Ne diyordu Sabahattin Ali
"Yaramın nerede olduğunu biliyorum
Yalnız bir yerlerim çok acıyor.."
Kalbimin münzevi tesellisinde
Yüzüme yansıyan ay ışığı geceden
Esmer asıllı bir rüzgar saçlarımın tellerine takılır.
Mevsim Sokrates ayazlı şiir kokusu
Sen varlığına gökkuşağı zamanıyla
Hasretin
Hüzünlerle kanamak oldu
Hiçbir düş zerre değildi
Hiçbir sabah tebessümlü
Hiçbir gece hafif olmadı
Bildiğim bütün tenhalar
Uçurum enkazlara gidiyordu
Bir kez daha tökezlendi aşkın ayakları
Her yer yağmurluydu
Duvarlardan iniyordu ırmaklar boyu suskunluk
Yoktu sana söyleyebileceğim bir anı
Küf yansımalarla hüzün topluyordum
Ağlamaktan kaçtığım anda yakalandım yaralarıma
D/üşüyordum dudaklarındaki Z dönüşünden
Her seferinde gülüşün ucundan tutup kalkıyordum.
Milyon kez yaşamaktı
Oysa ki
Seni bir kez görebilmek sevgili.!
Eflâtûnî aşkın
Paragraf başları bitmek tükenmek bilmeyen
lir yaşlarıyla..
Virgüller kayboluşumun biley taşlarıydı hüzünlerde
O kadar çok nokta koydum ki kahrolası olmayışına
Sonunda müsvedde oldu sözcükler
Benim dilimden sökülen adının harfleriyle.
İnzivaya çekilmiş kaburgası kırık bir sevdanın geçmişi bu
Takâtsiz bir umudun yenilgiyle biten hali olduğumda
Benim baharımdan, senin kışına göçen bir kâbileydi özlemin
Resimler çizen babasız çocuklarda aradım seni
İstedim ki rehin kalayım gönül kavminin sürgünlerinde
Cemaline bir gül takıp, sevgi tomurcukları adına yazarak
Hüma efsaneli tutkuyla kaybolmak istemiştim gözlerinde.
Sonra
Bir karmaşanın ortasında kör kurşunla vuruldum
Anlamalıydın.
Sevda
Suçlulukmuş
Bilemedim
Gönül hanedânımı ateşe verdin.!
Ölesiye takâtsiz düştüm ki
Şimdi
Çocuk sesli şarkılar dinleyeceğim
Efsuni bir sabırla beklediğim vakitlerde.
İlk söylediğin duâlı sözcükler düşüyor kulaklarıma
Bütün evreni umuda boyadığım zamanlarda
Şahit oldu gözlerim ateşe
Kulaklarım kurşun sesine
Zaman aşımına uğrarken tanrı aşkların
Güneş uykuya daldı paslı pencerelerde
Çok zaman geçti ömrün yapraklarından
Tozlu raflarda yalnızlığımın adı kaldı
Bir kâbusa daha şahit olmasın şiir çiçekleri.!
Seni yüreğimde uyutarak
Bilmeyeceksin gönlüm sana tutsak olduğunu
Şimdi
Bildiğim gibi duruyorsun bilmediğim gelecekte
Çatırdayacaktır belki gelişinde göğsümün kemikleri
Şubat kısalığında sevda anekdotları yazılacaktır yüzüme
Ve kokuna sinmiş portakal çiçeğiyle
Gileceksin baş ucu mezar taşıma
Dayan şimdi sözyaşlarına.!
Gizem/Asi
Öptüğümde kalbini üç kez
Ayetsiz koptu gönül tesbihim
Sil silebilirsen avuçlarındaki göz yaşlarımı
. . .
(
Lûbeyna başlıklı yazı
Gizem/Asi tarafından
4.10.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.