An, kıble dün ise bir
mihrak,
Kıskacında
yalıtılmışlığın hezeyan yüklü
Müteessir bir yüreğin
dökümündeki
Ilık bir düş’ün külfet
bildiği yeknesak
Bir izdüşümü iken
nazire eden nezdinde gök kubbenin.
Haşmeti yücelerden yüce
ve soluk yüreğin ikrarı
Tekmili rahmetin
damlayan üzerime üzerime,
Tek bir resim kazılı
zihnimde:
Bir karartı hele ki
hibeli aşkın ümmet bildiği
Sevdalı yürek kadar
nazenin belli ki
Varlığımın inkârı
olurdu geri kaçıp
Konakladığım gönül
odası.
Yüzden geriye saymak
kadar asılsız ve beyhude
Bir türlü eremezken
hidayete.
Andan yoksun, dünden
muhalif
Çalıntı sevinçlerin
hikmetine doldurduğum
Solgun yüzümün tevafuk
bildiği
O ikrarın sancısına
yenik düştüğüm.
Tek bir katresi bile
değmez inan ki
Yüz sürmeye yine de
kopup gelen maziden,
Kırık bir gölge kadar
devingen şu mizacın
Ettiği tevekküle eş
değer:
Ansızın ve anlık bir
sızının katığı iken elem,
Yüz çevirdiğim mademki
şu sefil gölgem:
Al onu da git ve çaldır
kalan yarımı,
Yarınları reşit olmayan
bir ömür benimki:
Hani olur da ters
düşerim kaderle:
Alabildiğine ıslak ve
rahvan bir menzil,
Kayarken yüreğin
taşımayacağı kadar
Külfeti binmişken belki
de yitirdiklerimin.
Başını bağladığım
ümmetimin gölgesine
Sığmazken kara ve bitik
her nasılsa
Karaçalıların nifak
soktuğu.
Ömür dingin hanidir
artan, dönüşü olmayan
Seferlerin hüküm sürdüğü
iklimlerin ağına takılı,
Ölgün bir döngünün saf
kan yalnızlığının
Enginliğine bağladığım çaputların
Emsalsiz boyunduruğuna
ithafen
Yüz sürdüğüm
niyazlarımda saklı.
Adsız rabıtaların boy
verdiği o kurak bozkırların
Lanetine dillendirdiğim
peyzajın tek bir karesine
Yığdığım muhtelif
tınılar kadar kımıl kımıl,
Hani olur da bir gün
ben de çeviririm rotamı
Ne de olsa başımı
bağlamış kader
Gönülsüz ve düş baz
kırıklarım kadar hatırşinas.