Deprem Gerçeği

DEPREM GERÇEĞİ

Ülkemiz Japonya, Endonezya , Malezya ve daha bir çok ülke gibi deprem ülkesi bu bir gerçek. Ege denizi fay kırılmalarıyla oluşmuş bir deniz, asıl adı Osmanlı atalarımızın adlandırdığı gibi Adalar denizi, Marmara da öyle...

O halde ne yapmalı? Marmara , Erzincan , Varto, Van, Elazığ, İzmir, Ege denizi merkezli depremler hala hafızalardadır. Eski Erzincan’ı harabeye dönen deprem kalıntılarını Erzurum üniversitesinde öğrenciliğim dolayısıyla gidip gelirken şahit olurdum. Yıllar sonra o depremde devlet adamlarının vurdum duymazlığı yüzünden 50.000 kişinin açlık ve soğuk yüzünden can verdiğini öğrenmem bende şok etkisi yapmıştı.

1999 Marmara depremini Kocaeli'de yaşadım. Acıları hafızamda hala canlıdır. Dört gün hiç bir yardım elinin ulaşmadığına tanık oldum. Vatandaş kendi çabasıyla yaralılarını ve ölülerini çıkarma çabasındaydı. Kayınbiraderimi arkadaşları enkazdan çıkarmış, hastaneye arabamla götürmüştüm. Devlet hastanesi mahşer yeri gibiydi. Ana baba günüydü. Kimse ne yapacağını bilmiyordu. Kayınpederime ‘’oğlunu buradan al, Amerikan hastanesine götür’’ demiştim. Ben Abimleri merak ediyordum. Onlar kayıptı. Binaları yıkıktı. Nerede oldukları belli değildi. Bir kaç gün sonra onlardan haber alabilmiştik. Bir çocuğu enkazda vefat etmiş diğerleri ufak tefek sıyrıklarla atlatmışlardı. Neyse sorun o değil. Hatıralarım bunlardan ibaret de değil. Bizim apartman hasarlıydı. Orta hasarlı binalarımızı onarımla devlet katkısı ve ilave ücretle hallettik.

O günlerde gazetelerde deprem hakkında bir sürü bilgi ve efsaneye muttali olduk. Depremin ilahi ikaz olduğunu haykıran gazeteye dava açıldığını duyduk. Ama bu ikaza anlaşılan kimsenin pek uyduğuna da şahit olmadık desek yeridir.

Yine ahlak erozyonumuz artarak devam etti. Ancak maddi anlamda inşaatlar konusunda bir ivme kaydedilmedi değil. Bu sevindirici gelişme. Ancak yeterli mi ? Değil. O halde ne yapmalı? Bence maddi alanda çağdaş teknolojiyi uygulama yanında manevi alanda da gelişmelere ihtiyaç var. Bu gün bile deprem bölgesinde bir market talanına şahit oluyor, üzülerek seyrediyoruz.

İyi örnekler de yok mu? Var elbette. Umre parasını bağışlayan mı dersin, kan bağışında uzun kuyruklar mı, yardı ve bağış çabalar mı? Ama yeterli değil. Hala depremzedelerin acısıyla eğlenen, depremi siyasi, ekonomik ranta dönüştürmek isteyen insanlık dışı eylem ve söylemler hiç te göz yumulacak gibi değil. Keşke bunlar da olmasa...

Bu deprem gerçeğini eğitimimizde içselleştirmek zorundayız. Dahası topyekun ahlak eğitimini ana okulundan başlayarak eğitimimizde yaygınlaştırmak elzem değil midir?

En yakın zamanda Deprem üniversitesini kurmak bu alanda elemanlar yetiştirmek, yapı denetim, afet , binaların kontrol elemanlarını bunlardan seçmek zorundayız.

Şimdilik bu kadar...

( Deprem Gerçeği başlıklı yazı EDİP GÜL tarafından 7.02.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.