ÜNLÜ SES SANATÇISI NUSRET GÜMÜŞBOĞA’NIN
MÜZİK KARİYERİNDEKİ ADIM ADIM YÜKSELİŞİNİN ÖYKÜSÜ
Malatyalı
Ünlü Ses Sanatçısı Nusret Gümüşboğa, müzik
kariyerindeki çıkışını hızla sürdürüyor.
Bugüne
kadar çıkardığı albümleri kadar farklı tarzdaki yorumlarıyla da dikkatleri
üzerine çekenGümüşboğa, bu yönüyle her tarz müzik dinleyen hayranlarının
büyük beğenisini kazanıyor.
Türkiye
başta olmak üzere farklı ülkelerdeki festivallerde ve etkinliklerde sahne alan Gümüşboğa, sosyal sorumluluk projelerine verdiği
destekle de tanınıyor.
Sözü ve
müziği kendisine ait 150’nin üzerinde bestesi bulunan Malatyalı Ünlü Ses
Sanatçısı Nusret
Gümüşboğa ile hem
albümlerini hem de müzik kariyerindeki yükselişini konuştuk.
Öncelikle
sizi tanıyabilir miyiz?
Nusret
Gümüşboğa: Malatya
Sarıcıoğlu’nda doğdum. İlkokulu Malatya’da, orta öğrenimimi Ankara’da, liseyi
ise Malatya Ticaret Lisesi’nde okudum. Müzikle okul yıllarımda da
ilgileniyordum. Müziğe olan ilgim daha o yıllarda düzenlenen yarışmalarda beni
1.yapmaya yetti. Öğretmenlerim müzik alanında kendimi eğitmemi ve bu yönde
eğitimime ağırlık vermemi istiyorlardı.
Onların da cesaretlendirmesi ve yönlendirmesiyle Malatya Musiki Cemiyeti’nde
Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği ve ud eğitimleri alarak profesyonel anlamda
müziğin içinde yer almaya başladım. İlerleyen zamanlarda da müzik ve nota
bilgisini profesyonel iş hayatımla geliştirerek ciddi bir dinleyici kitlesine
ulaşmaya başladım.
Her
sanatçı gibi sizin de bir İstanbul serüveniniz var… Neden İstanbul’a gelmeye
karar verdiniz?
Nusret
Gümüşboğa: Malatya Musiki Cemiyeti’nde çalışmalarımız oluyordu.
Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği solisti olarak orada görev alıyordum.
Önce bu işi, açıkçası hobi olarak yapıyordum. Profesyonel olarak sahne almak
falan hiç aklımdan geçmiyordu. Özel gecelere, bazı etkinliklere sürekli olarak
davet edilmeye başlayınca artık profesyonelliğe dönüştü bende müzik. Tabi
Malatya’da belirli bir çevremiz var. Dinleniyorduk. Malatya’dan sonra bir süre
Bodrum’da müzik hayatıma devam ettim.
İşi
profesyonelliğe dökünce daha geniş kitlelere hitap etmemiz gerekmeye başladı.
Bunun için de bizim için en uygun yer İstanbul dedik ve bu karardan sonra
Bodrum’dan İstanbul’a geldim. Yaklaşık 22 yıldır İstanbul’dayım.
İlk
albümünüz nasıl oluştu? Kaç eser var albümde?
Nusret
Gümüşboğa: İlk albüm çalışmam, Malatya türkülerinden
oluşan “Unutulmaz Malatya Ezgileri” adlı albüm çalışmam oldu. Geçmişten bugüne
kadar Malatya’mızın unutulmayan 10 tane türküsünü bir araya getirdik. Bu 10
eser içerisinde “Anlı Şanlı Malatya” adlı eserimin sözü ve müziği bana aittir.
Sevilen Malatya türkülerini yeniden gündeme getirdim. Malatya’mızın onlarca,
yüzlerce türküsü var fakat bu türküler içerisinde en çok ilgi toplayan ve en
çok beğenilen türküleri seçtik.
Tabi
albüm çıkarmak meşakkatli bir iştir. Hiçbir yerden destek almadan albümümü
kendi imkânlarım ile piyasaya çıkardım. Benim için çok güzel bir çalışma oldu.
Albümüm ile ilgili çok güzel yorumlar alıyorum. Gerçekten çok kaliteli bir
albüm çıkardığımızı düşünüyorum. Gelen bu yorumlar da işimizi ne kadar iyi
yaptığımızı gösteriyor.
Yalnız
albümün çıkma zamanı iyi bir zamana denk gelmedi. İnternetin tam popüler olduğu
bir dönemde albüm çıkarınca, ister istemez bundan etkilendik. Albüm piyasaya
çıkmadan internet sitelerinden ücretsiz indirmeye başladılar. Bu konuyla ilgili
yasal prosedürler, ne yazık ki, tam anlamıyla tamamlanamadı ama zamanla
tamamlanacağını düşünüyorum. Durum böyle olunca biz sanatçılar da pek albüm
çıkaramıyoruz.
Tek
eserden oluşan ikinci albümünüz bir hayli ilgi gördü. Hatta albüme Londra’da
klip çektiniz… Bu albümünüzden bahseder misiniz?
Nusret
Gümüşboğa: “Nasıl
Ayrı kalabildin?” adını taşıyan ikinci albümüm tek şarkılık bir single oldu.
Söz ve müziği bana aittir. Bu albüme klip de Londra’da çekildi. Kentin güneşli
sonbahar günlerinde değişik köşelerinde çekilen klip çekimlerimi Londra’da
doğup büyüyen, TV-sinema-yönetmenlik mezunu Melis Aydın eşlik etti.
