Çok sevdiğim okey arkadaşlarımdan birbirimizi görmeyince aradığımız, toplumda yokluğu belli olan Mehmet Bey, yeri geldikçe semtimizin sağlık ocağında kızının çalıştığını, yolumuz düşünce tanışırsak memnun olacağını söyler. Arkadaşları onu, yaşlıların büyük dostu diye nitelediklerini vurgulardı. Hani cehennem kapısında da tanıdığın olsun hesabı ocakta bir tanıdık olsun. Belki bir ihtiyacınız olursa diye.

Oysaki sağlık ocağı, tıkır tıkır işliyor maşallah. İnsanlar oraya ilaç yazdırmaya, tahlil için kan vermeye ya da ufak tefek rahatsızlıkları için muayene olmaya gidiyorlar. Müracaat bölümündeki sivil giyimli memurlardan birisine T.C. numaranızı yazdırdıktan sonra bekleme salonundaki sandalyelere yerleşip adınızın okunmasını bekliyorsunuz. Adınız okununca işinizi görüp ocağı terk ediyorsunuz. Sıkça uğradığım ocakta kimseye ihtiyaç duymadığım için kimseyle de tanışmadım.

Eşim de öyleydi çalışırken. “Bankadan adımını atan ihtiyarlar, doğruca yanımda alırlardı, soluğu. Banka cüzdanını ve kesesini masama boşaltan yaşlı, “Kızım paralarımı iyice say, hesabıma yatır. Eşim ve çocuklarım dâhil kimseye söyleme. Senden başka kimseye güvenmiyorum. Derlerdi.” Diye anlatır. Hatta bankadan içeri girince ayakkabılarını çıkarmaya çalışanlar bile oluyormuş. Bir ihtiyarın bankaya doğru yöneldiğini gören memurlar, “Abla, seninki geliyor.” Diye takılırlarmış.

Geçenlerde sağlık ocağına uğradım. İlaç yazdıracağım. Kayıt yapan sivil iki memurun yerinde bir hemşire görev yapıyor. İnsanlara öyle sıcak, öyle şefkatli davranıyor ki hastanelerde alışık olmadığımız bu durum, dikkatimi çekti. Sıram gelene kadar hemşirenin yaşlı- genç hastalara karşı davranışını gözledim. Aslında olması gerekeni yapıyordu. Ne eksik, ne fazla. Çocuklarına götüreceği helal ekmek parası için görev yapmıyor muydu? Normalde hangi iş yerinde olursa olsun görev yapanların yapması gerekeni yapan hemşire hanımı hepimiz hayranlık ve takdir duygularıyla izlerken sıra bana gelince arkadaşımın tavsiyesi geldi aklıma.

-Sultan Erol’u görebilir miyim?
-Benim buyurun.
Adımı söyledim babanız tanışmamızı istemişti. Onun için sordum. Herhangi bir yardıma gerek duyduğum için değil. Tanıştığımıza memnun oldum hemşire hanım.
-Ben de memnun oldum, amca. Bir ihtiyacınız olursa…
Hayır kızım, bu ocakta her iş olması gereken gibi işliyor maşallah. Darısı başka kuruluşlarımıza.

Hayır, kimseden kahraman olmasını beklemiyorum. Herkes görevini layıkı gibi yapsın, yeter. Tabii, elinin erdiği, gücünün yettiği kadar...

Ocaktan çıkınca kafama takıldı. Sivil memurlar nerede acaba? Sonra anımsadım. O gün memurlar, bir günlük iş bırakma eylemine katılmışlardı. İyi ki katılmışlar, yoksa görevini ciddiye alan, böyle mükemmel bir insanla nasıl tanışırdım!..

( Beyaz Melek başlıklı yazı RasimCANBOLAT tarafından 12/2/2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.