Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 22.02.2018
Okunma Sayısı : 1341
Yorum Sayısı : 0

ALLAH SADECE PEYGAMBERLERE Mİ VAHYEDER ?

     Kur’an’ı Kerime baktığımızda, insanların Allah sadece Peygamberlere vahyeder zannının doğru olmadığını görüyoruz. Araf 175 de Allah yoldan çıkan birine bile ayetler verdiğini ifade buyuruyor.

     Maide 111 de Allah İsa As’ın havarilerine vahyettiğini açıklıyor. İsa As ın havarilerinin Peygamber olmadığı açıktır.

     Taha 38 de ise Musa As’ın annesine vahyedilmiştir.

     Yunus 2 ve Araf 63 de içinizden bir adama vahyetmemiz acaibinize mi gitti buyuruyor. İnsanların zanlarına göre insanların içinden herhangi birine Allah'ın vahyetmesi söz konusu değildir. Allah bunu bildiği için özellikle içinizden bir adama vahyettik ifadesini kullanıyor.

     Bakara-259 da bir şehrin önünden eşeğiyle geçen bir adama Allahuteala vahyediyor.

     Allahütealâ, Ali İmran- 47 ve Meryem -26 da ise İsa As ın annesi Hz. Meryem'e da vahyettiğini ifade buyuruyor.

     Her şeye kâdir olan Allah, sadece insanlara değil arılara, yerlere ve göklere de vahyediyor.

     Hz. Zekeriya susma orucu tuttuğuna Meryem-11 de hutbeden cemaatin kalbine vahyetmiştir.


     İşte ayetler:

7/A'RÂF-175: Vetlu aleyhim nebeellezî âteynâhu âyâtinâ fenseleha minhâ fe etbeahuş şeytânu fe kâne minel gâvîn(gâvîne).
Onlara, ayetlerimizi verdiğimiz kimsenin haberini oku (anlat). Sonra o, ondan (ayetlerden) ayrıldı, artık şeytan onu kendisine tâbî kıldı. Ve böylece o zarar görenlerden (azgınlardan) oldu.

5/MÂİDE-111: Ve iz evhaytu ilel havâriyyîne en âminû bî ve bi resûlî, kâlû âmennâ veşhed bi ennenâ muslimûn(muslimûne).
Ve havarilere; "Bana ve Resul'üme îmân edin." diye vahyettiğim zaman, onlar da "Îmân ettik ve bizim (Hakk'a) teslim olduğumuza şahid ol." demişlerdi.

20/TÂHÂ-38: İz evhaynâ ilâ ummike mâ yûhâ.
Vahyedilecek şeyi annene vahyetmiştik.

10/YÛNUS-2: E kâne linnâsi aceben en evhaynâ ilâ reculin minhum en enzirin nâse ve beşşirillezîne âmenû enne lehum kademe sıdkın inde rabbihim, kâlel kâfirûne inne hâzâ le sâhırun mubîn(mubînun).
Onlardan bir adama, "insanları uyarması, âmenû olanları (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenleri) müjdelemesi" için vahyetmemiz insanlara acaip (garip) mi geldi? Muhakkak ki onlar için, Rab'lerinin yanında (katında) sıddıklar makamı vardır. Kâfirler şöyle dediler: “Muhakkak ki bu, mutlaka apaçık bir sihirbazdır.”

7/A'RÂF-63: E ve acibtum en câekum zikrun min rabbikum alâ raculin minkum li yunzirekum ve li tettekû ve leallekum turhamûn(turhamûne).

Sizi uyarması ve takva sahibi olmanız için, içinizden bir adama, Rabbinizden bir zikrin gelmesine mi şaşırdınız? Ve böylece rahmet olunursunuz.


2/BAKARA-259: Ev kellezî merra alâ karyetin ve hiye hâviyetun alâ urûşihâ, kâle ennâ yuhyî hâzihillâhu ba’de mevtihâ, fe emâtehullâhu miete âmin summe beaseh(beasehu), kâle kem lebist(lebiste), kâle lebistu yevme ev ba’da yevm(yevmin), kâle bel lebiste miete âmin fenzur ilâ taâmike ve şerâbike lem yetesenneh, venzur ilâ hımârike ve li nec’aleke âyeten lin nâsi venzur ilâl izâmi keyfe nunşizuhâ summe neksûhâ lahmâ(lahmen), fe lemmâ tebeyyene lehu, kâle a’lemu ennallâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).
Veya çatıları üzerine çökmüş (altı üstüne gelmiş) bir karyeye uğrayan kimsenin, “Allah bunu (bu kasabayı) ölümünden sonra nasıl diriltecek demesi gibi. Bunun üzerine Allah, onu yüz sene öldürdü. Sonra da diriltti. (Ona) “Ne kadar (ölü bir vaziyette) kaldın?” dedi. (O da): “Bir gün veya günün bir kısmı kadar.” dedi. (Allah): “Hayır, yüz yıl kaldın. Haydi yiyecek ve içeceğine bak, bozulup kokuşmadı. Ve merkebine bak. (Bu), seni insanlara bir ayet (canlı bir ibret) kılmamız içindir. Ve kemiklere bak. Onları nasıl inşa ediyoruz (kemikleri birleştirerek iskeleti kuruyoruz) sonra ona et giydiriyoruz. “Böylece (merkep dirilip, eski haline gelince ve her şey) ona açıkça belli olunca: “Allah'ın, her şeye kâdir olduğunu biliyorum. ”dedi.

