İçimin kar yağışına ağustoslar serpildi
Çöl buhranında açmış menekşe gibi muhtacım sana…
Yağmur duasında toprağa inat isminle yıkadım gönlüm yüzünü
İkna olmak ile idrak etme arasında gözlerinin motifinde aşk bileniyorum
Kesik bakışlarımın ufkunda salıncak meraklısı siluetin
Gelgit izdihamında kan topluyor gözlerim
Eşkâli tarifsiz gülüşlerin damla damla birikir iken
Hüznümün kırık tebessümü ile karşılıyorum gülüşünü …
Kelime ile cümle arasına sığışan harflerin sesinde sığınırsa düşlerin
düşlerime
Karanlığın yansıma işgüzarlığında kuzey ışıklı siman dilaltı ilacım
Avare yüreğim hasretinden iğne batmış parmakların nakşında kırmızı gül
oyalı
Kurumaya yüz tutmuş aşk cılgasında okyanuslar biriktiren gözlerinin
tenhasına tutuldum
Kirpiklere dökülmüş düşlerin yama izinde rüzgâr dokudu nefesini nefesime
Dudakların ciğer parçalayan bir afet...
Adım adım güneşte eriyen bulutların şüpheli şahitliğinde pıhtılaşıyor
gönlüm yaşları
Yaprak açtıran gül güzelliğin kesik nefeslerimin duman ihtilalinde görsel
şölen
Boynu kırılası vuslat kelimelerim ekşidikçe cümlelerim hasretine kavruluyor
Saçlarına taktığın gül tacında kaybettim aklımı
İnce ince işleniyor kabası hasretinin yüreğime
Ceza ödül köprüsünde kurulu gönlüm aklım gelgitlerinde üç elif miktarı
uzuyor…
İntizar yüklü gözlerimin yağmasında gözlerin sürmeli bir haydut
Pembe dudakların zihnim allak bullak etme keyfinde kırsal büyü
Çöl kokusu vurgununla mehtap kaş ve kirpiklerinden hilalleniyor
İsmin kor bir sancı içerisinde şefkatimde çığ
Ak düşkünü sakallarımda tütsüleniyor gül kokun
Bayatlamayan hasretin parmak izim
Düş gibi biraz gözlerin biraz da sevinç
Ilık kanımı donduran hasretin
Hücrelerimi katleden veba
Ve ben yine ilk gün ki gibi
Sana hasta...