Sevdalanmak kurda kuşa,
Misal, sevgili;
Geçmez ki ömür titrek
ışıkta
Hele ki peyda olan sisi
efkârın,
Demet demet çaldığım
şarkılar
Yoksa avaz avaz
söylediğim mi,
Yine darmaduman gönlün
beratı
Ve toz konduramazken
aşkın çatallı sesine,
Diri bir cümlede,
Kapıp koyuverdiğim
ölümsüz çocuğun feryadı.
Kerelerce avutulduğum,
Aşkın közünde telaşla
yolunu beklediğim mutluluk iken
Ulaşılmazım,
Sen yine de azat et
beni, demelerine kandığım
Hatta kandırıldığım,
İçin için kanadığım
silik ruhun patavatsız ve destursuz inkârı
O debdebeli aşklarda
pervazına ömrün,
Bir çentik daha atarken
kader,
Gönülsüz bir ölüm işte
Denli densiz hangi
cümleyse boyunduruğunda
Yetmedi pergelin
deldiği kırık yüreğin izdüşümü
Kadar da pervasız bir
rota adeta
Anlık bir sevinci kar
saydığım.
Batılı ömrün kara
lehçe;
Boyutsuzluğumun izi
işte şu melun imge:
Bir de yalıtılmışlığım,
Yerli yersiz
aldatılmışlığım,
Sihri aşkın nasıl da
anlık,
Ölümü ümitlerin
fazlasıyla sınırsız bir mevta,
Dediklerime de eklemeli
belki de ne ise geçen yürekten,
Cebelleştikçe zulüm ile
Kefen niyetine şu zehri
pompalar da vicdan benliğe,
Vazgeçerim hani olur da
ansızın,
Beyitlerde gömerler
beni,
Sair imge iken yüreğin
tabutu,
Ellerimde kırık bir
kalem,
Sanırsın ki hayatımın
tek maruzatı.
İşkillenmek gün ve
gece,
Def etmek hazanı ve
hüznü;
Irmakları yüreğin sanır
mısın ki beratı şu dizenin
Belki de ödemediğim
kefaret yine aşkın vebali,
Ölmek ne güzel oysa
Doğacağımı bildiğim her
yeni şiirde.
ŞİİRİN HİKAYESİ:
Aykırı tebessümler
biriktirmek yüreğin ifratı,
Metruk gölgelerin
kaykılmışlığı yine hüzne sirayet eden,
Şafak sancısı ömrün
yitip giden baharı
Yine konuşlu kırık
yüreğe.