*
benim yağmurlarım kırmızı yağar bazen
tükenip toz olacak yitip gidecek eskiyip eksilecek
işte orada uzanmış sanki elma çiçeklerinin pembe gölgesinde çölün göğsünde vuruşarak koşan kum taneleri adedince
eylül renkli öykülerden
güz sarısı masallardan
*
benim yağmurlarım kırmızı yağar bazen
her biri ayrı heyecanlar , ayrı hummaların rikkatinden yuvarlanmış
ışıklı sulara şeffaf kuyulara lacivert aynalara dokunan
damlacıkları dudakların üzerinde tomurcuklanırken
bir bendin içinden sel suyunun çekilir gibi çekildiği
ağaçlara
ışıklara
*
benim yağmurlarım kırmızı yağar bazen
yürekleri bir göl gibi dupduru saçılan bahar polenlerince
bir kerpiç evde pas tutmuş yemenilerin oyasınca
güneş dürüldüğü gök ayrıldığı vakit gece yıldızınca
tan doğuşunda en uzak diyarları kuşatan şafak ışıltılarınca
üç duru damla olup gül yaprağına sinmiş
kevser kevser
meltemlere
alizelere
musonlara
samyeline
*
benim yağmurlarım kırmızı yağar bazen
kaf dağından zühre doğar gibi hilal çıkar gibi
ateş olup yürekleri eriten çatık kaşların şimşeklerinden
misali temsili sebebi sonucu
susuz
çaresiz
*
benim yağmurlarım kırmızı yağar bazen
tüm ihtimalleri ihtimal ederek
gelincik çiçeklerine, dize dize hayallere, beyit beyit duygulara sonra biçimin, kıvamın, ahengin, dizenin güzelliğine sonsuzlukta bir iz ,uçsuz bucaksız bir inşirah gibi
ebruli desenlerle
peyderpey
kat kat
gün batınca
göğün yüzü kapkara olunca
nun vuruşu miktarınca
*
benim yağmurlarım kırmızı yağar bazen
gece yıldızlarına sarılıp uyuyan şehirlere, caddelere, sokaklara... bölük bölük zifiri gölgeli alev saçan saf saf duran bulutlardan
günlerce tozu dumana katanlar aşkına
hangi uçurumlara sarktığını bilmeyen yatağına kırgın ırmaklar aşkına sessiz ilticalarda şahlanan , çıldıran küheylanlar aşkına
kuyuya atılmışlara
köle yapılmışlara
zindana mahkumlara
unuturcasına susanlara
redfer