*İnsan olarak doğmak kolay; ama insan olarak kalmak zordur. İnsan olarak kalmak istiyorsan: Her acı veren şeyi kötü belleme, ahmakların konuşmasını dinleme, sırlarını başkalarına söyleme, başarıların ile böbürlenme, olur olmaz şeylere celallenme, başkalarının arkasında laf etme, senin olmayana mala elleme, insanların ayıplarını gözleme, kimseye kin besleme, kızsan da kötülük dileme, dünya malının çokluğuna güvenme, sana yardımı dokunanlara nankörlük etme, girdiğin kalbi kirletme.

*Güçlü insan denildiğinde ne anlıyoruz? Boylu, poslu, tuttuğunu koparan mı, yoksa maddi bakımdan zengin olan mı? Ya da ahlâken iyi olan, karakter sahibi; insanlığa yarar sağlayan mı?

*Düdük maçı, silah hayatı, yalan doğruyu, kötü iyiyi, zalim masumu bitirir.

*Zaman, hayat ve umut; geri vitesi olmayan bir otomobil gibidir.

*Bir insandan duygusal konularla ilgili tarafsız olmasını istemek ne kadar saçma. Çünkü duygu özneldir, yani kişiye özgüdür ve tabi ki subjectiftir.

*İnsanların sahip oldukları etik değerler, paslı bir demirin üzerine geçirilmiş incecik bir altın kaplama levha gibidir. O nedenle etik değerler kaybolunca insanın en kötü tarafları da açığa çıkar.

*Mutsuz insanların yaşadığı evlerde, hastalık hiç eksik olmaz.

*Kandırdığın her insan potansiyel bir düşmandır.

*Kitaplar dolusu yazarsın sevgini anlatamazsın, bir tek kelime söylersin, kitaplar dolusu anlatmış olursun. İşte sevgi böyle bir şey!

*Doğum ve ölüm üzerine bir soru: Doğa ölüme değil, doğuma programlanmıştır. Doğum olur, onun sonucu olarak da ölüm gerçekleşir. Mademki ölümden bu kadar korkuyorsun, öyleyse neden doğdun? Soru saçma gelebilir. Mesela, “doğmak veya doğmamak benim elimde miydi ki “neden doğdun?” sorusuna cevap vereyim diyebilirsin. Ama gene de bu soruya değişik bir cevap bulmaya çalışır mısın?

*Yüz, yüreğin aynasıdır. O nedenle, yüreğin temizliğini kişinin yüzü etrafa yansıtır.

*Hayat, zaman ırmağının üzerinde kayıkla yapılan bir gezintidir. Irmak, akar gider, kayık da onunla beraber. Denize ulaşınca ise gezinti biter…

*Beden yorgunluğu, gönül yorgunluğunun yanında nedir ki? Bedeni birkaç dakikada, saatte; ya da günde dinlendirirsin. Ama gönül yorgunluğu bazen yıllarca sürer, bazen de bir ömür boyu.

*Yalnızlığı çok seviyorum. Neden mi? Çünkü o, beni hiç terk etmiyor.

*Her şeyi dert edinenler, olur olmaz şeylere üzülenler; size bir haberim var: Birkaç katrilyon yıl sonra evrendeki yıldızların enerjileri tükenecekmiş ve de evren soğuyarak 10 üzeri 1500 yıl sonra tamamen demire dönüşerek tüm enerjisini yitirecekmiş.

*Her canlının yaşama süresi eşittir, yani hayat sadece bir ömürdür. Gün, ay ve yıl olarak hesaplamak yanlıştır. Yirmi dört saat yaşadığı söylenen bir kelebeğin de, 70-80 sene yaşadığı söylenen bir insanın da, aslında yaşadıkları bir ömürdür.

*Ey yolcu! Bu senin yolculuğundur. Herkes kendi yolunda ve tek başına gider. Gideceğin yer, ineceğin son durak bellidir. Arada bir yerde istesen de inemezsin.

*Gönlünün sadakasını verdin mi? Vermediysen, hemen sana kötülüğü dokunanları, ihanet edenleri, düşman olanları affet.

*Hep ikiyüzlü insanlardan dert yanılır. Ben; üç yüzlü, dört yüzlü, bilmem kaç yüzlü olanlarını da gördüm. Öyle ki maskeli balo örneği ile bile onları anlatamam.

*Dogmatik anlayış; aklın, mantığın kontrolünden ve süzgecinden kaçırılmış bir düşüncedir. Dogmatizmi küçümsemeyin. Zira bu anlayış, bir döneme yani ortaçağa damgasını vurmuştur. Sorgulayan beyinleri yok etmek en başta gelen amacıdır, özgür düşüncenin katilidir. Korku salarak hızla yayılır ve kısa sürede tüm toplumu kuşatıverir. Gelecek nesillerin karanlıkta boğulmasını istemiyorsan; aklı, bilimsel düşünceyi egemen kılmalısın.

*Bir kişinin dilinden, renginden, dininden önce kalbine bak, insanlığına bak!

*Herkesin gönlünü açıp girmesini istemiyorsan kapı değil, anahtar ol.

( Oruç Baba’dan Aforizmalar-48 başlıklı yazı Ömer Faruk tarafından 2.04.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu