Ilık bir bahar sabahı, evinin bir sokak ötesindeki çocuk parkına doğru ilerliyordu genç kadın. Çocuğunun kolundan tutmuş, sabahın o hafif serin, mis kokusunu içine çekiyor, sessiz sokağın köşesini tebessümle dönüyordu. ''Oğlum, çok erken geldik. Bu saatte kimseler olmaz. Hem çiy düşmüştür salıncaklara ıslanırsın. Öğleden sonra gelebilirdik'' diye bir yandan da söylenmekten geri durmuyordu.

Yüksek binaların arasında; üç beş oyun yeri, beş kamelyası ve iki küçük kalp şeklinde süs havuzu, dikildiğinden beri şöyle geniş yelpazeli yapraklarını hiç göremediği birkaç palmiye ağacından ibaretti park.

''Öğleden sonra gelsek de güneşten pişecektik.İyi ettik oğlum iyi ettik''

Afacan çocuk doğru salıncağa koştu. Kimsecikler yoktu ortalıkta. Kadın, kamelyalara doğru göz gezdirdiğinde en kuytusunda orta yaşlı bir kadın ve diğer ucunda daha yaşlı başka bir kadın oturuyorlardı. Birbirlerine arkalarını dönmüşler hiç konuşmuyorlardı. İkisi de gözlerini birer noktaya sabitlemişler uzaklara bakıyor gibiydiler.

Çocuk oldukça neşeli salıncakta sallanıyor,salıncağın zincirinden çıkan ses sabahın sessizliğini bölen çığlık oluyordu.

Yaşlı kadın sesin geldiği yöne gözlerini kaydırdı usulca. Çocukluğu mu düştü aklına kimbilir...

Annesi çocuğu olanca hızıyla sallamaya çalışıyor, bir yandan da iki esrarengiz kadının bu saatte parkta sırt sırta neden hiç konuşmadan oturduğunu merak ediyordu.Tanımıyor olabilirlerdi birbirlerini. Orta yaşlı olanı usulca yerinden kalkıp salıncağa doğru ilerledi. Çocuğun annesine yaklaştı ''biraz daha yavaş sallar mısın ?'' dedi. Kadın şaşkın şaşkın ''ta tamam'' diyebildi. Meraklı bakışlar yerindeydi yine ''bir şey sorabilir miyim ? Şu yaşlı teyze yakınınız mıdır ?'' ''Evet'' dedi orta yaşlı kadın. ''Annemdir. Bana küstü konuşmuyor. Dün gece biraz tartıştık. İlaçlarını içmeyi reddetti. O'nun iyiliği içindi....''

Yaşlı kadın yine arkasını dönmüş, sessiz ve binaları deler geçercesine uzaklara bakıyordu.

İki kadın başka bir kamelyanın altına geçip oturdu. Uzun uzun sohbete koyuldular. Dakikalarca konuştular. Arada bir konuşma bölünüyor genç kadın çocuğuna, diğeri annesine bakıyor sonra yeniden muhabbetin ortasında buluşuyorlardı.

''Ahh!!'' dedi orta yaşlısı. ''Elimden geleni yapıyorum. İyi olsun, hoş olsun diye. Canım diye ama hep birşeyler eksik gibi. Sanki hep yapamadıklarımı hissettirir gibi. Hiç gençliğini geri getirebilir miyim ? Çocukluğunu ? Yaşayamadığı o çocukluğunu...Her gün bu parka getirmekten başka elimden bir şey gelmiyor. Çok çileler çekmiş.......Şimdi de ilaçlarını reddediyor. Çekip gitmek mi niyeti ? Bunun yükünü vicdanıma yükleyip kaçmak mı istiyor? Yok anne! dedim akşam. Böyle pes etmek yok! Sen, ben sağ oldukça muhtaç olmayacaksın. Ben var oldukça eksiğin olmamalı. Ben neden annemi.....''

Kadın, dolup dolup boşaltıyordu altları morarmış, çökmüş gözlerini. Yaşlar dökülürken elinin tersiyle engelliyordu yanaklarından süzülüp gitmesini. ''Değil mi ki O benim annem...Bir kere mutlu görsem, bir kere! ah! neler vermem... ''Yıllarını, gençliğini, sevgini vermişsin ya'' diye içinden geçirdi genç kadın. ''Diyorum ki; annenin annesi olur musun ? deseler...''

Sessizliği bölen salıncağın gıcırtısı durmuştu. İrkildi genç kadın. Çocuğunu arayan gözleri karşı kamelyada aradığını buluyordu. Çocuk yaşlı kadının yanına oturmuş, elleriyle birşeyler işaret ediyor, hararetli hararetli konuşuyordu. Kadının yüz ifadesi değişmiş, tebessüme pencere açmış gözleri ışıldar gibiydi. Karşı kamelyada iki kadın ve tam karşılarında bir kadın ve bir çocuk.

Vakit ilerlemiş, gitme zamanı gelmişti. Çocuğunun kolundan tutan genç kadın başıyla'' hoşçakalın'' derken, evinin yoluna koyulmuştu. ''Anne'' dedi çocuk.'' O teyze yarın sabah yine parka gelecekmiş. Beni yine getirir misin? Biz arkadaş olduk. Arabamı getireceğim yarın göstereceğim. Senin yanındaki teyzeye de" O benim annem "dedi. Olur mu anne? O daha yaşlı ama...'' Genç kadın gülümsedi;''Olur oğlum olur! Gün gelir annemizin annesi de oluruz, babası da. Nasıl biz onların her şeyiysek, onlar da bizim her şeyimiz olur.'' Ana oğul sımsıkı sarılmışlardı köşeyi döndüklerinde....

Yeni umutların uçsuz bucaksız bulutlar altında doyasıya yaşanılması dilekleriyle...Pişmanlıkların, keşkelerin, geç kalınmışlıkların olmaması dilekleriyle....Hayat bir günü daha harcamış,yırtıp atmıştı takvimlerden ve başını yastığa koyan vicdan, bu gece de rahat uyusun...Uyusun ki sabaha randevusu var...



ÖZLEM PALA
( annemin Annesiyim başlıklı yazı ozlem--pala tarafından 28.10.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.