ODUNLAŞMIŞ KİŞİLER
Öncelikle maddi olarak odun, kurumuş ağaç parçasıdır.
Kuruduğu için canlılığı kalmamıştır.
Kuruduğu için dalı, yaprağı yoktur.
Odundur yani. Yeşermez, dal-budak yetiştirmez, yetiştiremez. Toprağın derinliklerinde köklenmesi mümkün değildir. Beslenmesi imkânsızdır.
Bir de mecazen odunlar vardır.
Canlıdırlar hatta insandırlar fakat biz onlara “odun” deriz.
Odunlaşmış kişi, yani fikri yok, zikri yok, şükrü yok varlıktır. Maddi görüntüsü var fakat manevi duyarlılığı bitmiş kişidir.
Bu tip varlığın erkek veya dişi olması fark etmez. Şeklen insan, manen kurumuş ağaç parçasıdır.
Ruhunu bitirmiş, maneviyatı silmiş, ahlakı tanımamış, bilmemiştir, odun tıynetli olan zat. Bu tiplerde, insanlık dumura uğramıştır.
Bu tipler, ruhsuzdur.
Odunsu varlıklar sadece cisimdir. Görüşleri, ciddiyetleri, hassasiyetleri, faziletleri iğdiş olmuştur.
Bu kişiliksiz kişilerin aritmetiği, geometrisi, felsefesi, tarihi, din kültürü, sosyal konulara duyarlılığı, milli ve manevi konulara önceliği iflas halindedir.
Ağaç parçası anlamındaki odunu anlamak bir şekilde mümkündür fakat mecaz anlamıyla “odun” dediğimiz insanları, ya da odunlaşmış insanları anlamak, tanımak, izlemek, düzeltmek asla mümkün değildir.
Odun gibi insanlara, odunlaşmış insanlara başka söylenecek söz yoktur. Söylense de faydasız kalacağı muhakkaktır; çükü bu tip kişilerin insanlıkları bitmiş, sadece odunlukları kalmıştır.
Odundan da ne köy olur ne kasaba.