Malezyalı
tanınmış yönetmen ve yapımcı See Li’nin yaptığı çalışmalarımın sanat
yönetmenliğini tenor Burak Gülşen yaptı. Music & Production London genel
koordinatörü Nilgün Yıldırım, gerçekten çok büyük ilgi gösterdi. Albümün
tanıtılması konusunda emeği büyüktür.
Sanatçı
kimliğinizin yanında sosyal sorumluluk projelerinde de yer alıyorsunuz… Bu
kapsamda verdiğiniz konserler var. Biraz da bu konudan konuşalım isterseniz…
Nusret
Gümüşboğa: Sadece
sanatçı olarak anılmak istemiyorum. Zaman buldukça sosyal sorumluluk
projelerine destek veriyorum. Bununla ilgili Londra Yunus Emre Türk Kültür
Merkezi’nde İngiltere Kadın Platformu’nun “Aile İçi Şiddete Hayır” kampanyası
kapsamında düzenlediği “Yaşam Sevgidir” adlı konserde sahne aldım. Aynı zamanda
İngiltere Kadın Platformu’nda aktif olarak projeleri destekliyorum. Ayrıca
yönetim kurulu üyesi olarak sanat projelerinde sanat danışmanlığı yapıyorum.
2011
temmuzundan bu yana Turkish Forum UK tarafından her yıl temmuz ayında Londra’da
bu kapsamda konser veriyorum. Bu şekilde orada müziğimizin tanınmasını
sağlamaya çalışıyorum.
2011
Haringey International Food Festivali’nde de tek Türk sanatçısı olarak sahne
aldım. Bu sayede dünyanın farklı ülkelerinden gelen insanlara müziğimizi
tanıtma imkânım oldu.
Bir
sanatçı olarak kendinize örnek aldığınız ya da sizi etkileyen insanlar var mı?
Nusret
Gümüşboğa: Tabi o
kadar çok sayıda değerli sanatçılarımız var ki, isimlerini saymakla
bitiremeyiz. Benim de kendime örnek aldığım, takip ettiğim elbette değerli
birkaç sanatçımız var. Belirli bir çizgiden giderseniz ve belli bir duruşunuz
var ise, hayatınızda istikrarlı yürüyüşünüz de devam ediyor.
Öyle ya
da böyle biz de çağa ayak uydurarak, feyiz aldığımız kişileri kendimize rehber
edinerek yolumuza devam ediyoruz.
Her
türlü müziği yorumlayabiliyorsunuz. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Nusret
Gümüşboğa: Evet,
her türlü müziği yorumluyorum. Bunu sesimin yatkınlığına bağlıyorum. Her türlü
müziği yorumlayabilmek için insanın sesinin her tarza yatkın olması çok önemli.
Bu
konuda eski sanatçılarımız çok şanslıydılar. Çünkü belli bir kategori vardı.
Kendilerini o kategoride geliştirerek müzik hayatlarını devam ettiriyorlardı
ama şimdi böyle bir kategoriden söz etmemiz mümkün değil. Müzikte türler
birbiri içine girdi. Açıkçası ayırt etmekte zorlanıyorsunuz.
Sosyal
Medya ile aranız nasıl?
Nusret
Gümüşboğa: Sosyal medya
ile aram çok iyi. Twitter ve facebook’u aktif olarak kullanıyorum. Çünkü her ne
kadar bazı kesim insanlarımız için gereksiz veya boş zaman geçirme gibi görülse
de sosyal medya, aslında insanların kolayca haberleşebileceği, bilgi akışının
hızlı bir şekilde sağlandı bir mecra.
Burada
çok eski arkadaşlarınız ile karşılaşabiliyor, belki de bir öğretmeniniz ile
karşılaşıyorsunuz. Onlarla uzun yıllar sonra sohbet etme, hasret giderme
şansınız oluyor. Bir de biz sanatçılar için sesimizi daha çok kitleye
ulaştırabilmek adına yararlı diye düşünüyorum.
Bir de
şu var. Teknoloji bir yandan iyi olurken diğer yandan da kaliteyi düşürüyor.
Bunu da belirtmekte yarar var.
Son
olarak neler söylemek istersiniz?
Nusret
Gümüşboğa: Müzik
evrensel ve ortak bir dildir. Özellikle yurt dışı konserlerimde dilimizi
bilmeden insanların müziğe karşı duyarlılığını ve sevgisini görüyorum. Bu da
müziğin evrenselliğini ve birleştiriciliğinin bir yansımasını ifade ediyor.
Müzik
dünyası apayrı bir dünya. Zirveye ulaşmak ve zirvede kalıcı olmak çok zor.
Teknoloji gelişiyor, şartlar değişiyor. İnsanların zevkleri ve müzik dinleme
alışkanlıkları değişiyor.
Genç
arkadaşlar, çok çalışsınlar. Çizgilerinden asla vazgeçmesinler. Sabırla
çalışarak bir gün mutlaka başarıya ulaşırlar. Buna yeter ki, inansınlar.
Bu
güzel röportaj için teşekkür ediyoruz.
Nusret
Gümüşboğa: Asıl bu
fırsatı bana verdiğiniz için ben teşekkür ediyorum.
Mehmet ŞAHİNCİLEROĞLU
İletişim: [email protected]
GSM: 0(506) 935 73 17
Facebook/mehmetsahincileroglu
Twitter/msahincileroglu