Kızım Deseydin 1(gerçek hikaye)

Nereden başlasam, nasıl anlatsam bilmiyorum… Herkesin çocukluğunda, yıllardır dinmeyen ve içini kemiren bir yarası vardır. İşte benim yaramın da küçük bir bölümünü sizlerle paylaşmak istedim.

Biz beş kardeştik; üç kız, iki erkek. Köyde yaşayan bir aileydik. Babam gurbetteydi, annem ise beş çocukla ilgilenen ve imkânları ölçüsünde her ihtiyacımızı karşılamaya çalışan bir köy kadınıydı.

Eskiden çocuklar el üstünde büyütülmezdi. Hele kız çocukları… Erkek çocukları hep daha üstün görülür, kızlar ise bir adım geride kalırdı. Ben de o yıllarda büyüyen bir kız çocuğuydum.

Babam çok sert bir adamdı. Bizi yanına yaklaştırmazdı. Bizim için baba, hep korku demekti. Çünkü annem de sürekli öyle öğütlüyordu:
“Bak, baban gelecek… Baban görmesin… Baban duymasın…”

Babam eve geldiğinde, bir divanımız vardı. Beş kardeş boncuk gibi dizilirdik oraya. Babam tek tek çağırır, sorular sorardı. Yanlış cevap veren tokat yerdı ve yerine oturtulurdu. Biz de yerimizden kalkmak istediğimizde annemize sorardık; annem “Baban izin verirse kalkabilirsiniz” derdi.

Çoğunlukla evde dururduk. Dışarı çıkışlarımız yalnızca okula gitmek ya da akşam büyüklerimize misafirliğe gitmek içindi. Bazen annem bizi götürmek isterdi ama çoğunlukla babam istemezdi. Bizi görünce anneme sorardı:
“Kızlar neden geliyor?”
Annem de hiç yüksünmeden,
“Sırtında mı taşıyorsun, gelsin işte kızlar,” derdi.

Babam her zamanki gibi elleri arkasında önden yürürdü. Bazen arkasına dönüp bize öyle bir bakardı ki… o bakış hâlâ gözlerimin önünde. Gideceğimiz yer yalnızca babaannemler olsa bile, yol boyunca çocuk olmanın verdiği mutlulukla sevinirdik. Ama vardığımız yerde çoğu zaman sevgiyle karşılanmazdık. Yine de sokağa çıkmak, az da olsa nefes almak demekti bizim için. Çocuk olduğumuzu sadece yaşımızdan bilirdik.

Çok fazla arkadaşımız da olmazdı. Annem hep derdi ki:
“Arkadaş seni kötü yola götürür.”
Şimdi geriye dönüp baktığımda görüyorum ki, annemin kötü yola götürür dediği arkadaşlarımın hepsi iyi yerlere gelmiş.

Benim yalnızca bir tane kız arkadaşım vardı. Ne yazık ki elim bir kaza sonucu, daha çocuk yaşta aramızdan ayrıldı. Oyuncağım olmadığı için bana bir bebek vermişti. O bebek çok güzeldi… Uzun süre onunla oynadım, o bana tek oyuncağım ve en kıymetli hatıram olarak kalmıştı.

Bir gün akrabalarımız gelmişti, ev tıklım tıklım doluydu. Çocuklar, torunlar derken kalabalığın içinde bir bebek ağlıyordu. Benim elimde oyuncağım vardı, bebeğim… Annem, elimden alıp o çocuğa verdi. O an çok üzüldüm. Çünkü ben onunla oynuyordum. İçimden, “Belki geri alırım,” diye umut etmiştim. Ama giderlerken bebeğimi de götürdüler. O gün anneme çok kızmıştım. Şimdi bile, o çocuğun kendini yırtarcasına ağlayan sesi hâlâ kulağımda çınlıyor.

Oysa ben çocuktum. Daha oyun çağındaydım. Ama bizim oralarda, kızların çocukluğu çabuk biterdi. Henüz 13 yaşımda kapımıza görücüler gelmeye başlamıştı. Büyükler için bu, kızın artık “evlenilecek yaşa geldiği” demekti. Ama ben hâlâ oyuncağını kaybeden bir çocuk kadar kırılgandım.

Bir gün beni istemeye geldiklerinde annem, (Tabi henüz 15 yaşındaydım)
“Eğer buna da vermezsem evde kalır.” dedi.
Komik değil mi? Evde kalmak… Hem de 15 yaşında.

Oysa benim tek isteğim okumaktı. Annem göndermek istese de abim izin vermedi:
“Kızlar okumaz.” Daha 4. sınıftayken koşu yarışına katılmıştım, hatırlıyorum. Babam, “Yarış bahane, koca arıyor kendine,” demişti. Onlar için okula gitmek bile koca aramak demekti.

Ve sonunda, 15 yaşında okul yerine kocaya verdiler beni. Çocuk kalbimle düşündüm ki evlenince hayatım değişecek, belki oyunlarımın yerini başka güzellikler alacak. Ama o gün, çocukluğumun ellerimden kayıp gittiğini hiç anlamamıştım.

Babamın çok etkisi olmamıştı çünkü evden bir tabak eksilicek düşüncesindeydi. Abimde istemiyordu evliliğimi; küçük yaşta olduğum için değil, ondan önce evlendiğim için… Ama herkes kararını vermişti. Eğer evlenmezsem evde kalacaktım.

Ah be annem, bir anne gibi evladına sahip çıkmadın. Babam, evde hep yük gibi gördü; gözümün içine bakıp “Kızım” bile demedin.

Beni anlamadın, görmedin, sevmedin. Çocuk kalbim hâlâ o boş bakışlarda kayboluyor.

Bir kez “Kızım” deseydin… Belki her şey bambaşka olurdu.

Not:Kızım Deseydin Şiirimin  hikayesidir 
( 2.bölüm başlıklı yazı Silezya tarafından 27.08.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu