Siyasilerin her fırsatta telaffuz ettiği sözlerden biri de her alanda fırsat eşitliği ilkesidir. Ülkemizde eğitim konusunu ele alalım.
Şehirlerde daha çocuk İlk okula başlamadan “okul öncesi eğitim”alıyor. Okul çağı geliyor “okul seçimi”başlıyor. Daha ilk okul birinci sınıftan itibaren özel ders ve dersanelere başlatılıyor çocuk.

Özel kurum ve kuruluşlarca yapılan Ülke genelinde deneme sınavları... Milli Eğitim kanalı ile yapılan sınavlar... Özel okullarca yetiştirilen çocuklar... Bugün hasılatı yani Cirosu 10 Milyar doları geçen dersaneler... Hafta içi dersaneleri, hafta sonu dersaneleri... Özel evlerde veya öğrencinin evine gidilerek verilen dersler...

Bunların tamamı para. Peki parası olmayan yada gelir düzeyi aylık Bin TL’yi geçmeyen çocuklar ve bu çocukların aileleri ne yapsın. Hani fırsat eşitliği ilkesi. Gelir durumu iyi olan ailenin çocuğu okusun, onlar Devletin her kademesinde görev alabilsin, fakir aile çocukları İş bulamasın ya da en ağır işleri onlar yapsın

Zengin – Fakir arasındaki uçurum sürekli büyüyor. Ülke insanı arasında sosyal uçurumlar yaratılıyor. Okul öncesi eğitimle yetişen bir çocuk ile şehirlerin kenar köşe mahalleleri ile ilçe, belde, köylerde yaşayanların çocukları eğitim yarışında nasıl sonuç alabilir ki
Burada tehlikeli bir ortam da yaratılıyor. Nedir bu ortam. Kendi düşüncelerini hayata geçirmek isteyen gerek iç ve gerekse dış destekli(adına ne derseniz deyin) bir gurup, finansı bulunması sebebiyle fakir ailelerin zeki çocuklarını ücretsiz kendilerinin yaptırdığı özel
Okullarda ,özel yurtlarda ve özel evlerde yetiştiremez mi ?

Elbette yetiştirir. Başarılı da yapar. Devletin istediği kademesine de yerleştirir. Yurt dışına bile gönderir. Her hangi bir siyasi partiyi destekleyebilir. Ya da bu siyasi partinin içinde yer alabilir . Amaçlarını bir bir gerçekleştirebilir. Olamaz mı ?

Burada özel okulların durumuna ve konumuna da bakmak lazım. Sonuçta bu eğitim sistemi adil olmayan, fırsat eşitliği ve hakkaniyet olmayan bir sistem haline gelebilir. Ki Üniversite yani yüksek okul konusu da bu sosyal gelir dağılımına göre veliler için daha büyük bir problem.

Bir öğrencinin bir başka ilde Yüksek okul okumasının maliyeti bir aileye BİN lira yük demektir. İki çocuk okutanların vay haline. Allah onlara ve okuyan çocuklarımıza güç kuvvet versin. Geçtiğimiz günlerde bankanın birinde oturmuş sıra beklerken yanımda oturan beyefendiyle biraz sohbet ettim. Üniversitede okuyan çocuğuna para gönderecekti. Dedi ki maaşımı 7 gün sonra alacağım.Yanmda 50 Lira param var 30 Lirasını ona göndereceğim, 20 Lira ile 7 gün idare edeceğim..

İnsanın içinin burkulmaması mümkün mü ? Biz tekrar başa dönelim. Yapılan araştırmalara göre Dershanelerle ilgi dönen para miktarı 10 Milyar Dolar’ın üzerinde bir rakam. Bu rakam küçümsenecek bir rakam değildir. Ama nereye gidiyoruz. Dershaneler ücretleri yükselttikçe yükseltiyorlar. Aileler kurs ücretlerini ödeyememiş, bu yüzden evini satmış, ceza evine düşmüş kimin umurunda.
Bana göre okullarda da eğitim kalitesi düşmüştür. Çocuklar adeta dersanelere mecbur bırakılıyor yada zorlanıyor. Aileler çaresiz. Yemiyor, içmiyor, giymiyor ama çocuğunu dershaneye gönderiyor

Peki çözüm ne. Bana göre çok basit. Üniversite sınavını kaldıracaksın. Kim Üniversite okumak istiyor ise okusun. Daha iyi ya Ülkede herkes Üniversite mezunu olur iş bulamasa da. Sanki üniversiteyi bitirenler iş bulabiliyor mu ? Öyle de işsiz, böyle de işsiz. Hiç olmaz sa Üniversite mezunu işsiz olur.

Yapılması gereken İlk okuldan itibaren tüm sınavları kaldıracaksın. Çocuğun yeteneğine göre okul açacaksın ve yönlendireceksin. Her İL’e yeteri kadar Üniversite, yüksek okul yapacaksın ve hatta bu okulları İllerin İlçe ve beldelerine kadar yayacaksın.Kim bilir kalkınmayı o zaman köyden bile başlatabilirsin,istihdam yaratabilirsin.

Sonuç olarak dar gelirli aileler için çile haline dönüşen bu dershane belasından bu Türk toplumunun yapı taşı olan aileler kurtarılmalıdır. Bir başka yazıda buluşuncaya kadar dudağınızdan tebessüm yüzünüzden gülücük eksik olmasın.



( Eğitim Çıkamazı başlıklı yazı S.Dağdeviren tarafından 2.06.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu