Yalınç varsayımlar mı
aslolan
Hüzün ve üzünç iken tek
getirisi.
Yaftalanmış sevginin
nazarında yüksünlük
Ve ılık gözyaşı
Beklemede kıyısında
Gelip gitmeler kadar
Kırılgan devinimi
Hissedilen o sıkılgan
rayici
İken mizacın.
Hanidir diri kalan tek
yanı
Ve emsalsiz bir acı.
Teferruatı izahatsız
Kanıksandığı kadar
Ne virgülü ne noktası.
Meskeni belki de evenin
Ömrün bitimi son kaçış.
Kıyısında imgelerin,
Adı sanı olmayan
suretler nöbette,
Çeyrek kala çıldırmaya.
Karanlık bir tünelden
pür nakıl dökülürken
İnsan zerrecikleri.
O eşref-i mahlukat ki
En muhteşem eseri
Tanrı’nın
Nefsine kul köle iken
bilemedi,
Tahmin dahi edemedi
sonunu
Hiç ölmeyecekmişcesine.
Tahayyül dahi edemezken
geleceği
Yakıp yıktı ortalığı
O sefil düzenin tek
tanığı.
Adı insan, yaratıcısı
Rahman.
Nice ünvan,
Yere göğe sığdıramadığı…
Yorgun bazen süzgün
Gülünç sadece biçilen
payına
Dişleri yontulmuş kırık
bir tarak
Acımasız, fazlasıyla
durağan
Ve yeknesak.
Ertelesen de görüp
göreceğin son durak
Hatta iğneden ipliğe
Sahip olsan da en
kıymetli ganimete.
Söz mü kalır geride
Belki üç beş hatırat
Unutma ki beden hibeli
O mutlak nihayete.