köyde en sevimli ev –göçmenevi-
macur Göçmen Yusuf[1] köyden de göçmüş
çok olmuş Aydın’a davşınalı[2]
en geniş pencereli bina mektep[3]
diğerlerinden farklı
talebeler[4] sıva pütürüne
elbiselerini, çantalarını asarlardı
etrafında yarış ederlerdi hep
mümessil[5] intizamı bozanların numaralarını
garatahtaya yazardı
herkes öğretmene verilmekten korkardı
ama hiç kimse yaramazlık etmekten de geri durmazdı
avuçlarına cetveli yer otururlardı
bu görevini yerine getiren öğretmen
küçük dolaşım,
büyük dolaşım anlatırdı
öğle paydosunda çığrış-bağrış
“öylen ekmeğine” evlere
ilk fırsatta okul bahçesine,
oyun kavga-dövüş, yarış
benizler kıpkırmızı,
sırtlar terli, soluk-soluğa kalınmış,
birileri her halükar da
birilerini kayırırlardı
teneffüsler de bayrak direğine tırmananlardı
birileri hemen her konuda yarış yaparlardı
koşarak mektebin etrafında
tur atarlardı,
birilerinin de işi gücü, birilerine
zengin çocukları ve güzel kızlara yaranmaktı
tabi önce gelen kazanırdı
bu arada birilerine çarparlardı
birlikte yere yuvarlanırlardı
eğlencenin doruğunda
biri eline alır pirinç zili,
onaltılık çiviyle vurarak zil çalardı
zil teneffüs süresi bitti demekti
geç kalan tokadı yerdi..
terden ıslak saçlar,
pembeleşmiş yüzler
derin derin alınan nefesler
oyuna, itişip[6]-kakışmaya[7] devam edenler
sınıfa doluşup, öğretmeni bekleyenler,
itiş-kakış, gavga-gürültü
vayvalak, curcuna
ve şahit olurduk, her teneffüste
birilerinin birilerine
özellikle zengin çocuklarına
sahip çıkmasına
ne kadar süreceği belirsiz
teneffüs aralarında
[1] Göçmen Yusuf: İkinci Dünya harbinden sonra, Bulgaristan'dan mübadele yoluyla gelen muhacirlerden (1952)
[2] davşınmak/tavşınmak : taşınmak, nakil
[3] mektep: okul
[4] talebe: öğrenci
[5] mümessil: sınıf başkanı
[6] itişmek: birbirlerini istemedikleri yönde itelemek
[7] kakışmak: sözle birbirlerini