Nisan ayında kızım Afyon Kocatepe’de çektiği resimleri gösterdiğinde içim bir hoş oldu… Bir siperin içi ve çevresinde kaynaşan kırmızı uğur böcekleri… Ağustos ayında çoğalıp, siperin dışına taştıklarını söyledi. Atatürk’ün olduğu söylenen sipere uzun uzun baktım. Uğur böceğinin özelliği adında… Bir yararı daha var; bitkilere dadanan zararlı haşarelerle beslenir! Yani bitkilere zarar veren böceklerin avcısı… Uğur böceklerinin bile Kocatepe’nin önemini anladığını düşünüp, bir süre önce İzmir Kitap Fuarı’nda elime aldığım bir dergiyi hatırladım.
“Ağustos Zaferleri” başlığı dikkatimi çekince hemen açtım. Kazanılan zaferler arasında Başkomutanlık Meydan Savaşı yoktu! Daha önce de benzer durumla karşılaştığım için ilgiliye sordum:
-Neden Başkomutanlık Meydan Savaşı yok?!
İlgili umursamaz bir şekilde gülümseyip;
-Unutulmuş… Dedi.
-Hayır, unutulmamış! Bilinçli bir şekilde yazmayanlara söyle: Yaptıkları nankörlük, aymazlık… Bu zafer kazanılmasaydı, şu anda burada olmayabilirdiniz! Zaferi kazanan ordu, İslâmın son ordusu, son umuduydu! Eğer savaş kazanılmasaydı, bugün bağımsız tek İslâm devleti yoktu. Şunu da unutmayın, zaferi kazandıran Atatürk bir askerî dehaydı… Bunu ben değil, düşmanları söylüyor!
Dergiyi tezgaha bırakıp, üzgün bir şekilde ayrıldım. Üzgündüm, çünkü yıllardır sinsice sürdürülen Atatürk’ü karalama tezgâhı, en çok birlik beraberliğe ihtiyacımız olduğu anda milletimizi kamplara bölmüş, meydan ard niyetli mikserlere kalmıştı… Kimi Alparslan’ı, kimi Fatih Sultan Mehmed’i, kimi de Atatürk’ü önder yaparak, geçmişin bir evresini dışlıyordu. Oysa hepsi bizim millî değerlerimiz, gururumuzdur.
Türk düşmanlarının bile kabullendiği bir gerçeği, geçmişte kuyruk acısı olanlar değiştiremezdi. Türk düşmanlığıyla tanınan Yahudi kökenli ABD.Büyükelçisi Henry Morgenthau-ABD Büyükelçisi, (1913-1916) tüm kötülemelerine karşın gerçeği şöyle dillendirmişti:
“Türkler olağanüstü bir askerî dehaya sahipler.. Evet, bugüne kadar keşfedebildiğim tek yüksek yetenekleri bu; askerî deha…”(1)
Bu askerî deha ancak güçlü ve gerçek liderler tarafından yönetildiğinde amaca ulaşılıyordu. Atatürk’ün önemini en büyük düşmanı da bu özelliği, kurtuluş çaresi olarak görmüştü!1922'de Türk ordularının zaferi sonunda, Anadolu'daki emelleri gerçekleşmeyen İngiltere'nin Türk düşmanı olarak bilinen Başbakanı David Lloyd George, 1922’de Parlamento'da kendisine yöneltilen suçlama ve tenkitleri şöyle cevaplandırmıştı:
"Arkadaşlar, yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki, o büyük dahi çağımızda Türk Milleti'ne nasip oldu. Mustafa Kemâl'in dehasına karşı elden ne gelirdi."
Atatürk hakkında çağdaşı siyaset, kültür, bilim adamlarının düşüncelerinden bir demet, gerçeği açıklamaya yeter: (2)
*Lord Kinross - İngiliz Devlet Adamı, 1960
"Atatürk, tarih boyunca gelip geçmiş en büyük devlet adamlarından biridir. Hiç bir zaman yaşadığı zamanın üzerinde durmamış, ileriyi görerek ona göre iş yapmıştır. Atatürk'ü Mussolini ve Hitler gibi yöneticilerden ayıran nokta işte bu niteliktir. Onlar her yaptıklannda kendilerini düşünerek hareket ediyorlardı. Atatürk, kendisinden ötesini, 2030 yıl ilerisini görerek hareket ederdi."
