İnsan Hakları Mahkemesinde görülen davalarda en çok Türkiye Cumhuriyeti Devleti suçlu bulunmuş ve en çok tazminat davası ödeyen ülke konumundaymışız.Görülen davaların yüzde doksan beşi ise terör ile ilgiliymiş.

Bu gün bir toplantıya katıldım. Bu toplantıda hocanın anlattıkları bunlar. Davaların kaybedilmesinde en büyük sebeb ise dosyada bulunan evrak eksikliğinden kaynaklanıyormuş.

Yani işin başından başlayarak anlatayım da anlaşılır gibi olsun. Bir terör olayı oluyor. Polis ve Jandarma o olay ile fezleke hazırlıyor. Fezlekeyi savcı mahkemeye sevk ediyor. Mahkemede suçlulara gereken ceza kesiliyor.

Karşı taraf itirazda bulunuyor. Bir üst mahkeme davayı tekrar görüyor. Bu mahkemede birinci mahkemenin vermiş olduğu kararı onaylıyor. Kişiler bu mahkemenin vermiş olduğu karara da itiraz ederek en son dava Yargıtay'a gidiyor. Yargıtay da bir alt mahkemelerin vermiş olduğu kararları onaylıyor.

Bu durumda kişilerin Türkiye Cumhuriyetinin Anayasasına göre Hukuki yolların tıkandığı haklarının yendiği iddiası ile Avrupa insan hakları mahkemesine başvuruyorlar.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde üye olan her ülkeden yargıç bulunmaktadır. Ancak Türk yargıç tarafsızlık ilkesine uyulma durumu olduğundan Türkiye hakkında açılan davalara bakamıyor. Mahkeme olay ile ilgili tanzim edilen evrakların birer süretlerini istiyor. Dosya hazırlanıp gönderiliyor.

Olayın içeriği doğru olsun olmasın hiç önemli değil. Fezlekenin soruşturma safhasında ufak bir hata yapılsın. Yani örnek veririsek yakalanan kişilerin mahkemeye sevki esnasında bir dakika bile geçikme olsa, nezarethane çıkış raporlarının alınarak nezarethane defterine yanlışlıkla görevli memur bir dakika bile geçikmiş şeklinde işlemiş olsa. Bunun karşılığında İnsan Hakları Mahkemesi her dava için en az 120 milyar lira (yeni para ile 120 bin lira) ceza kesiyor.

Şimdi gelelim Türkiye Cumhuriyeti Devletinin burada nerede hata yapıyor ki bu kadar cezaya mahkum oluyoruz. Ülkemizde görülen mahkemeler esnasında bu eksik evraklar neden tamamlanmıyor ? Mahkemeyi kurma yetkisini veren devlet, mahkeme esnasında savcı ve hakimlere neden dosyaların tamamlandıktan sonra mahkeme olacağına içerir kanun çıkartmamış ? Ya da mahkeme esnasında dosyanın içeriğinden sorumlu tutulan ancak evrakların eksik ve tamam olmasından sorumlu tutmayan bir anlayış hala neden devam ediyor ?

Bu soruların cevaplarını araştırdım ortaya çok ilginç durumlar çıkmaktadır. Anayasamızda böyle bir sorumluluk olursa mahkemelerin tez kurulması geçikirmiş, işin içinden çıkılmazmış. Dört dörtlük dosyaların hazırlanması için adliye yapısının değişmesi gerekiyormuş. Peki nasıl olması gerekiyormuş ?

Evrakların soruşturma safhasında yalnızca işlerin hızlı yürümesi için adliye bünyesinde adli kolluk kurulması, yeterli düzeyde savcı ve hakimlerin yetiştirilmesi, halen görevde bulunan kolluk kuvvetlerinin yaptığı soruşturma esnasında daha çok bilgilendirilmesi, polis ve Jandarma bünyesinde bu işlerden anlayan hukuku iyi bilenlerin yetiştirilmesi gerektiği söylenmektedir.

Peki bu yapılamaz mı ? Madem bunun çaresi var da niye yapılmıyor? Yıllardır Türkiye Cumhuriyeti mahkum ediliyor. Ödemiş olduğumuz tazminat paralarıyla bu sistem kurulmaz mı diye sorduğumda hem de on misli kurulurdu şeklinde cevap aldım.

Hoppola şimdi bu ne perhiz ne lahana olmuyor mu ? Bu zamana kadar biz boşu boşuna mı mahkum olduk. Bunu yapmayanlar kim peki ? Devletin başındakiler. Lafa geldi mi iyi konuşmayı beceriyoruz. Kavgaya geldi mi çok iyi beceriyoruz. Bırakın kardeşim bu politik tavırları. Sizin gözünüz körse işte sizi uyarıyorum.

Tez elden devletin tüm kurumlarını elden geçirin Avrupa İnsan Hakları Beyannamesine uygun devlet yapısını hayata geçirin. Madem her şeye imza atıyoruz. Gereğini de yapalım. Bu paralar nereye gidiyor hiç düşünmek bile istemiyorum. Yahu bir insan kolay kolay intihar eder mi. Bizim durumumuz da böyle. Bunları devletin başındakiler bilmiyor mu. Biliyorlar, çıkıp televizyonlarda yanlızca yapmayın etmeyin diye söyleniyorlar. Söylenmeyi bırakın da gereğini yapın.

Beni boşu boşuna mahkum etmeyin.


05.04.2010
( 165- İnsan Hakları Mahkemesi başlıklı yazı Necmi Yaprak tarafından 5.04.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu