Sosyal Medya, adı böyle, herkes böyle biliyor ve böyle telaffuz ediyor. Aslında bu isim tam bir aldatmaca... Sosyal Medya kişiyi sosyal yapmadığı gibi, tam tersi asosyalliğe doğru da itiyor bir bakıma... O nedenle bu adı değiştirsek ve Sosyal Medya adını, Asosyal Medya yapsak nasıl olur? Sosyal Medya adı bir yanılsamadır...
Şunun şurasında sosyal medya kaç yıldır hayatımızda? Bir çoklarımızın yüzlerce belki binlerce arkadaşı var sosyal medya platformları Face, Twıttır, İnstagram gibi oluşumlarda. Her gün onlarca doküman, foto, yazılı argümanlar paylaşıyoruz... Yemek yedin çek fotonu, at faceye, su içtin çek fotonu at faceye, misafir gelsin şipşak foto, at twıttıra, tuvalete gir, çek fotonu at instagrama... Bu işler bu kadar abartılıyor. Lakin bayramda annenin babanın elini öpmeye gitme... Niye gidesin ki ?Face'den bir el sallama, el öpme ikonu gönder olsun bitsin...
Dikkat ediyor musunuz, şehirler devletler arasında ki mesafeler kısalırken, insanlar arasında yavaş yavaş uçurumlar oluşuyor. On saatte, yirmi saatte gidilen yollar üç saate, iki saate iniyor, ancak bayramlarda annemizin babamızın elini öpmeye gitmeyi bırak, bir telefonla, bir mesajla hallediyoruz... Gece bir ihtiyacımız olduğunda komşumuzun kapısını çalmaya bile çekinir olduk...
Özel hayat diye bir şey kalmadı... Pahalı bir araba aldın, hemen at sosyal medyaya... Sonrada beğeni, alkış bekle... Kalburüstü bir restoranda yemek yedin, paylaş hemen sosyal medyada... Gelsin afiyet olsunlar, gitsin, bereketli olsunlar... Pahalı bir cep telefonu aldın, hemen paylaş,, tanıdığın tanımadığın bir sürü insanla... Öyle ya, sosyal medyada arkadaş olduğun herkes ile de birebir görüşmüşlüğün yok... Yukarıda sayılanları alan var, alamayan var, o yemekleri yiyen var bir de yiyemeyen var. Tok açın halinden anlamaz ki...
Yakın zamanda artık psikiyatristler sosyal medyada kafayı yiyenleri ya da sosyal medya yüzünden dostlarını, arkadaşlarını, akrabalarını kaybedenleri, birileri tarafından kazıklananları tedavi etmeye başlarlar, kim bilir belki de başlamışlardır bile...
İnsan insana değecek, önce yüreği ile, sonra elleri ile, bakışları ile bedeni ile... Yüreğin yüreğe değmesi demek, ruhun da ruha değmesi demek. Düşüncelerin, fikirlerin bir potada karılması, insanın insana, hem ruh hem de bedenle sarılması demek.
Fazla abartmadan yine girin sosyal medyaya ama dostlarınızı, sevdiklerinizi de ihmal etmeyin sakın. Face'den bir el sallama ikonu ya da bir gülücük ikonu göndermek yerine, gidin dostlarınızın elini, omzuna da vurarak kuvvetlice sıkın, yanaklarından öpün, yüzlerine gülün, kemiklerini kırarcasına sıkı sıkı sarılın, arkalarından konuşmayın... Sosyal Medyasız sosyalleşmek inanın çok daha güzel ve anlamlı...