Çıplak kalan, örtü nedir bilmeyen
Sürekli kanayan, kanadıkça üşüyen,
Üsüdükçe sürekli tokat vurulan yüreğine,
İçinde hapsettiği binbir çeşit tohumlar
Yılların vurdumduymaz yorgunluğuna inat
En afillisinden Urban olmuştu...

Güz sancıları bitip tükenmek bilmese de
Çocukluğun en görkemli masumiyetin de
Barınak olan umutlarına, hayallerine...
Gem vuramazdı takılan hiç bir maske,
O ki
Gülüşlerine, gülün kırmızı beyaz tomurcuğunu
Gözlerine, hakikatin ulvi kutsal bembeyaz ışığını
Düşüncelerine, gökyüzünün masmavi derinliğini
Yüreğine, vicdanın onurlu rütbesi nişan yapmıştı
 

Hercai, hicran dolu yıkık dökük virane duygular
Göğüs kafesini daraltıp nefes aldırmadan
Kar tufan koparsa da Sine-i  Millet de 

Biliyordu  ki 
Yürekler de yanan,  yandıkça 
Yürekleri kızıl kor aleve çeviren aşk ateşi...
Doğacak bebeklerin, aydınlık masumiyetin de
Vucu bulup, 
Çorak nasır tutmuş toprak olan yüreklere
Sağnak yağmurlar gibi dur durak bilmeden
Abu Hayat olarak eniden yeniden yağacaktı...!!!

13.12.2016 Ankara Pınar ÇETİN
( Sine-i Millet başlıklı yazı Kara kız tarafından 13.12.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.