Sevdaya dair…
Sıyrılır iken ağaç dallarından ay ışığı
Örüldü gece mavisine yüzün...
Dağılır iken sükûtlarım kahkaha edalarında
Gülüşlerin liman edindi endamımı
Aklanır iken simam hüzün alaborasında
Göç etti ruhumdan elem ve gam
Ey sevda..!
Mevsim bakışların parıltısından ba'har
Dokunuşlarınla zemheri sürüldü hudutlarımdan
Yeşillendi vahalar
Buluştuğu an toprak yağmurla
Vuslat çiçek açtı dil y’aramızda…
Varsın açmasın bu iklim çiçekler
Toprak kokusu seni sevmeye yeter…
Dermana lüzum yok
Kâfi bakışların sıcaklığı
Sevda ruhumuzdan tutuştu tutuşalı
Bakışlarımızda pranganlandı hasret
Yalnızlık firari
Hadi sevdiceğim
Topla karanfillerden buselerini
Kondur buselerime
Feshet ar’af puslarını…
Gönlüm güzergâhına dağıtın dağıtalı saçlarını
Kokun sindi gözlerimin taa içine…
Zatürre tuttu nefes
Yokluğun fermanı ecel
Vardiyası bitti hüsran gözyaşlarının
Soluğumuz miski amber
İki adım ötede vuslat amade
Adımlarımız yek
Ey kalbim inşirahı..!
Sabır meczupluk taifesinden
Korkma ruhum eşi
Musallaya yatırıldı firak
Çekildi darağacına mesafeler…
Hasrete dair…
Çiğ düşerken gönlümden gül yapraklarına
İklim daima soluklarımda hasretin yangını…
Gezinir kirpiklerimde hasretinin misk kokusu
Gölgene meftunluğum ah u zar
Bizar cümlelerin yerleştikçe çehreme
Okunur hasretin selaları
Ruhumun arş fısıltılarını kül ettikçe ismin
Mühürlenir yüreğim yüreğine
Ey hatmeyi hasret..!
Kalbimde hissetmedikçe kalbin sıcaklığını
Talip olur cellatlar gönlüme…
Kalbimden yontamadığım sen nidalarım
Özlemlerin vurur çöl kıyılarıma…
Hasretin kör kuyular müptelalığında dolunay
İncitir ise zifiri sevdam herhangi bir hücreni
İncir ve zeytin hatırına imtiyaz et
Canhıraş sitemlerim okundukça kuşluk vakti
Firak dönüşür sığ hülyalara
Ey gönlüm darağacının karanfil kokusu..!
Hasretindir gayya kuyusu
Okyanus dipleri
Ve de güz sarısı…
Ayrılığa dair…
Kulak çınlamaların yürek sızılarıma aşina
Ay aydınlığında anıyorum seni…
Nutku kesilmiş sabahların sur sesinde
Kirpiklerim kirpiklerinde düğüm
Yokluğun veba
Nizamı yok yangınlığımın
Mevsim zemheri öncesi his dökümü
El değmemiş hüsranlığım suizan
Zeval yazgısında gam ve elem
Mütemadiyen ağrılarımın müsebbibi sükûtun
Ey firakı elem..!
Dökerken hüznümü göğün yüzüne
İplik iplik siman sökülüyor göğsümden…
Nefesinin buğusudur gözlerimden katre katre dökülen
Rüştünü tamamlamamış hisler körpe gül…
Kabir sorgusunda dilsiz lisanım yokluğun ıstırabı
Şafak kirpiklerinden sızan bakışların
Gül dikeninden çekilir gibi çekiliyor ruhum sensizlikten
Ey kirpiklerime düşen ilk kar…
Vasıta aramıyor firakı hüznün
Sükûta yeltendikçe serpiliyor toprak ömrüme…
11:25
Sevda, hasret ve firak söyleyişlerin…
Firak eşiği şafağı…