3/ÂLİ İMRÂN-47: Kâlet rabbi ennâ yekûnu lî veledun ve lem yemsesnî beşer(beşerun), kâle kezâlikillâhu yahluku mâ yeşâ’(yeşâu) izâ kadâ emren fe innemâ yekûlu lehu kun fe yekûn(yekûnu).
(Hz Meryem): “Rabbim, benim çocuğum nasıl olur? Bana bir beşer dokunmadı” dedi. (Allah şöyle buyurdu): “İşte böyle, Allah dilediğini yaratır. Bir emrin (işin) olmasını takdir ettiği zaman, sadece ona “ol!” der, o hemen olur.”

19/MERYEM-26: Fe kulî veşrabî ve karrî aynâ(aynen), fe immâ terayinne minel beşeri ehaden fe kûlî innî nezertu lir rahmâni savmen fe len ukellimel yevme insiyyâ(insiyyen).
Artık ye ve iç, gözün aydın olsun! Bundan sonra eğer beşerden bir kimseyi görürsen, o zaman (ona şöyle) söyle: “Muhakkak ki ben, Rahmân'a (konuşmama) orucu nezrettim (adadım). Bu sebeple bugün bir insanla asla konuşmayacağım.”

16/NAHL-68: Ve evhâ rabbuke ilen nahli enittehızî minel cibâli buyûten ve mineş şeceri ve mimmâ ya’rişûn(ya’rişûne).

Ve senin Rabbin, balarısına, dağlardan, ağaçlardan ve onların (insanların) kurdukları çardaklardan, evler (kovanlar) edinmelerini vahyetti.

99/ZİLZÂL-5: Bi enne rabbeke ehvâlehâ.
Rabbinin ona vahyetmesi ile.

41/FUSSİLET-12: Fe kadâhunne seb’a semâvâtin fî yevmeyni ve evhâ fî kulli semâin emrehâ ve zeyyennes semâed dunyâ bi mesâbîha ve hıfzâ(hıfzen), zâlike takdîrul azîzil alîm(alîmi).
Böylece onları iki günde yedi kat gök olarak kaza etti (yarattı, tamamladı). Her gök katına kendi emrini vahyetti. Ve dünya semasını kandillerle muhafaza ederek süsledik. İşte bu, Azîz ve Alîm olan (Allah'ın) takdiridir.

     “Allah insanlarla nasıl konuştuğunu yani vahyettiğini bakın nasıl anlatmaktadır;”

 

42/ŞÛRÂ-51: Ve mâ kâne li beşerin en yukellimehullâhu illâ vahyen ev min verâi hıcâbin ev yursile resûlen fe yûhıye bi iznihî mâ yeşâu, innehu aliyyun hakîm(hakîmun).

Allah'ın hiçbir insanla konuşması olmamıştır, illâ vahyile veya perde arkasından veya dilediğine izniyle vahyetsin diye Resul (melek) göndererek. Allah, bilir ve hikmet sahibidir.

     Allah'ın sadece Peygamberlere vahyetmediği bu ayetlerle kesinlik kazanıyor. Allah her devirde üst düzey evliyaları ile konuşur, yani onlara vahyeder.  Ahmed Yesevi Hz.leri “Hakk' tan işitip bunları dedim işte” diyor bir şiirinde. Yunus Emre “Çalap tır söylettirir”, yani bizi konuşturan Allah'tır diyor divanında. Mevlana Hz’leri , “Mesnevi Allah'ın izniyle inmiştir” diyor. Allahuteala, yakın geçmişte Bediüzzaman Said Nursi Hz.lerine vahyederek Risale-i Nur u yazdırmıştır.

 

     Hz. Zekeriya’nın cemaate vahyetmesi;

 

     Hz. Zekeriya bir insandır ve Allah’ın izni ile cemaatin kalbine vahyetmiştir. Bir insan bile vahyedecek ama Allah vahyedemiyecek öyle mi? Ey Allah insanlara vahyetmez diyenler…!

 

19/MERYEM-11: Fe harece alâ kavmihî minel mihrâbi fe evhâ ileyhim en sebbihû bukreten ve aşiyyâ(aşiyyen).

Bundan sonra mihraptan kavmine (kavminin karşısına) çıktı. Böylece onlara, (Allah'ı) sabah akşam tesbih etmelerini vahyetti (konuşmadan, iç sesi ile duyurdu).


     Ölüleri diriltmesi;

     Bir gün Abdülkadir Geylani Hz. talebeleri ile giderken kendisi atta talebeleri yayadır. Papazın biri önünü keser ve Hz. İsa’nın hazreti Muhammed’den daha büyük olduğunu ve ölüleri dirilttiğini söyler. Abdulkadir Geylani hazretleri bunu Allah’ın izniyle kendisinin de yapabileceğini söyler ve Hristiyan mezarlığına hep beraber gelirler. Papaz yeni ölmüş bir mezarı gösterir ve diriltmesini ister. Abdulkadir Geylani hazretleri mezardaki ölüye kum biiznillah der ve ölü dirilir. 

     Allah aklın büyük bir nimet olduğunu bize bildirir. Allah akıl etmeyenlere azap ederim diye birçok ayette belirtmektedir. Allah düşünmeyi, tefekkür etmeyi ayetlerde bize önermektedir. Tefekkür Allah’ın yarattıklarını düşünerek Allah’ın büyüklüğünü bize gösterir. Akıl bizi Allah’ın kapısına kadar götürür ama oradan sonra Akıl yetersiz kalır, biz kendimizi Allah’a teslim eder gönlümüzle yaşarız ki, bu Allah’ın evliyası olmak ve Allah’tan bazı şeyleri sormaktır, yani LEDÜN İLMİNİN sahibi olmaktır.

         

 

Allah razı olsun.

 

Burhan AKSU

 


( Allah Sadece Peygamberlere Mi Vahyeder başlıklı yazı mihrimah tarafından 22.02.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.