Güz'den kalma bir gün..
Yazdan kalma bir kuş olsa gerek deyip ku
ş cıvıltısının olduğu yöne doğru ilerlemeye başladım,  o nahoş bestesi ile hangi kuş beni cıvıldıyor diyerek uyandığım yatağımdan.

Balkon sefası yaptırmaktı amacım yanısıra elimdeki bir fincan kahveye, zira aralığın 27'si  olmasına rağmen dışarda güneş vardı gökyüzünde mavi.
Kahvem..üçü bir arada bana kokusunda herşeyi unutturabilen o kahveme daha ilk yudumda teşekkür bile etmiştim içimdeki tuhaf duyguyla, şükrettim bir Fatiha ekleyerek yine annemin ruhuna sonra.

Gözlerim evlerin çatısında sesin sahibi olan kuşu arıyordu.
Dalmıştım.
Bir zamanlar bir kuş kanadıyla bana sunulan hayatın nasıl bu durumlara gelebilecek olmasına hayranlık ve şaşkınlıklar içinde bakar gibi dalmıştım içimdeki buz gibi okyanusun içine.

Bir telefon sesiyle   irkildim, yine ihtiyacı olan bir arkadaş ihtiyacı için aramış ve ağız ucuyla halhatır sorup işini ustaca bitirip kapatmıştı telefonu.

Öyle ya bu devirde dost çok az ihtiyaç sahibi ise fazlasıyla vardı, o yüzden ihtiyaç listem biraz kabarıktı.
(olsundu! yalnızlık çekmektense bu bile iyi der gibi aynanın önünden geçerken bir göz kırptı benimle dalga  geçen
şimâlim düşüncelerime)


Duvardaki takvime takıldı sonra gözlerim..iltifat etmek istedim bian kendisine, üstünden onca günün geçmesine aldırmadan bir yılı daha tükettiğinin gururunu taşırcasına  "bu günün yaprağınıda kopar üzerimden" der gibi bakıyordu bana. 26 Aralık parmaklarımda can çekişirken 27 Aralık " hiçbir baba, evladına güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır" sözü ile babamın sanki sesini duymuşumda içimdeki nar'a su serpilmiş bir ahval ile  gülümsedim, evet iyi ki babam vardı hayatımda.

Takvim yaprağının önyüzünde diğer bölümde ise Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un vefat(1936) yazıyordu.. birden yüzümdeki tebessüm ciddi bir hüzünle "korkma!" dedim vatan şairim, korma sönmeyecek bu şafaklarda yüzen alsancak..ardına şâirimizin ruhuna  bir Fatiha ekleyip tekrar balkona doğru yürümeye başladım.

Aklım  hala takvim yaprağında bir yani hüzün bir yanı tebessümlü bir şekilde sesin sahibi olan kuşu ararken gözlerimle,  tüm takvim yapraklarının canı maziye, gün bugün,  şuandaysa yaşamanın garantisi yok Rabbim hayırlı ölümler vere diyen dilimi dinliyordu.

..derken hergün düzenli olarak aldığım ilacımın zamanı geldiğini anladım çalan saatimin uyarı alarmıyla..

-bir ilaç daha al, herşey çok güzel olacak, hastalar şifa bulacak, dertliler deva ve en fazla öleceğiz, ölüm gelecek herşey unutulacak diyordu o alarm bana..

Saate gözüm ilişti sonra, 09:55 ve  Zarifoğlu üstadın esaslı bir sözü dilime  "hayat nasıl da geçiyor zaman hiç geçmezken"
.. hadi dedim n
âr, hazır mısın bir günü daha maziye gömmeye.


ve saat yine zamanı sollamış kendini 14:48'e getirmişti...


...
27.12.2015
-geçipgidenzamandan-


Z.N
âr

( Tüm Takvim Yapraklarının Canı Maziye... başlıklı yazı Nar-ı Çiçek tarafından 27.12.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.