Ne kadar güzel bir şarkıdır Barış Manço’nun Gönül Ferman Dinlemiyor şarkısı. Acıklı lı mı acık bir şarkı. Ben bu şarkıyı dinlediğimde içimde geçmişe dair bir takım hislere uyanıyor. Ama bu hisleri ne ben anlatabilirim ne de anlattıklarımdan bir başkası arayabilir. Yağmurlu bir sabah geliyor zihnime ve zamanla silikleşmiş. Siyah önlüklü bir çocuğum. Çocuklar hüznü bilir mi? Ben biliyorum o zamanlardan. Sonra sobasının üzerinde kızartılan ekmeğim müthiş kokusu, çay kaşığı şıngırtıları. İnsan geçmişini ve geçmişte yaşadıklarını neden hep özler bilemiyorum. O ben geçmişimi özlüyorum. Çocukluğumun benden başka hiç kimsenin bilmediği anılarını özlüyorum. Belki yalnızca çocuk olduğum için, belki hiçbir sorumluluğum olmadığı için, bilemiyorum. Pek rahat bir çocukluk geçirmiş olmasam da çocukluk yıllarımı özlüyorum. O saflığı, dürüstlüğü ve kandırılmaya hazır halimi.

Barış Manço’nun bu şarkısının videosu her sabah bir televizyon kanalında yayınlanırdı. Ben sırf bu müzikli videoları izlemek için erkenden uyanırdım. Aslında o zamanlar televizyon benim için gerçekten de büyük bir lükstü. Çünkü her istediğimde televizyon izleyemiyordum. Şimdiki gibi de değildi üstelik birkaç tane kanal vardı o kadar. Ama sabahları okula gitmeden önce televizyon izleme özgürlüğüne sahiptim. Sabahları erkenden kalkardım. Canım babaannem kahvaltı sofrasını hazırlamış olurdu. Unutulmaz anılar bunlar. Özellikle sobanın üzerinde kızaran ekmeğin kokusu. O ekmeğin üzerine margarin sürerdim. Yağın erimiş hali hala gözlerimin önünde. Sonra üzerine çökelek peyniri ekip çayla beraber yerdim. Bu lezzeti anlatmamın imkanı yok. Daha sonra daha güzel mekanlarda daha güzel kahvaltı sofralarında oturdum. Ama bu bahsettiğim lezzeti hiçbir yerde yakalayamadım. Hep özledim. Bunun sebebinin ne olduğunu düşündüm sık sık. Ama elbette ki bulamadım. O zamanlar ilkokul önlükleri siyahtı. Ben ilkokuldan mezun olduğum sene maviye döndü önlükler. Ben pek tasvip etmedim bu durumu. Zira siyahın kendine has bir asilliğinin olduğunu düşünürüm hep. Sanırım herhangi bir tüketim maddesi ne kadar kıt ise o kadar değerli oluyor. O yıllarda düşünüyorum da hayatımdaki tüm tüketim maddeleri kıttı. Yani yiyecekler, giyecekler ve insanın aklına her ne gelirse hepsi. Çayı hesapla içer, ekmeği hesapla yerdik. Kıyafetlerimiz muhakkak kullanılmış kıyafetler olurdu. Ayakkabılar ayağımda paralanana kadar yeni bir ayakkabı alınmazdı. Şimdilerde ise tamamen bir bolluk dünyasının içerisinde yaşıyorum. Ama eksik olan bir şeyler var. Hiçbir şeyden lezzet ve keyif alamıyorum. Çocukluğumdaki gibi olmuyor hiçbir şey. Benim bu halimi Hz. Adem’in durumuna benzetiyorlar. Diyorlar ki tüm insanlar geçmişlerini özlerler, çünkü Hz. Adem geçmişi özlemektedir. Çünkü Hz. Adem geçmişte sonsuz nimetlerin, rahatın ve huzurun olduğu cennetten kovulmuş, dünya gibi yokluğun ve sıkıntının olduğu bir yere gönderilmiştir. Bu yüzden cenneti özlemektedir, bu yüzden geçmişi özlemektedir. Biz insanlarda atamız Hz. Adem gibi geçmişi özlemekteyiz. Acaba bu cennete duyulan özlem midir? Buna inanmak istiyorum. Bence geçmişe olan özlemimizin nedenleri; öncelikle geçip gittiği için hiçbir sorumluluğunun olmaması, uzakta olduğu için yaşananlara karşı daha umarsız ve daha cesur bir tavır takınmamız ve geçmişe müdahale şansımızın olmaması. Yaşadığımız şu ana müdahale şansımız var ama ne kadar cesuruz? Geçmişi düşünürken ki kadar cesur muyuz? Hiç sanmıyorum. İşte bu yüzden film izlemeyi seviyor insanlar.

Siyah önlükle okula gittiğim zamanlar epeyce geri de kaldı. Elbette ki geriye dönmek gibi bir şansım yok. Bırakın o zamanları insan bir saniye geriye gidemiyor. Sıkıntılı yıllarımdı o yıllar. Ama ne Barış Manço’nun Gönül Ferman Dinlemiyor şarkısını unutabilirim ne de sobanın üzerinde kızartılan ekmeğin kokusunu…


( Bir Şarkının Gölgesinde başlıklı yazı MESUT ÇİFTCİ tarafından 2.09.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.