Murat saatlerdir bilgisayarın başında II. İnönü Muharebesini araştırıyordu.

O kadar çok tarihi bilgiler vardı ki ...

Annesi seslenmese hiç yerinden kalkmak aklına bile gelmeyecekti sanki...

" Oğlum hadi sofrada seni bekliyoruz."

"Özür dilerim şimdi geliyorum ; çok az bir şey kaldı."
Halide ise gene elindekilerin fotokopisini çektirmiş eve dönüyordu.

Müjdat, Mustafa Kemal ile ilgili anıları hem okuyor hem de bir taraftan not alıyordu.

Zeynep ise konuyla ilgili ansiklopediler arasında kaybolmuştu adeta...

Aysun kitap ve broşürleri sıraya koyup çantasına özenle yerleştirirken bir yandan da Atatürk ün en sevdiği şarkıları merak etmiş dinliyordu.

Ertesi gün buluştuklarında Zeynep:

" Arkadaşlar ; önce ben konuya gireyim isterseniz."

" Tabi hadi o zaman."

"İkinci İnönü Savaşı, milletimizin davasındaki isabet ve kutsallığı bütün dünyaya duyurdu. Yunan iddialarındaki sahtelik de bütün dünyaca anlaşıldı. ..Yunanlılar, sorunun tahmin ettikleri kadar basit olmadığını İkinci İnönü Savaşı’nda anladılar. Bunun üzerine genel seferberlik şeklinde esaslı bir şekilde önlemlere başvurdular. Bütün ordularıyla ciddî bir savaşa karar verdiler.Türkler Yunan ileri harekâtını beklemekteydiler. Saldırının yönünü doğru tahmin etmişlerdi. Yunan ordusunun ağırlıklı olarak Eskişehir yönünde, Uşak grubu ile de Afyon istikametinde saldırıya geçeceği tahmin edilmiş ve ona göre tedbir alınmıştı."



Murat herzamanki aceleciliği ile söze girdi.

" Ve..özür dilerim devam edeyim mi ?

"Seni dinliyoruz ."

"Beklendiği gibi Yunanlılar asker ve ateş gücü olarak üstün kuvvetlerle, İnönü mevzilerine saldırdılar. 27 Mart’ta başlayan savaş, şiddeti gittikçe artarak 1 Nisan 1921’e kadar devam etti. Bir ara mevzilerin kilit noktası sayılan Metristepe düştü. Durum kritikleşti. Mustafa Kemal cepheyi takviye için muhafız taburunu yolu çıkardı. Komutanlar bile cephenin ön saflarında savaşıyorlar saldırı ve karşı saldırılar birbirlerini takip ediyordu. Düşman yer yer başarı elde etti ise de cepheyi yarmayı başaramadı. 1 Mart 1921’de generalliğe terfi etmiş olan İsmet Paşa, 31 Mart günü yaptığı karşı saldırılarla düşmanı çekilmeye mecbur etti."

Halide:

Onun zaferini müjdeleyen “.... Düşman binlerce ölüyle doldurduğu savaş alanını silâhlarımıza terk etmiştir.” İfadeli telgrafını Mustafa Kemal şöyle cevaplamıştır:

Bütün dünya tarihinde, sizin İnönü Meydan Savaşları’nda üstlendiğiniz görev kadar ağır bir görev üstlenmiş komutanlar enderdir. Milletimizin bağımsızlığı ve hayatı, dâhiyane yönetiminiz altında şerefle görevlerini yapan komuta ve silâh arkadaşlarınızın gönlüne ve vatanseverliğine büyük güvenle dayanıyordu. Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin ters giden talihini de yendiniz. İstilâ altındaki talihsiz topraklarımızla beraber bütün vatan, bugün en uzak köşelerine kadar zaferinizi kutluyor. Düşmanın istilâ tutkusu, çabanızın ve vatanseverliğinizin yalçın kayalarına başını çarparak paramparça oldu.

Adınızı, tarihin övünç yazıtına kaydeden ve bütün milleti hakkınızda sonsuz gönül borcu ve teşekküre yönelten büyük kutsal savaş ve zaferinizi tebrik ederken, üstünde durduğunuz tepenin size binlerce düşman ölüleriyle dolu bir şeref meydanı seyrettirdiği kadar, milletimiz ve kendiniz için yükselme pırıltısı ile dolu bir geleceğin ufkuna da baktığını ve egemen olduğunu söylemek isterim."
1921 (Nutuk II, s. 580-581)






Murat:

"Ben şu tarihi bilgileri de eklemek isterim.

Bu arada düşmanın Uşak gurubu Afyon’u almış ve ileri hareketine devam etmekteydi. II. İnönü zaferi üzerine buradaki kuvvetlerin büyük kısmı güneye kaydırıldı. Düşmanın yan ve gerileri tehdit altına alındı. Bu durumda Yunanlılar Afyon’u boşalttılar, fakat Dumlupınar’da tutunabildiler."



Zeynep elindeki kağıtları göstererek

" 2. İnönü savaşının sonuçlarına gelince...

II İnönü zaferi TBMM Hükümeti’nin prestijini yükseltti. Orduya güveni artırdı. Bütün yurtta coşkun kutlamalar yapıldı. Halkın zafere ve Kurtuluşa olan inancı güçlendi. Fakat en önemlisi Mustafa Kemal’in Meclis üzerindeki etkinliği otoritesi çoğaldı."



