Teknolojinin baş döndürücü bir biçimde geliştiği son dönemde insanoğlunun yaşamını ciddî anlamda kolaylaştıran çok mühim buluşlar gerçekleşti. Bunlar arasında televizyon, bilgisayar, cep telefonu gibi araç-gereçlerin yeri inkâr edilemez. Bunlar artık yaşamımızın “olmazsa olmazları” arasına girdi. Özellikle televizyon saatlerce karşısında zevkle oturduğumuz bir buluş olarak bambaşka bir yere sahiptir dünyamızda.

   Kanaatime göre, insanoğlunun gün boyu seyretmeden yapamadığı televizyon amaçları doğrultusunda kullanılırsa oldukça yararlıdır. Televizyon, tüm dünyayı evimize taşımıştır. Türkiye’de neler meydana geldiğini, dünyada ne tür gelişmelerin yaşandığını, insanoğlunun nereye doğru yol aldığını televizyondan öğrenme fırsatı buluyoruz. Bu pencereden baktığımızda televizyon hakikaten oldukça yararlıdır; ancak insanoğlu bu güzelim buluşu her zaman yararlı olarak kullanamamaktadır.

   Gerçekleştirilen bütün araştırmalar, ekran efendinin tutsağı hâline geldiğimizi veya getirildiğimizi ispatlıyor.

   Mesai bitiminde evine gelen baba, akşam yemeğini yedikten sonra vakit kaybetmeden ekran efendinin başına geçiyor ve yatana dek ekran efendiyi büyük bir zevkle ve merakla seyrediyor. İşten yorgun argın dönen baba dinlenip ailesiyle ilgileneceğine televizyon seyretmeyi yeğliyor. Baba, anneyi ve çocukları evin içinde tanıyamaz duruma geliyor. Neticede ebeveyn ile çocuklar arasında sağlıklı bir iletişim gerçekleşmiyor. Evin kadını ise sabahleyin erkenden ekran efendinin karşısına kuruluyor ve insanoğlu için kesinlikle eğitici ve öğretici niteliği olmayan saçma sapan programları dikkatle seyretmekten kendini alamıyor. Evinin işini bile zaman zaman aksatıyor. Bunun dışında heyecanlı bir biçimde seyrettiği programdaki olaylar hakkında kendi kendine anlamsız yorumlarda bulunuyor. Kendi ailesinin problemlerine karşı ilgisiz kalan anne hangi kanalda hangi programlar var, bunu âdeta ezberliyor ve bu programları kaçırdığı zaman hayıflanıyor.

   Maalesef, ekran efendinin tutsağı hâline geldik, ekran efendi içimizi bir kurt gibi kemirmeye başladı. Keşke, ekran efendinin zararı bunlarla bitseydi…

   Ekran efendinin geçmişten günümüze kadar gelen eşsiz kültürümüzün bozulmasına, anamızın ak sütü tadındaki dilimizin gerçek özelliklerini yitirmesine ve “yarının büyükleri” diye tabir ettiğimiz çocuklarımızın zararlı alışkanlıkları edinmesine yol açtığı bilinen bir gerçektir. Çocuklarımız; evde, okulda ve sokakta neden suç işlemeye eğilimliler? Hiç merak etmediniz değil mi? Tüm samimiyetimle söylüyorum; bunun temelinde televizyondaki şiddet içeren programlar yatmaktadır. O zaman program seçiminde titiz olmak gerektiği aklımızdan çıkmamalıdır.

   Benim şu teklifime ne dersiniz? Her gün evlerimizde ekran efendinin tutsağı olacağımıza birkaç saat kitap okusak iyi olmaz mı? Gelin, bu teklifimi yerine getirelim. Bunu hayata geçirirsek Atatürk’ün çağdaş uygarlık seviyesi diye ifade ettiği hedefe daha kısa zamanda ulaşacağımızdan şüpheniz olmasın.

   Beni yanlış anlamayın. Televizyon mutlaka seyredilir; fakat yeri ve zamanı çok önemli. Televizyon, yalnız buna dikkat edilirse yararlı bir buluştur. Aksi hâlde felâketimiz olabilir.

   Sevgili okurlarım, son olarak şunu söylemek istiyorum: Ekran efendisiz kalmayın, ekran efendinin tutsağı da olmayın.


Ömer AYDOĞAN/ORDU
( Ekran Efendi başlıklı yazı OMARIM tarafından 1/8/2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu