Bit pazarında tezgahın birinde;
Kim bilir hangi merhumun yadigarıydı.
Ya da belki,
İç cebindeki son yüzlük de utulunca
kumar borcuna diyet diye sayıldı,
mecbur.
Bu ne biçim ceket?
Cebinde hala taze duruyor,
Asılı bulunduğu ağaçta öten ispinoz sesleri.
Omuzunda bir kaç göz yaşı izi,
"Kimbilir kimin derdini dinledi/ğine delil"
(Gelirken) ekmek (al) kırıntıları nasıl da
birikmiş astarına delik cebinden dökülüp.
Bu ne biçim ceket bilader,
Nasıl sinmiş haki rengine giyenin kimsesizliği
Yakından baktım,
İliklerine kadar da işlemiş
Onu giyenin çaresizliği...
istanbul 9.9.2024 17:53:00