Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 11.03.2018
Okunma Sayısı : 1379
Yorum Sayısı : 0

ALLAH’IN İNDİNDE İSLAMDAN BAŞKA BİR DİN YOKTUR;

3/ÂLİ İMRÂN-19: İnned dîne indâllâhil islâm(islâmu), ve mahtelefellezîne ûtûl kitâbe illâ min ba’di mâ câehumulılmu bagyen beynehum, ve men yekfur bi âyâtillâhi fe innallâhe serîul hısâb(hısâbı).                                                                                                                      Muhakkak ki Allah'ın indinde din, İslâm'dır (teslim dînidir). Kendilerine kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki hased sebebiyle ihtilâfa düştüler. Ve kim Allah'ın ayetlerini örterse (inkâr ederse), o takdirde, muhakkak ki Allah, hesabı çabuk görendir.

     İslâm kelimesi Allah'a teslimin Arapça adıdır. Silm kökünden gelir. En belirgin mânâsı teslimdir. Bir insan ruhunu, vechini, nefsini ve iradesini Allah'a teslim ettiği zaman teslimlerini tamamlayabilir. Bütün peygamberler ve onlara tâbî olanlar Allah'a teslim olmuşlardır. Allahütealâ hangi peygamberden bahsediyorsa Kur'an'da mutlaka onun Allah'a teslim olduğuna dair kesin bir hüküm koymuştur. 

     Her dilde bunun bir karşılığı vardır. Ve hiçbir peygamber yoktur ki İslâm'ı yaşamamış olsun. Yani yaşadıkları din kâinatın tek dîni İslâm'dır. Hangi dilde o kelimenin karşılığı varsa İslâm odur. 

     Kiramen kâtibin melekleri hayatı devamlı olarak filme alırlar. Onların filme aldıkları bu hayat filmine rakamlar yazılır. Mademki Allahütealâ daimî zikri emretmiştir, farz kılmıştır; o farzı gerçekleştirenler hayatlarının her saniyesinde devamlı derecat kazanacaklardır. Kalbî zikri yaparken aynı zamanda namaz kılıyorlarsa iki defa derecat kazanacaklardır. Kalbî zikir yaparken aynı zamanda başkalarına iyilik yaparlarsa, onları mutlu edecek davranışlarda bulunurlarsa ikinci defa derecat kazanacaklardır. 

     Her an hayat filmine pozitif veya negatif rakamlar ilâve olur. Ama her an hesap mutlaka farkı gösterir. Onun için Allah hesabı çabuk görendir.

5/MÂİDE-3: Hurrimet aleykumul meytetu ved demu ve lahmul hınzîri ve mâ uhılle li gayrillâhi bihî vel munhanikatu vel mevkûzetu vel mutereddiyetu ven natîhatu ve mâ ekeles sebuu illâ mâ zekkeytum ve mâ zubiha alân nusubi ve en testaksimû bil ezlâm(ezlâmi), zâlikum fisk(fiskun), el yevme yeisellezîne keferû min dînikum fe lâ tahşevhum vahşevni, el yevme ekmeltu lekum dînekum ve etmemtu aleykum ni’metî ve radîtu lekumul islâme dînâ(dînen) fe menidturra fî mahmasatin gayra mutecânifin li ismin fe innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun).
Ölmüş hayvan, kan, domuz eti ve Allah’tan başkasının adına boğazlanan (kesilen), boğularak, vurularak, yüksek bir yerden yuvarlanarak veya boynuzlanarak ölen ve de yırtıcı hayvan tarafından parçalanıp yenen hayvan (ölmeden kesilmesi hariç) ve putlar adına boğazlanan hayvanlar ve fal okları ile kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bunlar fısktır. Bugün kâfirler sizi dîninizden döndüremedikleri için yeise kapıldılar. Artık onlardan korkmayın, Ben'den korkun. Bugün sizin dîninizi kemâle erdirdim. Ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Sizin için din olarak İslâm’dan razı oldum. Artık kim açlık tehlikesiyle, günaha meyl etmeksizin zarurette (yemek zorunda) kalırsa, muhakkak ki Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.

     Allahütealâ, ayet-i kerimede önce bize nelerin haram kılındığını bir bütün olarak bildiriyor. Daha sonra: “Kâfirlerden korkmayın, Ben'den korkun!” buyuruyor. Yüce Rabbimiz aynı ifadeyi Bakara Suresinin 150. ayet-i kerimesinde de buyuruyor ve şöyle devam ediyor: “Ni'metimi üzerinizde tamamlayayım ki hidayete eresiniz.”

2/BAKARA-150: Ve min haysu haracte fe velli vecheke şatral mescidil harâm(harâmi), ve haysu mâ kuntum fe vellû vucûhekum şatrahu li ellâ yekûne lin nâsi aleykum huccetun, illâllezîne zalemû minhum fe lâ tahşevhum vahşevnî ve li utimme ni’metî aleykum ve leallekum tehtedûn(tehtedûne).                                                                                                               Nereden çıkarsan çık, bundan sonra (namazda) vechini (yüzünü) Mescid-i Haram yönüne çevir. Ve nerede olursanız olun, yüzlerinizi o yöne çevirin ki, insanların sizin aleyhinizde (kullanabilecekleri) delil olmasın. Onlardan zulmedenler hariç, artık onlardan korkmayın. Ben'den (sizin üzerinizdeki sevgimin azalacağından) korkun ki, sizin üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım da böylece hidayete eresiniz.

