HER
DAVRANIŞIN BİR KARŞILIĞI VARDIR,
Her davranışın hasenat ve seyyiat
olarak mutlaka karşılığı bir derecat vardır.
6/EN'ÂM-132:
Ve li kullin derecâtun mimmâ amilû, ve mâ rabbukebi gâfilin ammâ
ya’melûn(ya’melûne). Ve
herkes için yaptıklarından dolayı dereceler vardır. Ve senin Rabbin, onların
yaptıkları şeylerden gâfil değildir.
Dünya bir imtihandır ve Allah bu yüzden
Nebi Resuller beas etmiş, adaleti sağlasınlar ve insanları inzar etsinler diye
onlara şeriat ve kitaplar vererek onların ağzından kitabı açıklayarak insanları
kendisine ulaşmayı dilemeye davet etmiştir. Nebilerin olmadığı dönemlerde ise
Nebi Resullere verdiği şeriatla hükmetsinler diye kendilerine vahyedip hikmet verdiği veli Resuller
görevlendirmiştir.
57/HADÎD-25:
Lekad erselnâ rusulenâ bil beyyinâti ve enzelnâ meahumul kitâbe vel mîzâne li
yekûmen nâsu bil kıst(kıstı), ve enzelnel hadîde fîhi be’sun şedîdun ve menâfiu
lin nâsi ve li ya’lemallâhu men yensuruhu ve rusulehu bil gayb(gaybi),
innellâhe kavîyyun azîz(azîzun).
Andolsun ki resûllerimizi beyyinelerle (açık
delillerle, ispat vasıtaları ile) gönderdik. Ve onlar ile beraber kitabı ve
mizanı indirdik ki insanlar arasında adaletle hükmetsinler diye. Ve içinde
kuvvetli sertlik bulunan demiri indirdik. Ve onda insanlar için pekçok
menfaatler (faydalar) vardır. Ve (bu), gaybda (görmeden) kendisine ve
resûllerine yardım edecek olan kimseleri, Allah'ın bilmesi (belli etmesi)
içindir. Muhakkak ki Allah; Kavî'dir (güçlüdür, kuvvetlidir), Azîz'dir.
Resullerin davetine uyanlara Furkanlar vererek onların günahlarını
örterek cehennem azabından kurtarır.
8/ENFÂL-29:
Yâ eyyuhellezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum
seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi). Ey âmenû olanlar! Allah'a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak
ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter
ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl
sahibidir
Resule veya mürşidlerine tabi olarak tövbe edenlerin ise örttüğü
günahlarını sevaba çevirir ve ruhlarını kendisine ulaştırır.
25/FURKÂN-70:
İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu
seyyiâtihim hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen). Ancak kim
(mürşidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazılıp, îmânı artan) mü'min
olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde işte onların, Allah
seyyiatlerini (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur'dur
(günahları sevaba çevirendir), Rahîm'dir (rahmet nuru gönderendir).
25/FURKÂN-71:
Ve men tâbe ve amile sâlihan fe innehu yetûbu ilallâhi metâbâ(metâben).
Ve kim (mürşidi önünde) tövbe eder ve salih amel (nefs tezkiyesi)
işlerse, o taktirde muhakkak ki o, tövbesi kabul edilmiş olarak Allah'a ulaşır
(hayattayken ruhu Allah'a ulaşır).
Allah razı olsun
Burhan AKSU