Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 7.05.2018
Okunma Sayısı : 1257
Yorum Sayısı : 0

HİDAYET NEDİR?


           Bazılarına göre; Doğru yol, bazılarına göre; Allah’ın razı olduğu yol gibi yuvarlak laflarla anlatılır.

          Peki hidayet nedir ?

          Hidayet; he, dal, ye harflerinden oluşan hedye kökündendir ve bir fiildir. Lügat anlamı; ulaşmak, ulaştırmaktır. Allahüteala Kur’an’ı keriminde;  “ALLAH’A HİDAYET OLMAK, ALLAH’A VUSLAT, ALLAH’A ULAŞMAK” olduğunu buyuruyor.

3/ÂLİ İMRÂN-73: Ve lâ tu’minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâhi en yu’tâ ehadun misle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum inde rabbikum, kul innel fadla bi yedillâh(yedillâhi), yu’tîhi men yeşâ’(yeşâu), vallâhu vâsiun alîm(alîmun).                     Ve (Ehli Kitap): “Sizin dîninize tâbî olandan başkasına inanmayın.” (dediler). (Habibim onlara) DE Kİ: “MUHAKKAK Kİ HİDAYET ALLAH'A ULAŞMAKTIR. (İnsanın ruhunun ölmeden önce Allah'a ulaşmasıdır.) Size verilenin bir benzerinin, bir başkasına verilmesidir.” Yoksa onlar, Rabbiniz'in huzurunda, sizinle çekişiyorlar mı? (Onlara) De ki: “Muhakkak ki fazl Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir.” Ve Allah, Vâsi'dir (ilmi geniştir, herşeyi kapsar), Alîm'dir (en iyi bilendir

 2/BAKARA-120: Ve len terdâ ankel yahûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum kul inne hudâllâhi huvel hudâ ve leinitteba’te ehvâehum ba’dellezî câeke minel ilmi, mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin).                                                                  Ve sen onların dînine tâbî olmadıkça (uymadıkça) ne yahudiler ve ne de hristiyanlar senden asla razı olmazlar. DE Kİ: “MUHAKKAK Kİ ALLAH'A ULAŞMAK (ALLAH'IN KENDİSİNE ULAŞTIRMASI) İŞTE O, HİDAYETTİR.”. Sana gelen ilimden sonra eğer gerçekten onların hevalarına uyarsan, senin için Allah'tan bir dost ve bir yardımcı yoktur.

79/NÂZİÂT-19: Ve ehdiyeke ilâ rabbike fe tahşâ.                                                               Ve: “Seni Rabbine ulaştırayım (hidayete erdireyim).” de. Böylece huşû sahibi ol

            Kur’an’ı kerim meallerini yazanların çoğunluğu nerede “hidayet” kelimesi geçmişse bazı ayetler hariç ”doğru yol” olarak mana vermişlerdir. Ama bazı ayetlere “doğru yol” diyememişler asıl anlamını vermek mecburiyetinde kalmışlar.

1/FÂTİHA-6: İhdinas sırâtel mustakîm(mustakîme).                                                          (Bu istiane'n ile) bizi, SIRATI MUSTAKÎM'e hidayet et (ulaştır).

           Diye mana vermek zorunda kalmışlar. Neden? sıratı mustakimde kendilerine göre “doğru yol” hidayete de doğru yol derlerse anlamsız olur. Başka nasıl anlam verecekler. Aslında “istikametlenmiş yol” demektir. Bu yol Nereye ulaştırıyor? Tabii ki Allah’a

40/MU'MİN-38: Ve kâlellezî âmene yâ kavmittebiûni ehdikum sebîler reşâd(reşâdi).     Ve âmenû olan adam şöyle dedi: "Ey kavmim! Bana tâbî olun ki sizi irşad yoluna ulaştırayım."

           Diyerek anlam vermek durumunda kalmışlar. Çünkü “sebilürreşad” kendilerine göre doğru yol, hidayette doğru yol olursa anlamsız olur ama gerçeği irşad yolu demektir.

