Ünlü Rus
yazar Mihail Şolohov’un seven kadın duygularıyla ilginç bir tespiti var. Ve
Durgun Akardı Don adlı eserinde anlatır Şolohov: “Kadının aşkı yol kenarında
biten deve dikenine benzer. Diken, üzerinden yürüyen kervanların ayakları
altında ezilir. Yok olurcasına ortadan kalkar. İlkbaharda yeniden yeşerir, boy
atar, bir türlü yok olmaz. Seven kadının aşkı da öyledir. Araya engeller girse
bile yıllar sonra yeşerir kök budak salar.”
Çok
sevdiğim bir dostum başından geçen bir aşk serüvenini anlattı. Kendisini hayli
etkileyen, gecelerini uykusuz bırakan bu ilginç serüvenin öyküsünü kalıcı
kılmak istedim. Kendi yaşanmışlığımı senin gibi bir dostumun yazmasını isterim
dedi.
Başladı anlatmaya:
Hiç ummadığım bir biçimde kendimi sanal dünya
içinde buldum. Yıllarca görüşmediğim arkadaşlarımla yeniden iletişim kurdum. Bu
arada benim gibi edebiyatsever arkadaşlar da edindim. Ben de senin gibi kısa
öyküler, deneme yazıları yazıp edebiyat sitelerinde paylaşmaya başladım.
Ülkemizde
ne kadar çok yazar, şair arkadaş varmış. Edebiyat dünyasında olan arkadaşlarla
karşılıklı paylaşımlarımıza yorum yazdık. Gün geçtikçe edebiyat çevrem hayli genişledi.
Biliyorsun ben aşktan, meşkten yana ununu elemiş eleğini asmış durumdayım.
Biricik amacım yeni insanlar tanımak sanatsal alanda yazdıklarımın yankı
bulmasına çalışmaktı.
Özelde de yazıştığım
arkadaşlarım oldu. Popüler şiirler yazan bir şair arkadaşla yazışmayı
ilerlettik. Bu şair arkadaş yüzlerce şiir yazmış. Donanımlı, kültürlü ve benden
yaşça da hayli büyük birisi. O bakımdan da paylaştığı şiirlerine bol bol biraz
da abartılı övgüler yazdım. O da benim yazdıklarımı çok beğendiğini ve bana
sürekli yazmamı salık veriyordu.
Zaman
ilerledikçe yazışmalarımız gitgide sıklaştı. Yazarlardan, şairlerden
anlatıyorduk karşılıklı. Ünlü şiirlerin çıkış öykülerini paylaşıyorduk.
Birbirimizin yüzlerini görmezsek bile kırk yıllık dost gibi olmuştuk. Ben
sanalda fotoğraflarımı koyuyordum. İşin garip tarafı şair arkadaşım hiçbir
resmini paylaşmıyordu. Gerekte yoktu. O şiirlerinde kendisini bol bol
betimliyordu.
Aynaya
bakarak kendi hakkında şiirler yazdığını anlatıyordu. Karşılıklı iltifatlarla
birbirimizi her gün daha fazla onure ediyorduk. Bir gün bana sanalda yüz
binlere yaklaşan sayıda arkadaşım var. Sen bu arkadaşlarım arasında birinci
sıradasın dedi. Bir şairden böylesine övücü sözler duymakla mutlu oldum.
Karşılıklı
iltifatlar sürdü gitti. Şair arkadaş her gün bir yeni şiirini paylaşıyordu.
Arada şarkı, türkü paylaşımlar da yapıyordu. Dostum, sana içtenlikle belirteyim
bu ilişkide benim Leyla Mecnun aşkı örneği bir düşüncem ve beklentim yoktu.
Ellili yaşlarını yaşayan bir adam için yaşamının bu devresinde aşk, meşk işi
artık çok gerilerde kalmış durumdadır haliyle.
Hemen
hemen her gün yazışmalarımız devam etti. Ben onun paylaştığı şiirlerinin
müptelası olmuştum. Arkadaşımı mutlu etmek düşüncesiyle ben de onun özeline
beğeneceğini umduğum şarkılar, türküler çokça da şiirler gönderiyordum. Şair
arkadaşımdan özelimde yazılan her cümle benim için uçsuz mutluluk nedeni
oluyordu.
Onun
yazdıkları beni tatmin etmez oldu. Gün geldi daha farklı istemlerim oldu.
Telefonda sesini duymak istedim. Telefonla konuşmaktan hoşlanmadığını söyledi.
Haliyle istemimi olumsuz karşıladı. İsteğimde ısrarcı oldum. Sürekli hayır
cevabı aldım. Hiç ummuyordum bu cevabı. Aşırı üzüldüm. Oysa ben arkadaşım için
her fedakârlığa hep hazırdım.
Aramıza soğukluk girdi.
Bu duruma üzüldüğüm gibi aşırı tepki gösterdim. Yüzünü bile görmediğim
arkadaşlığımız alfabemizdeki harflerden ibaret olan birisine kızmaya hakkım
yoktu. Ne diyeyim, nasıl anlatayım. Bu kez kırıcı yazılar yazdım. Aramızda
iletişim koptu. Bu durum aylarca sürdü.
Şair arkadaşımın güzel
şiirlerini, hoş cümlelerini özler oldum. Ortak arkadaşlar aramızı düzeltme
çabasında oldular. Olumlu bir sonuç çıkmadı bu çabalardan.
Araya girdim.
