İnsan aciz ve zayıf bir varlıktır. Doğar, büyür ve ölür. Doğumunun farkında değildir sağlığının farkında olmadığı gibi. Birincisini farkında olacak bilinçten yoksunluğundan dolayı bilmezken diğerini yaşadığı için bilmez.
Balıklar suyun kıymetini suda yaşarken fark etmezler. Suya elveda dediklerinde suyun kendileri için önemini anlarlar. Ancak iş işten geçmiştir.
İşte yaşamımızda unuttuğumuz güzelliğimizi hissettiren bir güzeldir aslında hastalığın eli.
Şefkat dokunuşuyla farkındalığımızı sağlar sağlımızın. “Kendini sağlam bilen hastanın tedavisi olmaz.” (Eddy Fuller )
Hastalığı kabul sağlığın hizmetçisidir.
Kabul ettiğimiz ve farkında olduğumuz hastalık aslında bizi dinçlik coğrafyasında sağlık iklimini yaşamamıza yardımcı olacaktır.
İşte bugünlerde bir haftadır hastanede yatan dokuz yaşındaki oğlum Furkan bana bu duyguları yaşattı.
Biz sağlık konusunda çokta ciddi değiliz. Ancak mikroplar bizim kadar gevşek değildir. “Hastalık, her şeyden ziyade, sağlığı korur.” (Goethe) Yalnız koruyabilmesi için sağlığı en az işimiz, paramız kadar ciddiye almalıyız.
Sağlık her şeyden önemlidir deriz ama sağlığımızı kaybettirecek çalışmalara daha bir önem veririz. İlk önce çok para kazanmak için sağlığımızı kaybederiz sonra kaybettiğimiz sağlığımızı kazanmak için kazandığımız tüm paraları harcarız. Ama çoğu defa kazanamayız.
“Hastalık hissedilir de sağlık hissedilmez” diyen Thomas Fuller bu gerçeğe dikkat çekmektedir.
Aslında hastalıklar bizlere dostluk ve arkadaşlığın ne kadar önemli olduğunu hatırlatan bir güzelin yüzüdür.
Yalnızlık Allah’a mahsustur. İnsan bu durumda yanında birilerinin olmasını, hal hatır sormasını, ziyaret etmesini istemektedir. Bunu isteyen insan ilk önce bu güzelliği yaşatmalı ki yaşattığı güzelliğin yüzündeki aksi kendisine yansısın.
Hastalık ebedi olmayacağımızın bir gün bizim içinde en yakınlarımız içinde ayrılığın geleceğinin Allah tarafından gönderilen bir mesajıdır.
Bu mesajı doğru okuyanlar iyi insan olma yolunda kararlı adımlar atma erdemini gösterirler. “Hastalık ölümün hizmetçisidir.” Diyen Francis Rous aslında her insanın bir bakıma ölüme hazır olmasının da altını çizmektedir. Nasıl ki hastalıklar ansızın geldiğinde bizi yatağa çivileyen güçlü bir pehlivana dönüşüyorsa, ölüm ondan daha güçlü bir pehlivandır.
Hastalık pehlivanını yenen güçlü erler çıkabilir ama ölüm pehlivanını yenebilecek bir pehlivan bu güne kadar görülmemiştir.
İşte kendi hastalığımız aynadaki gerçekliğimizi gösterirken yakınlarımızın hastalığı kaybolması muhtemel bir yakının yansımasıdır.
Hiçkimse ebediliği kuşanmamıştır. “Acının ve hastalığın erişmediği ölümlü yoktur.” (Euripides) işte hastalık bu gerçeğin en önemli habercisidir.
Son olarak güllerin sultanı Hz Muhammed (as) bu konuyla ilgili şöyle buyurmuştur:
Mü’min kişiye bir ağrı, bir yorgunluk, bir hastalık bir üzüntü hatta bir ufak tasa isabet edecek olsa, Allah onun sebebiyle müminin günahından bir kısmını mağfiret buyurur.”
Hastalığın güzelliğinden bir katrede günahlarımıza kefaret olmasıdır.
Rabbimiz bizleri bu güzelliklerle aynı zamanda imtihan etmektedir. O güne kadar verdiği sağlığı için şükretmeyenlerin hastalığı anında isyan mı yoksa sabır ehlimi olduğunu insanın kendisine göstermektedir.
Sabır, hastalığı Allah rızasına ulaştıran bir burağa dönüştürür.






( Hastalığın Estirdiği Güzellik başlıklı yazı SeyitAhmetUzun tarafından 29.12.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu