Sonları üflüyorum…
Son, bir, iki hatta ve hatta
Yeni bir kimlik atıyorum önsözü
olmayan ömrüme:
Devinen yılları namert bildiğim
yetmezmiş gibi
Demlendiğim Ekim’i de es geçiyorum
Şiirin birinde,
Yine şaibeli şairlerden alamadığım
gözümü
Kapatmaktan bir hal olup da
Alı al moru mor sevdamın peşi sıra
Takıldığım ve takındığım hüznü
kucaklıyorum.
Yerin dibinde bir mecra,
Öfkenin zuhur ettiği tesellide saklı
Tövbemi mimlerken Tanrı,
Akıl melekelerimi terk edip
Tokalaşıyorum duygunun kibrine yenik
düştüğüm
Ansızın gördüğüm hulasa bir düş’ü
mabet bilip de
İzini sürdüğüm şehirlerin koynunda
banıyorum
Önce aşka sonra huzura
Sonra da ılgıt ömrün köküne kibrit
suyu çakıyorum:
Aslında sanıyorum
Biraz da sanrıların ritmine ayak
uydurmak adına
Yalanlar söylüyorum
Koynumda büyüttüğüm çocuğa.
Derli toplu sandığım ne ise,
Sandığım sanmadığım hangi seyir ise
Seherin vakitsiz telaşına kapılıp
Yeknesak aşklara da tutsak
Dingin yüreğin ara namesinde
Saklı tuttuğum zerreleri boca
ediyorum:
Önce evrene sunduğum,
Sonra aşkına konduğum lal bulutların
dilinde
Bir özlem edası iken
İçine düştüğüm şelale:
Hani akmayan
Hani çağlamayı unutan
Hanidir yürekten ırak olsun diye
Gözlerimi kaçırdığım
Sonra da sitemlerini banıyorum
elemin;
Erdem bildiğim ne ise.
Yaslanıyorum yine dağ yüreğine,
Dağlansa da içim zaman zaman
Kucak açıyorum varlığına;
Dirlik bildiğim
Ama temenni etmek şöyle dursun
Dingin gölgeleri bağışlasın Tanrı,
diye.
Naşıma kor düşürenleri de görmezden
gelip
Görünmeze mil çekip
Hatta mimlendiğim ömrün sükûtuna
selam verip de
Ermeyi ertelediğim muğlâk sonların
hükmüne
Delalet, izahı olmayan
Taşra hikâyelerinden çıkıp da yola
Hanidir devamı gelmeyen;
Sezilerimi uyutup dünlerimi yok
saymak adına
Sığındığım sihrin de
Şaibeli prensesi.
Lal bir şiire boca edip acılarımı,
Sonsuzluğun kıvancı ile
Selamet yüklendiğim her güne
Ve yüreğine teşekkürü borç bilip
Kendimce bir çıkarım yapmak adına
Kaç/a/makla ödüllendirdiğim
Belki de cezalandırdığım
Benliğin rükû bildiği her satırı
tartaklarken iblis
Ben yine bir başıma
Katık yapmışken sevgiyi ömürlük aşıma
Aslında noksanım ezelden,
Noktasız bir cümleyim kimine göre
Gömün beni hadi şu şiirin dibine.