* Eleftherios Venizelos - Yunanistan Başbakanı, 1933
"Bir ulusun hayatında bu kadar az sürede bu denli kökten değişiklik pek seyrek gerçekleşir... Bu olağanüstü işleri yapanlar, hiç kuşkusuz kelimenin tam anlamıyla büyük adam niteliğine hak kazanmışlardır. Ve bundan dolayı Türkiye övünebilir."
*El-Mısri Gazetesi, Mısır, 11 Kasım 1938
”Uzun bir yol aşılmış, yüce bir eser ortaya konmuş, bir çok zaferler elde edilmiştir. Bütün bunlar Atatürk'ün eseridir. Atatürk'ün yaptıkları insanoğlunun kolay kolay yapabileceği şeylerden değildir. O; büsbütün başka bir insandı.”
*Tahran Gazetesi, İran, 1939
“İslam dünyasının büyük insan yetiştirme gücünü yitirdiğini öne sürenler, Atatürk'ü hatırlamalı ve utanmalıdırlar.”
Muhammed İkbal - Pakistan Milli Şairi, 1958
"Bizim aslımız rengi uçmuş bir kıvılcım iken O'nun bakışıyla cihanı kaplayan ve aydınlatan bir güneş haline geldik."
*Muhammed Eyüp Han - Pakistan Devlet Başkanı, 1963
"Kemal Atatürk yalnız bu yüzyılın en büyük liderlerinden biri değildir. Biz Pakistan'da Onu, gelmiş geçmiş bütün çağların en büyük adamlarından biri olarak görüyoruz. O, yalnız sizin ulusunuzun sevgili önderi değildir. Dünyadaki bütün Müslümanlar gözlerini sevgi ve hayranlık duygularıyla Ona çevirmişlerdir."
*Muhammet Ali Cinnah-Kaidiâzam, Pakistan Cumhurbaşkanı, 1954
”O, Türkiye'yi kurmakla bütün dünya uluslarına Müslümanların seslerini duyuracak kudrette olduğunu ispat etti. Kemal Atatürk'ün ölümüyle Müslüman dünyası en büyük kahramanını kaybetmiştir. Atatürk gibi bir önder önlerinde bir ilham kaynağı olarak dikildiği halde Hind Müslümanları bugünkü durumlarına hâlâ razı olacaklar mı?
*
Atatürk bir deha idi ve her asırda bir kez doğan tüm dahiler gibi düşünceleri tesadüf değildir. Büyük Taarruz için 26 Ağustos gününü seçmesi, Malazgirt Zaferi’nin önemini kavramış olmasındandı. Anadolu kapılarının açıldığı 26 Ağustos 1071 Malazgirt zaferini anahtar sayıp, o günden itibaren sürekli Batı’nın saldırılarına uğrayan Anadolu’nun kapılarını ebediyen yüzlerine kapatmıştır. Bu nedenle 26 Ağustos- 9 Eylül 1922 tarihleri arasında süren ve kesin darbenin indirildiği 30 Ağustos Başkumandanlık Meydan Savaşı, Anadolu kapılarını Batı’ya karşı ebediyen kilitlemiştir. Savaş sonunda söylediği ise, Anadolu’yu vatan bilme şuurunun tarihini çok öncelere götürdüğünün kanıtıdır:
“Troya’nın intikamını aldım!”
Ne yazık ki, Batılılar yüzyıllarca savaşla elde edemediklerini, bugün küreselleşme adıyla kültürel-ekonomik yöntemlerle sinsice elde ediyorlar.
*
1- http://blog.milliyet.com.tr/Bogazici_nin_Sirlari__15_/Blog/?BlogNo=2
2-Ayrıntı için bakınız: http://www.aytendirier.com/blog/blog.asp?id=18054844
*