Geçmişe Özlem
Merhaba Değerli Dostlar,
Bu yazımda geçmiş yıllara duyulan özlemin ayak izlerini bulacaksınız.Hayratlarımız vardı bir zamanlar. Paylaşımın hayırseverliğin, sembolü gibiydiler. Çoğunun üzerinde el yapımı güzel kurnalar olurdu. Kurnaların yanında demir bir zincirle çeşmeye raptedilmiş su tası, diğer deyimle maşrapa bulunurdu.
Hayratların yapım şeklinden, yaptıranın mali durumunu anlardınız. Çeşmenin duvarlarında yaptıranın veya adına yaptırılan kimselerin isimleri, isimlerin altında da veciz ifadeler yer alırdı. Ahmet efendi hayratı, Ayşe hatun hayratı veya genç yaşında onulmaz
dertlere duçar olan Zeynel kızı Yanık Emine hayratı ve benzeri gibi. Altında da şöyle dizeler yer alırdı.
“İçin dostlar kana kana buyurun,
Dua edin bir Fatiha okuyun.”
da;
“Doymadı hayata gitti kızımız,
İçin hayratından dinsin sızımız.”
Yine o yıllarda ağıtçılarımız vardı. Hatta onlara destancı da derdik.
Yaşanmış olan acıklı bir olayı şiirsel bir şekilde yazıya döküp, matbaada
süslü yapraklara bastırırlar, Pazar yerlerinde veya kalabalık ortamlarda,
yanık sesleriyle bunları okurlar ve satışa arz ederlerdi.
Anne ve babalarımız hüzünlenerek aldıkları ağıtları evlerimizde
ağlayarak okurlar, bizlere de okuturlardı. Bizler de ağıtçılar gibi okumaya
gayret ederdik.
Buram buram Anadolu kokan hoyratlarımız, bozlaklarımız vardı.
Sanıyorum şimdilerde T.R.T. arşivlerinin tozlu raflarında muhafaza
edilmekteler. Ama eskisi gibi ne okuyan kaldı ne de okuyabilen
Fark etmeden öylesine güzel değerlerimizi kaybetmişiz ki, arşivlerde
saklanır da olsalar, yaşanmayan, yaşatılmayan değerler bir bir yok oluyor
ve olmakta. Bizler bunların en canlı şahitleriyiz.
Televizyonların olmadığı dönemlerde, gaz lambaları ve kandillerin
loş ışıkları altında yapılan gece muhabbetlerinin tadı hala damağımda.
Ağzımız açık büyüklerimizin anlattıklarını hayranlıkla dinler, ufacık
şeylerden mutlu olurduk.
Dönüp ardımıza baktığımızda kaybettiklerimizin farkına varırken
İçimi öylesine bir burukluk, bir hüzün kaplıyor ki! Anlatamam.
O günlerin özlemini tüm benliğimde hissediyor ve yaşıyorum.
Eski bayramların tadını bulabilmek artık çok zor. O sevgi, o saygı
Zamanla her şey gibi değişime uğradı. Değerlerimizden bir bir koptuk,
koparıldık. O nostaljik ve mistik havayı solumamız artık mümkün deyil.
Bunlar soyut kavramlar oldukları için, Safranbolu veya Taraklı evleri gibi
Devlet tarafından korunmaya alınma gibi bir şansları da yok.
O devri kenarından köşesinden yaşayanlar, o günlerin özlemini çekebiliyor,
en azından o güzel anıları hafızalarında canlandırabiliyorlar.
Yeni neslin bunları tanıma ve yaşama gibi bir şansları yok.
Keşke olabilseydi. Keşkelerimiz o kadar çoğaldı ki! Günden güne de
çoğalmaya devam ediyor.
Hiç olmazsa elde kalanlara sahip çıkabilsek, örfümüzü, değerlerimizi
yaşasak yaşatabilsek. Zararın neresinden dönsek kardır misali, sahip olduklarımızı kaybetmesek.
Bir yerlerden başlasak diyorum.
Sevgilerle kalın, saygılarla kalın, esen kalın dostlarım.
----------------------------------------------------Mehmet KURNAZ
(
Geçmişe Özlem başlıklı yazı
MehmetKURNAZ tarafından
12.12.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.