Öğretmenliğin verdiği deneyimlerimle arkadaşıma birkaç laf ettim:
Dostum, anlattıklarından
ruh ikizini bulduğun anlaşılıyor. İnsan kalbi bir sırça gibidir. Hele şairler
daha hassas insanlardır. Onlara en nadide çiçeklere yaklaşırcasına nazik ve
kibarca yaklaşmak gerek. Bunları düşünmeliydin. Olacak olmuş. Durumuna üzüldüm.
İnsanın başına talih kuşu bir kez konar. Mademki gönlünce bir arkadaş bulmuşsun
kıymetini bilmeliydin. Arkadaşım anlatısına devam etti:
Şansım varmış. Bir
biçimde iletişimi yeniden sağladım. Fakat bu kez eskisi gibi içtenlikli olmadı
ilişkilerimiz. Eski şevk ve heyecanı bir türlü yakalamak kısmet olmuyordu.
Yazdıklarımızda ilk tanıştığımız günlerdeki güzellikleri, heyecanları yakalamak
olanaklı olmadı. Şu durumu bir türlü kabul edemiyordum. Madem ben birinci
arkadaş durumundayım. Peki, telefonlaşmak, en azından bir kez konuşmak niçin
olanaklı olmasın.
Bana güvenmeyen bir
insanla iletişimimi sürdürmek anlamsızdı. Bir kez daha yazmayacağım diye yazılarıma
ara veriyordum. Bu kararımı en çok bir ya da iki gün sürdürebiliyordum. Her ne
kadar kızsam, sitemkâr olsam bu duygular sürekli olmadı hiç. Şair arkadaşıma
karşı duyduğum hümanist duygular ruhumu adeta esir alıyordu. Yeniden yazışmaya
devam ettik.
Yaşamım boyunca insanları
kırmaya azami dikkat ettim. Değil bir canlının, hele insanların acı çekmesini
istemem. Çocukların ağlamasına hiç dayanamam. Okuduğum romanlarda, izlediğim
filmlerde dramatik sahneler gözlerimi yaşartır. Bu ruh dünyasına sahip olan
birisi olarak bir biçimde tanıştığım hoş bir arkadaşla sürekli olumlu iletişim
içinde olamamak durumuma anlam veremiyorum.
Hakkım olmadığı halde
kişiliğine saygı duyduğum bir insanı kırmak, üzmek, canını sıkmak gibi eylemler
sergilemek benim için ne kadar kabul edilemez bir durum. Sanki önceden yazılmış
bir senaryonun bir parçası yaşadığım durumlar. İstem dışı davranışlar sergilemem
benim için ne kabul edilemez ve acı.
Aramız yine limonu oldu.
İletişim yeniden koptu. Bir kızgınlık halimde yine kırıcı oldum. Aradan hayli
zaman geçti. Duruldum. Yanlışımı anladım. Şair arkadaşımın olmadığı bir dünya
benim için en zifiri karanlık gecelere eş değer bir durumda. Karanlıklarda
yaşamak ne kadar acı ve olanaksız. Bir biçimde arkadaşımın izini bulmak yeniden
güneşli günlere kavuşmak en büyük dileğim. Bu işin ucunu bırakmak niyetinde
değilim. Tüm olanaklarımı sonuna kadar zorlayıp şair arkadaşımı yeniden bulmak
çabası içinde olacağım.
Umar ve dilerim bu
insancıl dileğimi yerine getirebileceğim. Eğer başarılı olursam bu kez yoğurdu
üfleyerek yiyeceğim. Kırıcı olmamaya kesin kararlıyım. Bu kararım kutsal bir
niyet olarak ruhumu kaplamış durumda. Evet, benim son yıllarda yaşadığım kırık
kalp öyküm böyle. Ne dersin? Arkadaşımla yeniden iletişim kurma şansımı nasıl
değerlendiriyorsun? Tünelin ucunda ışık görmem kısmet olacak mı dersin?
Kıymetli dostumun kırık
kalp öyküsünün böyle sonuçlanması beni de üzdü. Arkadaşlığımız, dostluğumuz
yıllara dayanan bu sevdiğim insan için ne yapabilirdim. Yıllarca insanların
içinde olmanın verdiği deneyimlerle dostuma şu sözleri söyledim.
Dilerim olay gönlüne göre
sonuçlanır. Şunu söyleyeyim. Madem şair arkadaşını hiç unutamıyorsun, duygular
karşılıklıdır. Kalpten kalbe yol vardır derler. Umarım arkadaşın da seni
unutmak istemiyordur. Şolohov örneğinde belirttiğim gibi kadınlar sevdiği
insanları unutamazlar. Benim de kadınlara ait deneyimlerim aynı görüşle örtüşüyor.
Ortada büyük bir riskler yok değil. O insanı
birkaç kez kırmışsın. Üçüncü bir kez daha şans talep ediyorsun. Savaş, barış
durumu sık sık devam etmiş. Gerçi sevenler arasında böyle durumların olması
işin doğasında var. Sürekli gel-git durumu yine de güzel olmamış. İkinci risk
de şu arkadaşının kalbini aşırı kırmışsan bu durumun unutulması kolay değil.
Nihayet arkadaşın senin yerini başka arkadaşla doldurmuşsa bu gibi risklerde
var dileğinin olumu karşılanma olasılığı adına.
Son söz olarak eğer arkadaşının
gönlünde seni unutturmayacak güzel anılarından kırıntılar kalmışsa ileride
ortak güzellikler yakalama şansın var demektir. Ümidi kaybetme. Sen unutulacak
bir dost değilsin. Dilerim karşı tarafın gönlünde de senin ona karşı duyduğun
üst düzey hümanist duygular filizlenir.