1 Verimli Yıllar


VERİMLİ YILLAR

 

     Kimine göre gençlik, elle tutulamayan kuş misali uçup gider. Kimine de sorsanız; gençliğini hiç yaşayamadığını söyler. Zaman mükemmel bir tasarruftur aslında. Yirmi birinci asırdaki zaman, gelişen teknoloji, 2000’li yıllarda okuma oranındaki artış ve genç nüfusun problemleri konuyu daha da gündeme getirmiştir. 2000’li yılların iletişim ve teknoloji çağına bakıldığında, eskiye oranla ne kadar yol katedildiği apaçık ortadadır. Genç neslin ömrü yirmi-yirmi beşe kadar sağlam bir lisans eğitimiyle hatta otuz yaşına kadar yüksek lisans, doktora veya doçentliğe adım atışlarla yol alır. Otuza kadar öğrencidir de aslında otuzundan sonrasında hayat başlar onlar için. Bir profesörün yahut âlimin yaşamı da ömür boyu öğrenci olmakla şekil bulur ve hayat boyu öğrenme yolunda mürekkep yalayıp dirsek çürütür. ‘Akıl yaşta değil baştadır.’ Türk atasözü meşhurdur. Ama aklı da başa yaş getirir; deneyimler, hayat tecrübesi getirir ki bu da bilinen bir gerçektir. Akıl, kemale erene kadar fikirler de o arada olgunlaşmayı bekler. Ahmet Haşim’in ‘Bize Göre’ adlı kitabındaki ‘Bahar’ adlı yazısı aklıma geldi. Bu güzel yazının bir kısmını sevgili okurlarımla paylaşmak istiyorum:

 

     ‘ ….. Ne yazık ki vücudun harabisi zekânın olgunluk zamanına denk gelir. Manasız çocukluk, tatsız gençlik, sinni kemale hazırlamaktan başka nedir? Zekâ; nar, ayva ve portakal gibi, geç renk ve rayiha bulan bir sonbahar ürünüdür. En az kırk sene güneşte pişmeden bu asil meyve ballanmıyor. Dünyayı idare eden, ilim, fen, iktisat, sanat ve edebiyat akımlarının nazımı, şakakları beyazlanmış kafalardır. Genç âlim ve genç dâhi bir mucizedir ki bazı yerlerde vücut buluyor….. ’

 

     Evet, zekâ; tıpkı nar, ayva ve portakal gibi geç renk verir ve kendini nazlıca sonbahara yani ömrün ortalarına saklar Ahmet Haşim’in fikrine göre. Bazen istek ve hayallerinin birden olmasını ister ve yıldızının aniden parlamasını diler insanoğlu. Ademoğluna bir vadi dolusu altın verseniz ‘İkincisi nerede?’ diye bekler. İki vadi dolusu altın verseniz, bu kez de: ‘Üçüncüsü nerede?’ diye sorar ve bu zincir bir ömür boyu uzar gider. Şükretmeyi unutur insan çoğu zaman. Aklıyla hareket etmek de aklına gelmez birçok zaman. Bazen de iş bitiren nokta akıl değil de yüreğinizdir. Yürek işidir sevmek ve şükretmek de. Yüreğiniz sizin yol haritanız ve çıkış noktanızdır. Mevlana Hazretlerinin değerli hocası Şems-i Tebrizi’nin güzel bir sözü dokundu dilime. Katre-i Aşk kitabında, Şems’in 40 Kuralı tüm ansiklopedilerin baş tacı olsa gerek. Kitap kapağında çok beğendiğim ve Şems’in 2. Kuralı / altın sözüne yer vereyim:

 

 

‘Hak yolunda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzun üstünde ki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil.’ Şems-i Tebrizi’nin 40 Kuralının bir roman haline getirilişi Elif Şafak’ın Aşk adlı kitabında vardı. Okudunuz mu? İlk başlarda ‘Aşk’ romanı pek popüler olunca sırf meraktan kuzenim verince okumuş ve beğenmiştim. Sevgili Elif Şafak’ı ben de gözümde yüceltmiştim. Ama sonradan araştırınca, bu kitap üzerine de eleştiri yazılarını duyunca soğudum. Bir yazarın sırf kendisi popüler diye bütün eserleri de popüler olacak diye bir kural yok. Bunun üzerine Mevlana ve hocası Şems’in yazılarına, diyaloglarına yöneldim. Sonunda İngilizce Öğretmenliği yaptığım Meslek Lisesinin kütüphanesinden Katre-i Aşk kitabını alıp okuyunca oradaki 40 Kuralın bu romana uyarlanışını fark ettim. Elbette  Orhan Pamuk’un ‘Benim Adım Kırmızı’ romanı ile Elif Şafak’ın ‘Aşk’ romanı Mevlana ve Mesneviliğe çağrışımlarla eseri anlatmışlar lâkin bu iki popüler yazarımızın romanlarında tereddüte düşmüştüm. Aşk romanı ilahi aşkı 40 Kuraldan alıntılarla romana uyarlanıp el atıldıysa yine de yazarın da hüneridir tabii.

 

( Verimli Yıllar başlıklı yazı KONUK YAZAR tarafından 16.11.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.