*Düşünce; ya söz, ya da eylem olur.

  Söz; ya sözde kalır, ya da eylem olur.

  Eylem; ya hedefe ulaşır, ya da yarı yolda kalır.

  Neyin ne olacağı ise, senin neyi isteyip istemediğine bağlıdır.

*Evren, çözdükçe uzayan ve zorlaşan bir bulmacadır.

*İnsanın “varlık” karşısındaki tavrı nedir?

Önce bakar, sonra görür, daha sonra hayret eder ve en sonunda da hayran kalır.

*Yenilgi de galibiyet de düşüncede başlar.

*Kazanamayacağınızı düşündüğünüz halde kazandınız mı? Öyleyse bunu da kayıplar hanesine yazabilirsiniz!

*Sabırlı, azimli ve inanan insanlara karşı koyabilecek hiçbir güç yoktur.

*Ödülü verenden ziyade alanın “hak edip etmeme” konusunda vereceği yargı daha önemlidir.

*Merak, öğrenmek isteyen bilgi yolunu aydınlatan bir el feneridir. Ancak bu ışığı takip eden bilgi yolunda ilerleyebilir.

*Hayal kuramayan insan, susuz kalmış bir tarla gibidir. Ürün vermesine verir; ama ne kadar?

*Bana dünyayı kimin zindan ettiğini sorsalar; hemen şu cevabı verirdim: Hatalardan korkmamı söyleyenler…

*Oyundaki mızıkçı, en kötü oyuncudur.

*Dünyadan gitmeden önce her insan, hesabını mutlaka öder. Dışarıdan baktığınızda bir eli yağda, bir eli balda olanları görüp de bu iddiaya karşı çıkmayın sakın. Onların çektikleri vicdan azabını ve korkuyu biliyor musunuz? İşte onların hesabı da bu…

*Olağanüstü dönemlerde her ülkede hainler, yerden mantar biter gibi ortaya çıkarlar. O kadar çokturlar ki, daha önce nerede ve nasıl saklandıklarına hayret edersiniz.

*Gerçek fiyatından daha pahalıya bir malı al; ama satılık bir adamı asla alma. Çünkü beklesen de malın fiyatı düşmeyebilir, satılık adamın fiyatı ise hep düşüştedir.

*Her insana hak ettiği kadarını vermeli; çünkü hak etmediği kadarını vermek ona hakarettir.

*”Ben gidiyorum.” Dediysen, git. Bunu dedikten sonra dönüyorsan, demek ki gitmeyi bilmiyorsun.

*Nasıl ki sudan geçerken pantolonunun paçalarını sıvamadıysan, ıslandığın için suyu suçlayamayacaksan; çirkef birine sataştığında üzerine pislik sıçrattığı için de onu suçlayamazsın.

*Duygu sömürüsü yapan insanların, kendisine acındırarak dilenenden farkı nerede?

*Kamil insan olabilmenin şartlarının başında edep ve tevazu gelir.

*İnsanın hayvan olmadığının kanıtı, merhamettir. Çünkü bu özelliğe hiçbir hayvanda rastlayamazsınız.

*Ömrün kısalığından yakınma; uzun olsaydı şimdikinden farklı ne yapacaktın, onu söyle?

*Zamanımızı çalanlara da hırsız muamelesi yapılmasını ve bunların mevcut yasalara göre cezalandırılmasını öneriyorum.

*Geçmiş mi? Adı üzerinde geçmiş! Öyleyse bana ne? Gelecek mi? Adı üzerinde daha gelmemiş, ama gelecek! Ya gelmezse? Öyleyse bundan da bana ne? Şimdi mi? Evet şimdi ve ben o yüzden hep şimdideyim.

*Ölüm iyi midir, kötü müdür? Çok saçma bir soru! Ölümün iyisi, kötüsü olmaz.

*Aptala “aptal!” dersin alınır, kızar; çünkü o aptal olduğunu fark edemeyecek kadar aptaldır.

*Zorba, etrafına korku salan bir korkaktır.

*Hancı sarhoşsa hoşgörün. Çünkü, hancı sarhoş olmasa, sarhoş yolcunun kahrını nasıl çekecek?

*Doğanın  bize karşı cömert, merhametli ve hoşgörülü olmasını istiyorsak, öncelikle doğayı sevmesini öğrenmeliyiz.

*Ruhtaki savaş ve barışın yanında; meydandaki savaş ve  masa başındaki barışın esamisi bile okunmaz.

* Doğanın düşmanı, aynı zamanda insanlığın da düşmanıdır.

( Oruç Baba’dan Aforizmalar-41 başlıklı yazı Ömer Faruk tarafından 8.03.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu