Yasak yıllarım var benim Asena…
Yaşanmamış günlerim!
Nilüfer çiçekleri biterdi toprağımda,
Ana erkil sevdalar boğazımı serinletirdi,
Sen bilmezsin!
Hem nerden bileceksin?
Çentiklenen yalnız hasretti bir zamanlar Asena,
Bebeğimdin, toprağa yüreğimle bellediğimdin!
Kutuplarda çözünen buzlar gibiydin sen,
Saçlarını dağıtarak gelirdin kollarıma…
Baharın tuzu kuru,
İtimatı yok lapa lapa kar yağan sevdalara.

Gün kızılı dudakların eşelerdi eskiden kumlarımı,
Bedene terennüm eden aşklara imtiyaz verilmezdi.
Sevda vatandı, sevda bayrak kadar kutsaldı…
Susan aşkların ruhuna mevlit okutulmazdı!
Sen doğmamıştın yüreğimde,
Paspal ayakların göğü kirletmemişti henüz daha.
Sevişmek vardı alnı açık gecelerde,
Eskiden çarşafa yıkılmazdı müstehcen sevdalar.
Sığamadın engin kollarıma Asena…
Yüreğimde buruşamadı yeşeren duyguların!

Sardunyalar cam kenarında kalabalıkları keserken,
Başkalaşmış efsaneler anlatırdın ayaz iklimime.
Damlaların ıslatıyordu tezek tanelerini,
Düğündü, bayramdı toprağıma batıl kalan kentlerinde.
Orman dedikoduları anlatıldı sen terk ederken yüreğimin şehrini,
Büyüdük bir çam ağacının ağaran dalları altında.
Yüreğime konuk ol bu gece Asena,
Boğazım sancılı ağrılarla gark olmamışken…
İstisnaya meyil vermeden düş toprağıma!
Dağlar taşlar yığılsın gözbebeklerine,
Kraterler açılsın sana kavuşan avuçlarımda.
Deli poyrazın kısrağı çınlasın pencerende,
Ömrümün vadesiz yalnızlığını satın al Asena…

Meskun mahallerde geceyi yudumluyorsun şu saatlerde,
Mutfağının tek gözlü penceresinin önünde.
Masanda bir tutam yalnızlık ve pakette son dal cigaran…
Alaturka radyo yine o sehpanın üzerinde değil mi Asena?
Hatırlar mısın…
Eskiden, yirmi dördü vurduğunda gordonlu saat,
Telefonu araklardı ellerin hesap vermeksizin…
Kalın sesimin hazzıyla saflara dizilirdi tüm günün yorgunluğu.
Seferi mutluluklar konuyor kırık kanatlarıma,
Sarpa saran kıyametler kopuyor eklemlerimde,
Vahşi, cazgır ve köpüklü..
Türk kahvesi tadında özlüyorum seni Asena!
Bağımsız sessizlikler icat ediyorsun yüreğinin meydanlarında,
Sevdam sükunete bürünüyor Asena..!


Göze gelmişken tüm eserlerim, heykellerimi yakıyorlar şimdi,
Basit tabular gibi harcıyorlar manevi kudretimi.
Nefretinle emziriyorsun ayrılığı,
Sevdan uçukluyor yüreğimde Asena!
Yayla bakışlarınla tarumar ediyorsun bedenimi,
Kestirme kıyafetler dikiyorum yaşanmamış ömrüme…
Mücbir sebepler olmaksızın ihlal ediyorum tüm kuralları,
Bedevi fıkralarında seni düşünüyorum Asena…
Sevdan daha doğmamıştı ki yüreğimde
Cenin haliyle gömüldü kara toprağa!
Kasnaklarım tek tabanca uzuyor yollarında,
Sana yazılan fakat postalanmayan mektuplarım var Asena…
Gözyaşımın karıştığı mürekkeple ıslanan vedalarım var.

Kabuk bağlayan tüm ayrılıklar hizaya geçti bu gece sevgilim
Asena/m…
Kıyama durmuş gökyüzünde melekler!
Kasideler nakşeder zamanın bölük pörçük tonları,
Bülbül figan eder gülün, parçalı bulutlu tenine.
Gözlerin buğulanır evhamlı gecelerin ortasında,
Kursağımda nefesin kokmaz bu gelişin yalancı çıkarsa.
Nergisler süzülür kara bağrımdan parmaklarına,
Dinsiz coğrafyaları yurt bellersin dengesiz başıma.
Yüreğime konuk ol bir ömür Asena...
Suskun simaların canlansın yüreğimde!
Seninle yudumlamak olsun tuzlu çayları,
Ekmek kırıntıları sensiz dağılmasın soframa..
Gönlüm ömründe sussun Asena…
Duyguların toprağımda buruşsun!



‘’Nefreti soluksuz üfle suratıma…!!!’’

Toprak

03:02

Balıkesir




( Asena başlıklı yazı Toprak tarafından 4/21/2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.