İş yerinde öğlen yemeği vakti gelmek üzeredir.

-Bugün yemekte ne var?

-Dört çeşit helvasından, çorbasından kebabına…

-Unuttun bak salata da var!

-Desene ye babam ye. Yemekhaneye inmek için sabırsızlanıyorum.

-Bende, bunca nimet varken diyet yap diyenleri kınıyorum.

-Yaşarken yemeyeceğiz de ne zaman yiyeceğiz ki değil mi?

-Doğru söylüyorsun.

-Acıktım ya, haydi hemen yemeğe gidelim

-Gidelim…


…/Yemekten sonra,


-Ne kadar çok yedik ya… Şiştim, tıkandım adeta ama pişman değilim böyle olduğuma. Yemekler enfesti.

-Bende öyle! Göbeğime yeni bir göbek eklendi sanki.

-Maden suyu içeceğim. Belki rahatlatır midemi. Sende içer misin?

-Bende içsem iyi olur ama istersen maden suyunu içtikten sonra biraz dışarıda yürüyelim mi?

-Ne yürümesi ya. Üstüme bir ağırlık çöktü şu an. Koltuğuma azıcık kafamı yaslayıp uyumayı düşünüyorum.

-Bende.


…/Akşam beş olmuştur.


-Ya ben çok acıktım.

-Bende. Biraz bisküvi, meyve var. Haydı çıkaralım da yiyelim

-Bende bir çay alayım ikimize.

-İyi olur. 

-Yemek gibisi var mı? Yok mu ya daha yemek istiyorum… Aç onu da!

-Gel istersen abartmayalım. Sıkıntı verir sonra.

-Vermez. Aç onları da.


…/Eve gelir işten dönenler.


-Hanım ne yaptın bu akşam?

-Sadece çorba ve salata!

-Neden?

-Diyet yapıyorum. Sende biraz dikkat et diye. Aldın başını gidiyorsun, baksana göbeğindeki balkona!

-Bana bir şey olmaz.

-Öyle deme. Hastalıklar böyle başlıyor. Biraz sağlımıza dikkat edelim. Hem yemekten sonra dışarı çıkıp biraz da yürüyelim. Spor yapar rahatlarız. Hem de yürürken dertleşir biraz oradan buradan konuşuruz da.

-Ben spor falan yapamam. Bir şeyler yiyip azıcık uzanacağım. Çok yorgunum. Hem başımda ağrıyor.

-Yine başladın ya. Bugün ne yaparsan yap, yürüyeceğiz. Kurtulamazsın benden. Tembellik yok.

-of yaaa…


…/Yürümeye başlarlar.


-Nefesim tıkanıyor. Hızlı gitme öyle. Yetişemiyorum sana.

-Tabi böyle çok yersen nefesin tıkanır.

-Yemekle şimdi ne alakası var ki bunun, yorgunum sadece!

-Ne yapıyorsun ki akşama kadar da yoruluyorsun. Masa başından kalktığın mı var.

-Oturmak bilsen öyle yoruyor ki…

-Bende buna inandım. Senin tek derdin çok yemek ve hareketsizlik. Az yiyeceksin, spor yapacaksın. Hatta bak ne çok diyet modelleri var. Birini deneyebilirsin.

-Şuraya yürümeye geldik. Canım zaten dişimde. Birde bu konulara girme.

-Neden? Eğer başına bir şey gelirse ben kalacağım yanında. Hem senin sağlıklı olmanı istiyorum. Fena mı? Bunun neresi kötü ki…

-???


Bu muhabbet size tanıdık geldi değil mi? Hangi evde yok ki bu gibi şeyler. “Yiyiniz , içiniz ama israf etmeyin!” deniyor yüce kitabımızda. Her şeye hakkım var diyerek israf içinde dünyayı talan ediyoruz. Ettikçe de göbeklerimizi taşıyamıyoruz. Kalp krizi, karaciğer yağlanması, yürüme zorluğu, tembellik ve dahası bizi hastanelere taşıyor. Dert gelmeden derde çareyi düşünmüyoruz. Her yediğimizi veya içtiğimizi karınca kararınca yesek sorun yaşamayacağız. Ama…


"Ey Müslüman, kıyama kalkarken kabrini görüyor musun seccaden önünde.”

“Dört yanı uçurum, öylesi rahmete muhtaçsın, yalnızsın, kimse yok yanında!”

“Ne nimetle nimetlendirilmişsen yettiği kadar al, bırakmalısın tadında.”

“Ne kadar az muhtaç olursan şu dünyaya, o kadar kolay terk edersin ruhun çıkarken bedenini…”


Selam ve dua ile… Karınca kararınca yemeye var mıyız?


Saffet Kuramaz

( Diyet Yapıyoruz Der Yerde Yeriz Değil Mi başlıklı yazı safdeha tarafından 7/4/2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu