Artık biliyorum bu yaşamanın hiçbir anlama kalmadı benim için, her şey olduğu gibi bırakmalıyım, her şeyin adına bir son vermek için silahımda ki son kurşunun tetiğini çekmeliyim…

Bitmeli bu acı, artık yaşanmamsı lazım her şey size kalmalı bu hayattan medet ummamalıyım...
Mutluluğun beni kandırdığını farkına varmalıyım, iki sokak aşağısına gelip tekrar geri döndüğüne alışmalıyım, her seferinde yaptığı değil mi, bir iki sokak aramızda kalıyor, bazen yolda bana gelirken kokusunu alıyorum mutlu oluyorum, tam aramızda iki sokak kalınca tam mutlu oldum, bir şey istemiyorum diyorum, bir bakmışsın ki, geldiği yere geri dönüyor…

Bu bir kandırmaca oyunu değilse peki nedir? Her seferinde yakınlaşıyorsun da yine yanıma gelip de yanımda oturmuyorsun ey gariban ben senin yanına geldim oturdum ben bir mutluluk parçasıyım sende kalacağım artık hiç ayrılmayacağım senden demiyorsun bana ey insanları kandıran mutluluk…

Şimdi sormak istiyorum tüm insanlara? Siz yaşamada ne anlıyorsunuz? Yâda anlamayan bir ben miyim? Aramızda olan fark ne ki, bende sizin bir insanım, sizlerin yaşadığınız coğrafya da yaşıyorum aynı semaların altında nefes alıyoruz?

Biliyorum tanrı belki beni affetmeyecek kendimi intihar ettiğim için, her gün karanlık kabirde binlerce kez intihar acısını çekeceğim, farkındayım bunu, ama Allah aşkına söyleyin bana ben suçlu muyum? Her gün binlerce ölmektense ve hiçbir şey uğruna ölüp, ölüp dirilmektense bir kereliğine oda kendi isteğinle ölmek güzel değimlidir ey insan ey dost dediğim kara yılanlar,yar dediğim şerefsiz sevgili, kardeş deyip bağrımı delik deşen eden insanlar şimdi söyleyin bana ölüm benim için kurtuluş değil midir?

Ben herkes gibi yıllarımı aşka sevgi sevdaya insanlığa adadım, karşılığı böylece vahşice bir intihar mektubu mu yazmalıydım? Yoksa en azında birazcık zerre kadar, gözle görünmez elle dokunsan değil yanmak hissetmediğin bir küçücük ateş parçası kadar mutluluk mu olmalıydı karşılığı…

Şimdi biliyorum yine bana en çok ağlayacak en çok üzülecek insan yine annem olacak, o benim için sabahlara kadar gözyaşları dökecek, eş dost sevgili yar dediğim her insan kaçmak için delik arayacaklar biliyorum…

Anneciğime...!!!!
Anam biliyorum bu intiharımdan sonra çok üzüleceksin bunu sana yaşatmaya hakkım yok, bunu cezasını tanrı verecek bana biliyorum cehennem ateşlerinde kavrulacağım, ama ana dünya düzeni bozuldu, insan insanı tanımaz oldu, her kes çıkarların peşinde, baksana sana gelin getireceğim kız en kötü günümde acılarımın yıl dönümüm biliyorsun 10 Haziran, iste sana gelin getireceğim kız o günde beni yerden yere vurdu ne olursun ana ağlama diyemem çünkü bilirim ağlarsın en küçük çocuğunum beni dünyalara değiştirmezsin biliyorum, ama gitmeliyim her şeyin adına bir son vermem gerek lütfen ana fazla üzülme yas tutma arkamda kurban olduğum canım anam hayran anam gözbebeğim anam biliyorum yine sen gözyaşlarını bana kurban edeceksin



Şimdi cenazemi töremi kaldıracaksınız savcı hakim intiharın sebebini araştırmak için otopsi etmek isteyecekler, savcı gelmeden önce açılacaksa bu mektubum savcıya söylemek istediğim birkaç söz var…
Sayın savcı, benim cesedimi otopsi etmene gerek yok, yorma kendi intihar sebebim belli, bir yârin çift gözü, değişen dünya düzeni, sahte dostlarımın gülüşü şimdi yorma kendini savcı bırak cesedim orda kalsın, camiye götürmenize gerek yok bu mektubu yazarken gözlerimde dökülen yaşlar helal kıldı vücudumu, alın bir iki metre kefen sarın, atın kara toprağın altına aciz bedenimi

Cenaze törenimi gerçekleştirmeden önce bu mektup geçerse “dost” ve “sevgili” dediğim insanlara; belki de cenazeme bile gelmeyecekler, belki sıvışıp kaçarlar, delik ararlar, beni hayatımda bezdiren insanlar oralı bile olmayacaklar… Ki biliyorum orada bile olmaktan aciz kalacaklar…

Ölmeden önce sözlerim de birine seslenmek istiyorum...

Seni seviyorum, hayatımın anlamısın, biricik aşkım, dünyam, hayatımsın diyen ve onun hiçbir şey olmadığım insana şu satırlarla cevap vermek istiyorum…

Şimdi bilmiyorum ben öleceğim ve sen ne yapacaksın arkamda kendine lanetler mi yağdıracaksın yoksa hiçbir şey olmamış gibi seyranlar da eğlenmeye devam mı edeceksin, yoksa sevgimi yeni anlayıp da arkam da sende benden hemen sonra mı geleceksin… ne kadar komik biriyim demi nerden geleceksin, nerde yas tutacaksın, nerde kendine lanetler yağdıracaksın biliyor musun ben öldükten sonra beter olasın diyeceksin arkamda çünkü sana “sensiz yaşayamam” dediğim gün böyle olacağını biliyordun çünkü andım vardı


Evet, şimdi bu mektup er yâda geç eline geçecek biliyorum, sana söylemek isterim, sahiden niçin söylüyor ve zamanımı alıyorum ki; sorularıma cevap versen bile nafile duymayacağım biliyorum… Onun için söylemenin hiçbir anlamı yok, eğer sevseydin beni, zaten sana sormak istediğim soruların, sormaya gerek duymazdı…

Şimdi dost eş kardeş sevgili yârim dediğim herkese benden HOŞÇA KAL

Alın yaşamak hayat dediğiniz şey benden size armağan olsun… Daha çok mutlu olursunuz emin olunuz ki, çünkü artık senin keyfine karışacak olmayacak sevgili…

San söylemiştim seni severek öleceğim şimdi gerçekleştirdim yeminlerimi SENİ SEVDİM DE ÖLDÜM….

HOŞÇA KAL YALAN DÜNYANIN YALANCI İNSANLARI
( Bir İntihar Mektubu başlıklı yazı Salih Durmuş tarafından 11.06.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu