u s k u n l u ğ u m u n  tel örgüsüne...

***

ve güneş, gecenin sağır boşluğunda sancılarını bırakıp
ezici hatıraları da alarak yanına 
yine usulca doğarken nisan kokulu yarınlara
zemheri bir bakıştır gözlerin
gönül dağından
 mavi sarhoşu en mavi denizin ortasından
en yeşil dalların kuruyan uçlarından
yutuyorum, ayaz dekolteli  lâl akşamları



ölü bir kelebek kanadının desenine çizdiğim çığlığımla
masallar anlatıyorum yokluğuna 
uzak rüzgârlar iklimlerinden ısmarlar sensiz sessizliği
gelenler acımasız... 
gelenler soğuk
dağılmış tenha bir dağ yamacına
ne zaman öldü ki
ne zaman gömüldü
yüreğimin rahminden seferine çıkamayan ay bakışlı çocuk 
ardında intihar meyli gözyaşları
azgın dalgaları da alarak yanına 
vuruyor yüzümün öksüz kıyılarına 



sessizliğim; içime akan koca bir dağ
şafakla üstü çizilecek âciz bir karaltı/zavallı bir hayalet
katran karası geceyi çelen karıncanın ayak sesleriyle
ipliğinden kopar kıyamet
hecelerim düşer
cümlemin yorgansız yatağına
dev sancılarla boğuşurken, çürük bir maden gibi kalır nam
oksitli ve göz yaşartıcı tufan 
çağlar kaynağından uzun bir şelale gibi 
hicazkâr bir endamla yayılır hüzn-ü gam
ovamın tozlu ve çorak yollarına



takatim; çölde vaha, çölde Leyla 
figanım; ''minyatür bir tabuttur'' yenilgilere taşınan 
damarlarımda pıhtılaşan suretin bana musalla
ses tellerimin yolunu kesen esmer bir kadındır uslanan
ah vaveyla



hâlâ yaslıdır rüyalarım 
kendimden sana firari 
dışarıda devriye gezen atlılar var 
hâlâ, sûkuti gecelerin derinliğiyle sevişirken uykulu dudaklarım
sürü hâlinde gezerken ölüm
 kurşun sesleriyle çizilir nefesim
gece bekçisinin ürkek bakışları arasında 
sekiz parçaya bölünür düşlerim
yedisi şaşkın
biri iç kanaması geçirir
ve hâlâ kıskandığım turuncu bir özgürlüktür 
turuncu bir şifadır gözlerin

bu yüzden,
kapanına kısılmış bir çığlıktır söyleyemediğim
hadi anla, duy beni!
avazın çıktığı kadar bağır ey bülbül!
altın kafeste, kalbinin atar damarlarında atar vatan
anlıyorum seni
önünde eğilir yüreğim
körebe oyununda aldatılan ışığımın taneleri 
eşelenir tırnaklarıyla,avuçlarıma tüneyen gece kuşunun 
döl verir yalnızlığıma 
yazılır yine sesi soluğu kesilen satırlara
ah vaveyla... 



19.11.2010/rboran
( Vaveyla (Son Çığlık) başlıklı yazı RamazanBoran tarafından 5.06.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu