/...Ne çok kelime unutmuşum Müfit !
Ne çok anı silinmiş hafızamdan.../
Susmak ne kadar uzak bir ülke
bilir misin ?
Bilir misin
konuştuğu zaman dahi
duyamaycağın sevgilinin
içindeki tüm çocukluğu
susarak öldürmesini...
Ya da
göç eden kuşların kanatlarına asılan düşlerin
hiç geri gelmeyeceklerini bile bile
ardından su dökülmesini...
Sahi
Göçmen kuşlar döner mi Müfit ?
Ne çok şey yazasım var
ne çok şiir birikti içimde...
dur yahu
kapatma ağzımı
küfretmeyeceğim,
billahi doğru söylüyorum
iki çift kelam edelim dedik
Turp sıktın gene rakının içine
Su toprağa karıştı Müfit
Şiir Çamur yine...
Kahretme !
Gün döner nasılsa ,
Doğmayan güneş gödün mü sen ?
hem bak
Zıbın bağladım şiire
elinde balonlarla giden şiirlere bak sen,
bilinmez yolların üzerinde
ne çok pusulasız tümce
ve ne çok
biz varız...
üstümden şiir geçti Müfit
Yalnızlığım hamile...
Hadi kalk gidelim buralardan
Rakının buzlu
Şiirin
acılı içildiği ülkeler varmış,
aç pusulanı da
o diyarları bulalım seninle....
Hem zaten
yüzün hep kapıya bakar senin
benim bir gözüm toprağa,
Hep gitmeye hazır olduğundan mı
Sırtından yansıyan o ışık
ve hep
bundan sebep mi
yüzünü gizlemen her seferinde...
/... Yüzümü ört Müfit !
Şiir yalnızlığa gebe yine .../
İkibinonbeş'in Ekim'i
İstanbul...