     Burada 'mefhumu muhalifin'den hareketle “kâfirlerden korkmayın” diye hitap ettiği kişiler mü'minlerdir. Ve Allahütealâ mü'minlere: “Kâfirlerden korkmayın ki sizi mürşidinize ulaştırıp hidayete erdireyim.” buyuruyor. Ayet-i kerimede Allahütealâ: “Sizin dîninizi ikmal ettim, tamamladım ve ni'metimi de tamamladım. Sizin için din olarak İslâm'dan razı oldum.” buyuruyor. İslâm; Allah'a ruhun, Allah'a fizik vücudun, Allah'a nefsin ve Allah'a iradenin teslim olma keyfiyetidir. 

     Allahütealâ burada ni'metin "İslâm" olduğunu, "Allah'a teslim olmak" olduğunu vurgulamış bulunuyor. Ve razı olduğu tek dînin bu olduğunu, İslâm'ın 7 safha ve 4 teslim olarak bir bütün muhtevayı ifade ettiğini belirtiyor. Öyleyse burada Allahütealâ'nın razı olduğu dinin sadece İslâm olduğunu ifade ettiğini görüyoruz; Kâinatta Allah'ın razı olduğu İslâm tek dindir, bir başka din hiç olmamıştır. Allahütealâ Âli İmrân Suresinin 85. ayet-i kerimesinde buyuruyor ki: 

3/ÂLİ İMRÂN-85: Ve men yebtegi gayral islâmi dînen fe len yukbele minhu, ve huve fîl âhirati minel hâsirîn(hâsirîne).                                                                                                                                  Ve kim İslâm'dan başka bir din ararsa, o taktirde kendisinden asla kabul edilmez ve o, ahirette "hüsranda olanlar" dan olur.

     Biliyorsunuz ki "İslâm" kelimesi "teslim" mânâsını içerir. Bir insanın üst seviyede İslâm olabilmesi ruhunun, vechinin, nefsinin ve iradesinin Allah'a teslim olmasıyla gerçekleşir.

     Hüsrana düşenler, Mu'minûn Suresinin 103. ayet-i kerimesinde belirtilmektedir:

23/MU'MİNÛN-103: Ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum fî cehenneme hâlidûn(hâlidûne).                                                                                                  Ve kimin mizanı (sevap tartıları) hafif gelirse, işte onlar, nefslerini hüsrana düşürenlerdir. Onlar, cehennemde ebediyen kalacak olanlardır.

     Kıyâmet günü mizanlar kurulur. Kimin günahları sevaplarından fazlaysa onlar cehenneme giderler, ebediyen cehennemde kalırlar. İşte onlar hüsranda olanlardır. 

     Allah'a teslim olmanın dışında bir din hiç olmamıştır. Bir evvelki ayet-i kerimede Allahütealâ, Hz. İbrahim'in, İsmail'in, İshak'ın, Yâkub'un, bütün Nebîlerinin Allah'a teslim olduğunu söylüyor. Hz. Musa'nın, Hz. İsa'nın ve kendisinin de sahâbe ile beraber aynı şeyi gerçekleştirdiğini kesinleştirmektedir Allahütealâ. Çünkü onların aralarında fark gözetmeyiz, sözünü ona söyletiyor ve görülüyor ki, Hz Musa'ya, Hz. İsa'ya, Hz. Yâkub'a verilenlerin hepsi ama hepsi aynı şeyi; Allah'a teslim olmayı emretmektedir. 

     Kim Allah'a teslim olmanın dışında bir din ararsa, o din ondan kabul edilmez, çünkü öyle bir din yok, hiç olmamış. Allahütealâ hangi Nebisine kitap verdiyse (bütün Nebîlere kitap verdiğini söylüyor) verdiği, indirdiği kitaplarla Allahütealâ hepsine aynı şeyi emrediyor: Allah'a teslim olmak. 

     Allah'a teslim olmak, bu dinin Arapça ismi "İslâm"dır. Her dilde bunun bir karşılığı var.

     İslâm dini Allah'a teslim olmak dinidir. Ve bu dinden başka bir din hiç olmamıştır. Bütün peygamberler ve onlara tâbî olanlar o peygamberlerin zamanında mutlaka Allah'a teslim olmuşlardır. Kim ben Allah'a teslim olmam, onun dışında bir din istiyorum derse, o din ondan kabul edilmez. Hristiyanlık dininin, Yahudi dininin, İslâm dininin çok büyük bir kısmı Allah'a teslim olmayı unutmuşlardır. Aralarında küçük gruplar Allah'a teslim olmayı yaşamaktadırlar. Sadece İslâm'da değil, Hristiyanların içinde de Yahudilerin içinde de küçük gruplar İslâm'ı yaşıyorlar. Kendilerine Allah'a teslim olmayı hedef edinmişlerdir.

     Bütün dünya din açısından gerçek anlamda acınacak durumdadır. Böyle bir dizaynda ne kadar yazık ki her şey unutulmuştur. İslâm'ın bacakları ve kolları kesilmiş ve bütün Nebilere indirilen bütün kitaplardaki yegâne din olan İslâm'ı yani Hz. İbrahim'in hanif dinini, Allah'a teslim olmayı büyük kitleler unutmuşlar. Tasavvuf ehli bir avuç insan dünyanın her tarafında Kur'an'daki İslâm'ı, asıl Tevrattaki İslâm'ı, asıl İncil'deki İslâm'ı yaşamaktadırlar.

 

Allah razı olsun.

Burhan AKSU

 

( Allahın İndinde İslamdan Başka Din Yoktur başlıklı yazı mihrimah tarafından 11.03.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.