“-senin”
“-ırafiye”
“-rafiye”
“-rafiye”
“-irecep”
“-recep”
“-erecep.”
“-recep”
“-recep!”
“-bobanız ne iş yapıyor derse
sakın ha! ileşber deme(yi)n,
çiftçi de(yi)n!”
…
“-neyimiş?”
birkaç ağızdan “-çivtci”
adam hiddetlendi
“-neyimiişş!!”
bu defa hep beraber var gücümüzle biz de bağırdık
“-çivtciiii!!!”
…
“-neyimiişş!!”
bu defa daha gür
“-çivtciiiiii!!!”
…
“-gözünün içine bakın,
……….
-sert cevap verin
…….
-efendim de(yi)n
……..
-evet ya(hu)t hayır de(yi)n
“-ıııh ı”,
…
“-hı hı”
..
“-heye” derseniz canınızı alırın
-emme ille ‘buyur’
“buyur” dey(e)ce(ksi)iz tamam mı?!”
tekrarlattı
“buyur”
“buyur”
“buyur”
“-neyimiş”
sınıfcak bağırdık
“buyuuurrr”
“-sorusu olan var mı?”
baktı hiç birimizden
“-tıss” yok
bu defa teker teker hepimize “evet” dedirtdi
sil baştan cepd(v)elinen işaret etti
kimi gösderttiyse
“hayır”
“hayır”
“hayır”
sonra bütün sınıfa sordu aynı soruları
hep bir ağızdan bağırdık
tahtaya yazdıklarını,
sopayla gösdertdiklerini
……..
“buuyuuurrr”
“evvveeeeet”
“çivtciiii”
“güllaffeerrr”
“hayriyyyeee”
“ibraahiiimmm”
“raffiyeee”
ömrü hayatımda ikdiba o ğün
camiden başga yerde de
löküs yandığını gördüm
garannıkdan sonura çıkdık mekdapdan
tenefis etmeden sahatlarca
“civtciii”
“evvveeeeet”
“buuyuuurrr”
“hayıırr”
“civtcii”
“evvveeeeet”
“buuyuuurrr”
“-annadınız mı?”
“-evet”
“-annadınız mıııııııı?”
“-evet ö(ğ)retmeniiiim”
“-gör(eceği)cez bakalım” diye kafasını salladı
her ihtimale karşı bir sıra dayağından geşdik
işin aslı ne yaparsak yapalım,
ne edersek edelim
ne cevap verirsek verelim
müfettiş gadak her şeyi bilebilecek değildik
naçar daha sert bir sıra dayağından geçecektik
ben bilsenm başgası bilemese de
mesela adam adımızın anlamını biliyosa
yandık, kurtuluş yok
bu yıllardır böyleymiş
nesela ben adımın anlamının biliyon
“peygamber adı” deycen ya
o ya başga bi manasını biliyosa ibrahimin
yandım..
amma
cavit ne demek
halil ne
selim ne
rafiye ne
onar ne bilecek adlarının ne olduğunu
hu bi keş gün bi geçse de
ne dayak yeyceğsek yesek de
başımıza tebelleş olan hu mü(f)ettiş kabusu bi bitse
ürüyalarımıza giriyo töbossun ya
de(h)şek bi izdirap yau
ermanı mezalimi gibi bişi..
“-inşallah bir daha gelmez mü(f)etdiş”
“-hay gelmeden gedesice
………..”
“-yau devlet bu mü(f)etdişi neye
ğönderi(r) ki
yani sanki o bi ğünde
her şey tamamlanmış mı olacak
mü(f)etdişin her şeyi tam bildiği ne malim
biz de onu imtam etsek
mü(f)etdiş
tam puvan alabili(r) mi
mü(f)etdiş her şeyi bilebili(r) mi
mesela
köyden kaş gişi asger
Bobuş Emmi kaç yaşında
Deli Yakıp esgerciği ne olalak yapdı
Yakıp Hoca nereli
Sarı Mamıdın Halis nerde
gerçi bunu ben de bilmeyon
önemli de deği(l) emme
onun sorcağı çok mu önemli
hayatta hankı işimize yaraycak
bi adamı durduk yer de mi bu makama getiriyollar
neyise de
yani valla alakası yok”
…
“-devletin işi işdee..
işi gaydı olmayan adamı ö(ğ)retmen et var mayışı
bireş torpilı olana mü(f)ettiş de
olmadı ormançı
torpillilere nayış ba(ğ)laca(ğı)na
devletisen sen önüşlük
köye bi öğretmen yollasan ya”
çok şükür bin şükür
ya öretmen yerine
mü(f)etdiş gönderseydi köye
dee(ğil) mi
gene de…
verilmiş sadakamız varımış
adam ileşberin ettiğini dutduğunu yemeycek baksana
ille ona özel mivtci olacak
dedik ya verilmiş sadakamız varımış
ö(ğ)retmene gurban olasın varsın çıbartsın her yanımızı”