''Kays'ın mülteci Leyla'sına...''


Öyle demişti yaşlı adam…
Soğuk bu kent,
Cam ardından bakıp üşenme soğuk havaya!


Özleminle kavrulan gecelerde hep seni bekledim,
Kavun içi renginde elbiseni beni sar diye süsledim.
El açtırmadı bu yoksulluk ikimize,
Omzumda ağla diye acı çekmeni istedim.
Hızır bir ikimize yetişemedi sen soyunurken bedenimden,
Azrail tam vaktinde geldi kalbine can verme niyetindeyken.
Kurşunlar paslandı yorgun askerin namlusunda,
Filinta hüzünler tertip ettim kifayetsiz bakışlarına.
Öyle demişti ya yaşlı adam,
Soğuk bir kent burası…


Kenar kedileri çöpleri aşındırırken ben seni aradım,
Ekmek kırıntıları arasında saçlarını sensizliğe üşüttüm.
Yalancı suretlerden korkmadan ağlamayı öğrendim,
Utanarak gözlerinin ardına saklandım.
Uzun gölgeli o yol beni çağıracaktı oysa,
Safsata cümlelerinle kanattın bu bedeni,
Yaraların iz bıraktığını bilmezdim,
Son cümleni yıllar sonra okuduğumda anladım.
Fütursuz resimlere sızdı gözyaşlarım bak hala ağlıyorum,
Morfinlerle uyuşturdum bu bedeni ağlasam da hissetmiyorum.
Öyle demişti oysa ki yaşlı adam,
Soğuk bir kent burası…


Acıyor sol yanımda tek bir nokta,
Adını yazdıkça daha da aşağılıyorum gururumu.
Göçe zorlanmış kabile gibi şimdi yüreğim,
Ütopyalarda dualar ediyorum geleceğimiz adına.
Bari gözlerini bıraksaydın bana,
Gece soğuğunda gölge olsaydın karanlığıma.
Artçılarla telef etmektesin yüreğimi,
Bırakmamaya yeminli enkazlar beni.
Dam arası sohbetlerini özledim beyaz tenlim,
Yalnız ikimizin gördüğü o duyguyu bekledim.
Ama gelmedin!!!
Öyle demişti yaşlı ihtiyar,
Soğuk bir kent burası…


Kentler yalnızlığını giyindi yeni yılın teşrifiyle,
Kendini kandırdı korkak insanlar süslü noel ayinleriyle.
Sokak kenarında ki o umut veryansın etti geceye,
İkimizden yana bir ihtimal olmalıydı uçuk ve kaçarcasına.
Hiç sekmeden düşmeyi göze aldın giderken,
Ayağından vuruldu hatrımca o an nazlı bir ceylan.
Dertten kederden böyleyim bakma halime dedi bir dost,
Basitce uyandırıştı belki de bir çağrı!
Bana göre hiç olmadı o ağzında ki sigara,
Kirlenmiş yüreğim fahişe olurdu kaybolsam dumanında.
Vahşinin okunu hissettim o savaş meydanında,
Hamza misali yığıldım hayat seni sürükleyip gittiğinde.
Muzipliğime ağla…
Ağla ki sensiz kalsın ben olmadan üşüyen yüreğin!
Öyle demişti yaşlı adam,
Soğuk bir kent burası,
Beni sevmeden ısınamazsın….

‘’anlamsız…tb’’


ToPRaK

3.1.2010

Balıkesir..svştp

22:16

( Sus-kunluğuma Bir Muhtıra başlıklı yazı Toprak tarafından 3.01.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.