İlahi bir kaynaktan neşet edip kulağımıza kadar gelen bir
nevi kulağımızı çeken ve bizi gaflet uykusundan uyandıran bir Ayet-i Kerime'dir:
"Fe Eyne Tezhebun!" Ne
kadar da sarsıcı, uyarıcı ve tesir edici... Rabbim sen bana metanet ver, sabr u
sebat koy içime.
Her
yanım titredi korkudan.
Sandım
ki "diril yeniden" dedi
uluların ulusu. Eğdim başını onun huzurunda huşu içinde mana alemlerine daldım.
"Fe Eyne Tezhebun!"
Tüylerim diken diken
oldu. Gaiplerden bir sesti duyduğum,
içim ürperdi. Rabbim sen bizleri
koru. Gecenin karanlığından daha
karanlık vardır bilirim. Yaranın
daha beterinden yara vardır inanırım, ateşin ateşliğinden daha yakıcı olanı
vardır, hissederim. Siz sanmaz mısınız ki cehennem yoktur bu dünyada? Siz
bilmez misiniz ki rabbimizden başka yoktur bize yakın olan, şahdamarımızdan da
yakın.
"Fe
Eyne Tezhebun!" Yüreğim
kabuğuna çekildi. Gözlerim yağmur
oldu, yağdı da yağdı. Umutlarım
yıldız oldu kaydı da kaydı. Ey kulum,
nereye bu gidiş diye seslenir Allah u Teala! İstikamet uçurum mu İbrahim'in atıldığı? Kuyu mu Yusuf'un kardeşlerince satıldığı? Deniz mi yoksa Musa'nın yarıp da geçtiği?
Bu gidiş hayra
mı, şerre mi?
Bu feryat boşuna
mı?
"Fe Eyne Tezhebun!"
Dünya malı bir
acayip ejderha; yedikçe yiyor insanoğlunu. Göz doymak bilmeyen bir depo; koy
dünyayı bana mısın demez! Daha yok mu? diye bakar size. Ağız ne gelse kendisine
misafir anında servis eder herkese. Saklısı yoktur asla, sakızdır orada her
kelime. Malmış, mülkmüş Süleyman'a kalmadı ama günümüz insanı hiç ölmeyecekmiş
gibi maşallah! Garantileri var anlaşılan...
Kuran'ı Kerim'de Tekvir Süresi, 26. Ayet'te
geçmektedir "Fe Eyne Tezhebun!"
"Nereye bu gidiş?" demektir.
Ey vatandaş, haktan ayrılan her yolun yolcusu
olma sakın. Rabbinin kapısının tozu ol, yalan dünyanın saltanatının maskarası
olma! Öğretmen öğrencisine sorsun,
öğrencisi öğretmenine: "Fe Eyne
Tezhebun!" diye. Anne olan kızına, baba olan oğluna ve evlat olan da
ana babasına sorsun: "Fe Eyne
Tezhebun!" diye.
"Uzatma
dünya sürgünü mü benim." diyor ya
zamanın üstadı. Malına gönlümü meylettirme bu dünyanın ya rab! Makamına kul
eyleme bu dünyanın ya rab! Ocağına kül edip savurma bu dünyanın ya rab! Bu
dünyanın cüzdanına pul olup beni ucuzlatma ya rab! Bitsin bu azap yakarırım
sana Rabbim. Bitsin bu ruhu yakan kezzap, canı küle çeviren isilik...
"Fe
Eyne Tezhebun!" Göklerden
geldi bu ses yüreğime isabet etti. Aklımı başımdan aldı, gönlüm bir kor
düşürdü. Hal böyleyken siz nereye gidiyorsunuz ey insanoğlu? Maddeye meyleden
gönlünüz ilahi aşka nasıl gark olacak? Işığa aşina olan gözleriniz nura nasıl
uyum sağlayacak? Cana kıyan vicdanınız nasıl duracak öyle? Şefkati
sözlüğünüzden silen acımasızlığınız sizi nasıl ihya edecek? Hani göklerden
gelen bir karar vardı? Dünyayı, evrenin en büyük cinnethanesine çevirdik el
birliğiyle.
Sabiye tecavüz
arttı, kadına şiddet, cana eziyet... Hakeza cinayetler... Helale haram katıldı,
süte su, ağza bir kaşık bal çalındı, akıl kayışını kopardı sonra. Kalp
zıvanadan çıktı, mantık rafa kalktı. Kafa kağıdı hiçe çıktı. Birbirini vuran
vurana, birbirine söven sövene... Körler sağırlar ancak birbirini ağırlar,
hakkı hakkıyla bilene herkes ne de sağır. Ya
Rabbim, bu dünya görünenin aksine çok zor. Herkes bizi sahipsiz kor. Bu yalan
dünyanın şerrinden sana sığınırım
rabbim! Melunun yüzüne sarf edeceğim tükürüğüme dahi billah acırım.
"Fe Eyne Tezhebun!" Her tarafım yara bere içinde, hele ruhum... Kanıyor mütemadiyen, tampon tutmaz
gayri. Hal böyleyken
siz nereye gidiyorsunuz? Sorun bunu kendinize! Nereye gidiyorsunuz?