46/AHKÂF-30: Kâlû yâ kavmenâ innâ semî’nâ kitâben unzile min ba’di mûsâ musaddikan li mâ beyne yedeyhi yehdî ilel hakkı ve ilâ tarîkın mustekîm(mustekîmin).       Onlar: “Ey kavmimiz! Muhakkak ki biz, Hz. Musa'dan sonra indirilen, onların elindekini tasdik eden Hakk'a ulaştıran ve Tarîki Mustakîm'e hidayet eden bir kitap dinledik.” dediler.

         Görüldüğü gibi bu mealle aynı aslına ve olması gereken manayı vererek Tariki mustakime ulaştırıyor demek zorunda kalmışlar. Tarik yol demektir, mustakim de istikametlenmiş. Tariki müstakim de, ”istikametlenmiş yol demektir. Hidayeti de doğru yol olarak alsalar yine anlamsız olurdu.

37/SÂFFÂT-23: Min dûnillâhi fehdûhum ilâ sırâtıl cahîm(cahîmi). Allah'tan başka (taptıkları). Artık onları cahîm (cehennem) yoluna hidayet edin (ulaştırın).                                                 

         Yine aslına uygun olarak biz onları “sıratı cahime ”(cehennem yoluna) ulaştırın demek durumunda kalmışlar. Hidayeti de doğru yol olarak aldığınızda “artık onları doğru yol ile cehennem yoluna ulaştırın “olmaz mıydı? Demek ki; Bu mealleri yazanlar da öteden beri gelen yanlış anlayışla devam ediyorlar.

          Bir de, Hidayet’e erme konusunda yanlış anlayış söz konusudur. ”Allah dilediği kişiyi hidayete erdirir dilediğini dalalette bırakır ”dolayısıyla bizim elimizde bir şey yoktur demektedirler. Halbuki, Hidayete ermek bizim serbest irademize bağlı bir olaydır. Bu konuyu Allahüteala şöyle açıklıyor;

39/ZUMER-57: Ev tekûle lev ennallâhe hedânî le kuntu minel muttekîn(muttekîne). Veya: "Muhakkak ki eğer Allah beni hidayete erdirseydi, ben mutlaka takva sahiplerinden olurdum." diyenlerden (olmayın).

          Peki biz ne yapacağız? Hidayet; Allah’a ulaşmaksa biz de Allah’a ulaşmak gayretinde olacağız, o’na yöneleceğiz, hür irademizle kalbimizden Allah’a ulaşmayı dileyeceğiz.

27/NEML-92: Ve en etluvel kur’ân(kur’âne), fe menihtedâ fe innemâ yehtedî li nefsih (nefsihî), ve men dalle fe kul innemâ ene minel munzirîn(munzirîne).                                       Ve "Kur'ân'ı okumakla (emrolundum). Kim hidayete ererse, o taktirde sadece kendi nefsi için hidayete erer. Ve kim dalâlette kaldıysa, o zaman Ben sadece inzar edenlerdenim (uyaranlardanım)” de.

42/ŞÛRÂ-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).                                                                                     (Allah) dînde, onunla Hz. Nuh'a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm'e, Hz. Musa'ya ve Hz. İsa'ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah'a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. ALLAH, DİLEDİĞİNİ KENDİSİNE SEÇER VE O'NA YÖNELENİ, KENDİSİNE ULAŞTIRIR (RUHUNU HAYATTA İKEN KENDİSİNE ULAŞTIRIR).

           Münib, enab; yönelmek, kalben dilemek demektir. Hep Allah ile beraber kullanılmıştır Kur’an’da.

Riyazussalihiyn/137.Hadisi kudside;

 “Ben kendime zulmü haram kıldım, sizin de birbirinize haram kıldım. Hepiniz dalalettesiniz. Hidayete erdirdiklerim müstesna. Siz de “DİLEYİN Kİ” sizi de hidayete erdireyim.

 

Allah razı olsun…

Burhan AKSU

 

 

( Hidayet Nedir? başlıklı yazı mihrimah tarafından 7.05.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.