Bir rütbeyi evlat
edindim:
En ısrarcı şarkı
Bitimsiz bir rehaveti
kucaklayan çocuk isyanım.
Bir miadı doldurdum dün
gece:
Yüz görümü bir
mutluluğa düşmek isterken kör caddede,
Adını bilmediğim bir
gölgeye rast gelip de…
Sondan bir önceydim
işin aslı,
Hayli tevekkül odaklı,
Kıyımında idi madem
evren iç sesimin,
Konuşlandım,
koşullandım biteviye:
Irmak bildiğim aşka
düştüm düşeli,
Önce Allah’ı sevdim
sonra seni.
Gök kubbe engin, tıpkı
mizacımın ufkunda
Seyrelen ömre damlayan
nice izafi nota:
Gam’ı milat bildim
Yoksunluğu ise tevafuk,
Hayli yaşı geçkin bir
şarkı mimlediğim,
Gönülsüz olamam asla
Hele ki yaşamsa mevzu
bahis.
Sıktım sıyrıldı hayattan
ansızın,
Tepe taklak düşmüşüm da
bilemedim,
Hayli yorgun hayli
peşrevi yitik bir kelam benimki,
Yine de yüzü suyu
hürmetine o konuşlandığım imgelerin,
Kundaklandım bir
şiirde,
Kucakladım yine
cemalini sevdanın,
Oysaki rast geldiğim
sadece bir rüyaydı
Gözüm açık seyrettiğim.
Köreldim anlayacağın,
Kozumsa sadece aşk:
Kurdum saati önce sana
sonra sabaha
Ama öncesinde
görünmezliğimin coşkusuna
Ve her nasılsa
raptiyeledim gıybetini insan tüccarlarının,
Hani olur da el
verirsin şu sefile
Hem de hangi iklim ise
meşk eylediğim
Rakımı kayıp bir şehir
gibiyim:
Hayli kurak ve kırgın
Belki de külfeti tüm taşıdıklarımın…
Ürkünç göz bebekleri z/ahir
zamanın,
Tınısını günbegün
kaybettiğim
O devingen raksı yine
mabet bildiğim
Bir kelamda en sırnaşık
imge,
Satılmışlığı
yüreklerden akan son damlayı da
Görmezden önce.
Dip boyası belli ki
gelmiş tüm alayların,
Alayına sövmekse ne
haddime,
Hele ki sükûtu mesken
eylediğim
Nabzını tuttuğum o
esrikli günce.
Mirim, duy beni;
Hani asılı kaldığım o
sarnıçta
Sanır mısın ki dibini
boylamadım da
Hayatın peşrevinde
Saf tuttuğum son sükûtu
da koymazdan önce kefe(y)ne,
Daralan haznesinde
şarlatan bir b/akışın,
Gıyabında kaybolmaya
razıyım işin aslı
Demelerin çok çok
ötesinde,
Mahal vermekse dikmek
en tepeye
Beyaz bayrağı,
Bil ki ben asla
sevemedim siyahı.