Belki de…

 

İflah olmazlığın kaydını şerh düşmekteyim bir kez daha ve tüm kırılgan nazirelerimi de bir bir diziyorum yüreğimin tespihine.

Güncellemem gereken yeni yaralar edindim bu gece ve içimin buyruklarına söz geçiremediğim yeni sıtmalar.

Pelesenk olmuş nice nidadan da yoksunum ve körelmişliğim kadar konuşlu olduğum o saydam tabakadan da hayli muzdaripim.

Gönülsüz bir aşka kucak açan o pervasız şiir.

Nice eda ile donattığım güncem bir de satılmışlığın coğrafyasına müdahil olmadığım gerekçesi ile yadsıdığım her sıfat ve yükümlü zarf.

Kollu kolsuz hangi saldırı ise, son durağındayım artık hüznün ve kalıpların beynamaz kulplarına kondurduğum sayımsız ve ölümcül darbeyi de mimliyorum yazının tam da ortasına, adeta yaz kampına girdiğimin bir göstergesi iken boş vermişliğim.

Kıldan ince boynuma geçirdiğim ipten gerdanlık sanırım asmaya olan özlemim kadar asıldığımın da açık bir hükmü, nice kıstası kale aldığım ama kale alınmadığımın da aşikâr dökümü iken bunca kayıtsızlık.

 

 

 

 

Zandım hem de nasıl,

Şair dedim durduk yerde kendime:

Affola,

Şiir desem de desen desen çizip da

Çıktığım yola;

Beyhude bir aşka yelken açıp iklimlerin serenat bellediği

Rüzgârı da takıp peşi sıra.

 

Uyut beni anne

İnsanlar bir kez daha ıslah etmeden,

Kalburüstü yüreğinde şatafatlı mizacımın,

Hüzne yerleşik gölge misali

Yaşlarımı da tufan belleyip

Gitmeliyim alelacele

Hem de kaynayan kazanda

Pişen yüreğimden sızan kana boyanmadan yeryüzü.

 

K/ağıtlarda tescilli

Mubah sevdalar üreten hikâyelerin başşehri.

Dokunaklı bir şarkı olmak vardı şimdi

Şehla dizelere methiyeler dizen şiirin ilk harfi.

Kalıtımsal bir yalnızlık benimki

Genlerime mademki söz geçiremem.

 

Şapkamı çıkarttım çoktan,

İçinde fuları ve ışıltı gözleri ile

Kıpraşan mavi tavşan.

Selasını verdikçe dünün,

İçimin düğümlerinde asılı üç beş kayıp tebessüm.

 

Anlı şanlı bir zafer,

Başköşesinde yüreğin bazense

Devrik bir hezeyan ansızın çattığım kaşlarından sızan.

Kenetli isen hüzne

Boca et sen de bağlanmış basiretini.

Şerrine lanet iblisin

Dokunulmazlığında meleklerin

İçimde kaynayan acıya okuduğum bir sure

Yanılgılarım bile peşin hükümlü

Dokunulmazlığın şarkısını çalıp çalıp

Ezberleyip de unuttuğum mu yine

Mutluluğun kayıp şeceresi?

 

Gömütler saklı gönlümün pazarında,

El pençe divan yârin sessiz varlığı,

Gönül de yorgun epeydir madem

Demediklerime bir de sen eklesen

Tek bir dize yine kayıtlı fermanımım

Söylenmedik haznesinde.

 

Gitmeliyim şimdi gerçi gidip de döndüğüm mü

En makbul şarkı?

Döne döne etrafımda

Boyutsuzluğumun da pervasızlığı

Kayıp gök kubbemde

O sönük hale.

 

 

 

 

( Uyut Beni Anne... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 19.07.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.