ahmet dayının evinin önünden devam ederek oradan mezarlık başına kadar
gelinceye kadar sola aşağılara veya devamla göl öğüne kadar yine bağlara
bahçelere kadar uzanan bir su serüveninin macerasıdır bu , harg'ta ayran ve ayranlı
çorba soğuttuğumuz akşam önü muhabbetlerin yeri bambaşka olurdu,çocuklar bir
gurup anne ve ablalar kendi grupları içinde hem günün yorgunluğunu çıkarırlardı
hem konuşmak , köyden haberleri birbirlerine aktarmak içtenliği yaşanırdı , bu
durum köyün diğer çeşmeleri için de geçerlidir, cirik çeşmesinin kurnaları
etrafında da ablalar anneler soğutulacak ne varsa akşam ezanları okununcaya
kadar devam ederdi , ete mahalle çeşmesinde de orada oturan genç yaşlı
insanlarımızda bu çeşmenin geniş bol havuzunda soğuk suyunda karpuz,üzüm, ve
bakraçlarda ne varsa artık soğuk olması için çaba sarf ederlerdi , bir yanda
çeşme başında oturmak huzur verici gelirdi, bir yanda konu komşu köye yeni
gelenlerle ilgili tanışmalar yaparlardı ,bu ayranlı çorba ve ayran soğutma işi
bazen gün içinde yapılırdı öğle sofrası öncesi , bazen suyun önü iri taşlarla
kısmen tutulur oluşan havuzcuk içinde bırakılırdı içecek ve başka ürünler , ve
sıkıca tedbiri alınır akşama kadar veya sabaha kadar korunurlardı,aşağı
mahallenin hargı , Hakko'dan gelen su ile , bir akarsu gibi coşkulu ve tükenmez
akardı,akşam namazından sonra oturulacak sofraya soğuk ayran ve ayranlı çorba
götürmenin ümidi ile harg boyunca çoluk çocuk yaşlı genç dizilirlerdi ,
bakraçların hargın içinde sıra sıra soğutulmaya tabi tutulmaları görülmeye
değer bir seans , yani kafada ve ruhumuzda olan sıkıntı ve ağırlıklar , o , on
beş yirmi dakikalık harg başında geçen zaman boyunca tarifsiz bir rahatlama ve
huzur oluştururdu, bir bakıma rehabilitasyon merkezi gibi , işte bu ayran
soğutma işi köyün değişmez bir fotoğrafıdır,hızla akan suyun önünde durmaları
için bakraçları , ya elimizle tutardık ya da önüne ağırca bir taş koyardık,biz
çocukların eğlencesi de suya düşen bal arılarını kurtarmak olurdu,evet suyun
içinde kanatlarını çırparak doğrulmaya ve uçmaya çalışan bal arılarını kurtarmayı
vazife edinmiştik,bu vazife bize özel bir gurur ve övünme yaşatırdı,ezanlar
okunur dedelerimiz ve babalarımız camiden ve hakko'dan gelirlerdi , harg
boyunca dizili herkes birer ikişer evlerine dönerdi , ve harg başı sessizliğe
gömülürken yerini geceye bırakan akşamın hüzünlü ayrılışını fark edemezdik ,
ancak şimdi ishak kuşunun ötme vaktidir ve sessizliği en güzel bir ahenkle
bozar , ve köyümüz ona emanet edilirdi...
mustafa kaya
2021 / üsküdar