Müjdat gene atılarak

"Ülkeyi düşman istilâsından kurtarmak, tam bağımsızlığa sahip bir devlet haline getirmek amacıyla bir araya gelen milletvekillerini birleştiren temel esaslar Misak-ı Millî ilkeleridir. Milletvekilleri milletçe seçilen Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk örgütlerince desteklenmişlerdir. Dolayısıyla Meclis’in bütünü bu cemiyetin siyasî bir grubu halindeydi"



Aysun

" Fakat zaman geçtikçe milletvekilleri arasında görüş ayrılıkları ortaya çıkmaya başladı. Meclis’in hem yasama ve hem de yürütme gücüne sahip olması, hızlı ve etkin bir işleyişi geciktirmekteydi. Görüş ayrılıkları ortaklaşa bir çalışmayı iş çıkarmayı güçleştirmekteydi. Bu oluşuma çare bulmak amacıyla bir takım gruplar oluşmaya başlamıştı. Özellikle anayasa çalışmaları gruplar arasındaki görüş ayrılıklarını daha belirgin olarak ortaya çıkarmıştı. Grupları ortak bir çizgide birleştirmek mümkün olmayınca, Mustafa Kemal Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Gurubunu oluşturdu. Grup Misak-ı Millî ilkeleri çerçevesinde ülkenin bütünlüğünü ve milletin istiklâlini sağlayacak barış ve güvenliğin elde edilmesi için bütün maddî ve manevî güçleri gereken hedeflere yöneltecekti. Grup devlet ve milletin teşkilâtını, Anayasanın koyduğu ilkeler çerçevesinde, şimdiden hazırlayacaktı. Grup 10 Mayıs 1921’de resmiyet kazandı. Mustafa Kemal başkanlığını üstlendiği Grup aracılığı ile Meclis çalışmalarını yönlendirdi, hızlandırdı."



Halide

"II. İnönü Savaşının sonuçlarına devam ediyoruz ...

Ancak bu gelişme, II. Grup denilen muhalif bir grubun ortaya çıkmasına yol açtı.

II. İnönü zaferinin iç politikadaki diğer bir sonucu da yeni rejimin iki numaralı şahsiyetini İsmet Paşa’yı ön plâna çıkarmasıdır.

Zafer Mustafa Kemalin dış politikası açısından da olumlu sonuçlara yol açtı. Her ne kadar Bekir Sami Bey’in Fransız ve İtalyanlarla yaptığı anlaşmaların kabul edilmemesi arada belirli soğukluk yarattı ise de genel olarak ilişkilerde olumlu bir gelişme oldu."

Murat :

" Öylesine ilgimi çekti ki bu bilgileri size de okumak istiyorum.

Hiç bir baskı olmadığı halde İtalyanlar Anadolu’dan çekilmeye başladılar.

Fransa ise, Dışişleri Komisyonu Başkanı Franklin Bouillon’ı görüşmelerde bulunmak üzere Ankara’ya gönderiyor, ve 21 Haziran 1921 de Zonguldak’ı boşaltıyordu.

İngiltere ise kırk kadar tutukluyu Malta’dan bırakıyor dolaylı yollardan Mustafa Kemal – General Harington buluşması üzerine tartışmaya giriyor, ama Yunanistan’ı desteklemekten vazgeçmiyordu. Çünkü İngiliz Başbakanı Lloyd George’nun politikası, “Boğazları İngiliz denetiminde tutmak ve Yunanlıları Anadolu’ya kesinlikle yerleştirmek” esasına dayanıyordu.

Müjdat:



Yunanistan’a gelince, seferberlik ilân ederek ordu miktarını iki misline çıkarmış ve Kralı ordunun başkomutanı yapmıştı. Krala göre, ancak kesin bir zafer Sèvres’in şartlarını Yunanistan lehine değiştirebilirdi. Kral 11 Haziran’da büyük gösterişler içinde Anadolu’ya hareket etti ve İzmir’e varır varmaz orduya bir çağrıda bulundu: “Askerler, vatanın sesi, beni yeniden kumandanızı almaya çağırdı. Bu kutsal topraklarda.... Elen ülküsü için çarpışıyorsunuz... İleri! Kralınız sizinle beraberdir. Sizi vatanın emrettiği yere götürmektedir...” Yeni Yunan saldırısı bu ortam içinde başladı."

Halide

" Bundan sonra Türk ordusu,Türk Milletini neler bekliyordu ? Mustafa Kemal’in önemli bir sözüyle toplantımızı burada bitirelim diyorum."

Murat

" Ama bu konu asla sona ermez değil mi arkadaşlar ?

" Eveeeettt !"

Müjdat

" Okuyorum."



==============================

" Bizim milletimiz vatanı için, özgürlüğü ve egemenliği için özverili bir halktır; bunu kanıtladı. Milletimiz, yaptığı devrimlerin kıskanç savunucusudur da. Benliğinde bu erdemler yerleşmiş bir milleti, yürümekte olduğu doğru yoldan hiçbir kimse, hiçbir kuvvet alıkoyamaz"



MUSTAFA KEMAL ATATÜRK



=====================================================================



NEŞE KIZILYAR



SEVGİLERİMLE

 
( Bana Mustafa Kemal Atatürk Ü Anlatır Mısınız 14 . Bölüm başlıklı yazı Neşe KIZILYAR tarafından 1.07.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu